DÖNÜŞ dediyordu. Fahri Paşa kumandasında olan bu orduda Fethi bey ve Mustafa Kemal bulunuyorlardı. Edirne kalesi düşmemişti. Çatalca cephesi Bulgar taarruzunu ilk bozgunluğun ümitsiz günlerinde muvaffâkiyetle tar- detmişti. Memleketin her tarafından kuvvetler Çatalca cephesine geliyordu. "Londra sulh müzakereleri Treddolunduktan sonra İktidara gelen hükümet Edirneyi kurtarmak dâvası ile meşguldü. Şarköyde yapılan bir çıkarma hareketi mu- vaffak olmamıştı. Kalikatyada bir kuvvetli sar köprü ise Bulgarları tehdit altında tutan bir yarı cephe halin- de daimi bir faaliyet içindeydi. Bu sol cenah grubuna bir kaç kere gittim. Enver beyin kurmay başkanı bu- lunduğu bu orduda askeri telakki umumi bir taarruza geçmenin imkânı ve lüzumu üzerinde toplanıyordu. Bu mülâhazalarda Başkumandanlığın hareketsiz sevkü ida- resi açıkça tenkid ediliyordu. Büyük Karargâhta, mu- vaffakiyetle tespit edilmiş olan cephe gerisinde, ordu- nun talim, terbiyesi ve hazırlıkların tamamlanması lâ- zım geldiğinde israr ediliyordu. — Payitahtı ve bütün memleketi hesapsız bir hareketin ihtimallerine arzet- mek doğru olmadığı kanaati hâkimdi. Gerçekten de bir seneye yaklaşan sefer esnasında ordunun umumi man- zarası bir redif ordusunun eksiklerinden henüz kurtul- mamış görünüyordu. Edirne kalesi mütemadiyen yar- dım istiyordu. Başkumandanlık karargâhı Balkan müt- tefiklerinin aralarında belirdiği hissolunan ihtilâfları takip ediyor, bu durum karşısında belli belirsiz bir ümit besliyordu. "Bu günlerde Edirne kalesi Bulgarların eline geçti. Haber bütün orduda derin bir keder yarattı. Askeri olarak ilk hatıra gelen ihtimal Bulgarların İstanbul üze- rine yeni bir taarruza teşebbüs etmeleriydi. İlk bekleme günlerinde düşmanın Çatalca cephesinden daha gerilere çekilip, yeni bir tertiplenme içinde bulunduğu sezili- yordu. Gelibolu yarımadasına, sol cenah ordusuna ya- hut doğrudan doğruya İstanbul üzerine taarruz edecek- leri rivayetleri cephede ve Avrupada yaygın haldeydi. Tam bu sırada Sırplar, Yunanlılar ve Bulgarlar arasın- da aşikâr ihtilâf havadislerinin ortalığı kaplamasıyla beraber bir iki gün içinde Makedonyada müttefikler arasında harp başladığı da dünyaca öğrenilmişti. EDİRNENİN KURTULUŞU <<B u harp kısa sürdü ve Bulgarların mağlubiyet ve ricat haberleri her taraftan Türkiyeye — gelmeğe başladı. Bütün Çatalca ordusu birden yerinden oynadı. Unumi bir ileri hareketin hazırlığına başlandı. Ordu i- çindeki bütün karşılıklı fikirler kendilerinin — vaziyeti doğru,takdir etmiş olduğunu hep birden hararetle iddia ediyorlardı. Bulgarların bir taarruza karşı koyamayacak halde olduğunu söyleyenler haklı çıkmışlardı. Orduyu vaktinden evvel bir badireye atmayıp, gününü bekleme- nin doğru olduğunu iddia edenler de vaziyeti iyi görmüş olduklarını ve şimdi tedbirin müspet neticeleri alına - cağını ileri sürüyorlardı. Bütün fikirler birleşmiş ola- AKİS, 4 NİSAN 1959 rak umumi taarruz için emir verilmişti. Büyük ordu ılerı atıldı. Daha ilk günden anlaşıldı ki Bulgarlarda mukavemet imkânı olmadığı gibi, dayanmak niyeti de yoktu. Bulgar ordusu bütün cephede süratle çekiliyor ve Türk askerleri dayanılmaz bir hızla ilerliyorlardı. DağınA Bulgar müfrezeleri her suretle bertaraf edile- rek, birkaç gün içinde Kırklareline ve Edirneye varıldı. Türkler Trakyada Bulgar hududuna dayandılar. Bir gö- nüllü teşkilât Batı Trakyaya sarktı. Orada muvakkat bir idare ve hükümet kurmaya başlandı. Başkumandan- lık bütün orduları Bulgar hududunda durdurdu. Askeri kuvvetleri yeni bir hareket için hazırlamağa başladı, "Hatırladığıma göre büyük Avrupa devletleri ve hususiyle Çarlık Rusyası Bulgaristan içine dalmamızı önlemek için ciddi ve tehditkâr bir faaliyete geçtiler. Bizim Geliboludaki kolordumuz da ileri harekete güney- den iştirak ederek Meriç boyunda kademelendi. Bütün Orduya âdeta yeni bir seferin hasreti ve heyecanı gir- işti. "Bu bekleme devrinde bir gün Edirneye gittim. Sol cenah ordusunun karargâhım teşkil eden ordu kuman- danlığı binasında, Enver beyi yatakta hasta buldum Bir apandisit ameliyatını bekleyerek huzur içinde, nef- sine güvenin zevkine ve hayaline dalmış bir haldeydi Bana Trablus seferinin menkıbelerini tevazu ile anlatı yor, Balkan felâketinin acılarını yürekten duyarak ya nıyordu İleri hareketle Edirneye vardığımız zaman Kurmay subayları için Edirne kalesinin muharebesini yerinde incelemek ciddi bir merak olmuştu. Bu kale nazari ve fenni olarak seferberliğin tamamlanmasına kadar za- man kazanmak maksadıyla meydana getirilmişti. Bu zaman 40 günle 2 ay arasında hesap olunuyordu. Hal- buki Edirne kalesi aya yakın dayanmıştı. Kalenin çevresini yerinde ve yakından gördüğüm zaman daya- nılmaz bir taarruzun eserleri bulunamıyordu. Bütün or- dular gibi siyâsi dedikodulardan kurtulamamış olan Edirne ordugâhında da daha uzun müddet mukavemet etmek mümkün olduğu ve olmadığı üzerinde konuşulu- yordu. Fakat insaf ile söylemek lâzım gelirse Balkan Harbi ordularına yöneltilecek tenkidler içinde Doğuda ve Batıda kurulan kale muhafızları nispetle daha az şikâyete lâyık görülecek haldeydiler. Bu bahsi bir daha anlatacağım. "Avrupalıların siyasi baskıları hükümet üzerine te- sir ederek Bulgaristana tecavüzü durdurmuş ve Bulgar- ların da müracaatı nazarı itibare alınarak, artık sulh yapılması kesin olarak istenmişti. Bulgarıstanla İstan- bulda sulh konferansı açılması kararlaştırıldı. Başku- mandanlık karargâhı da oraya nakledildi. .) * $ 5 ü a GA VAY rLA, u hatıratın her hakkı mahfuzdur. Kısmen dahi ) iktibas edilemez.