YURTTA OLUP BİTENLER mak icabetmez. Hürriyet prensiple- rine hakikaten candan bağlı Ameri- kalılar -State Department'ın bu mev- zudaki hesaplı susuşundan farklı o- larak NATO'ya-esas teşkil eden fik- ri temeller hakkında Türkiyenin neler düşündüğünü öğrenmek istiyecekler- dir. Askeri kuvvetin eninde sonunda iktisadi bünyenin sağlamlığına da- yandığını gayet iyi bilen is adamları, Türkiyenin iktisadi hayatını düzelt- mek için neler yapıldığını ve şimdiye kadarki muazzam hataların nasıl ta- mir edileceğini — soracaklardır. Bu terletici — tıkıştırmalar — karşısında, Mehmetçiğin — kahramanlıklarından, Rusya karşısındaki Türk tutumunun sağlamlığından bahsetmek ve işi his- si sahaya dökmek biraz fazla roman- tik kaçacaktır. Türkiyenin iktisadi sıkıntıları ve hür fikirler üzerindeki baskılar, Amerikan halk efkârını -Türkiye de zannedildiğinden çok- alâkadar etmiştir, ve Amerikalılar hakikaten güvenmek istedikleri sa- dık müttefiklerinin gidisi hakkında ciddi endişeler duymaktadırlar. Göze batanlar M aamafih NATO'nun kuruluş ga- yeleriyle bugünkü terekküp tarzı arasında bazı farklılaşmaların meyda na gelmesinde Amerikalılar da tama- men kabahatsiz değildir. Amerikan Senatosunda ve Temsilciler Meclisin- de ağır basan ve her ne pahasına o0- lursa olsun Sovyet aleyhtarı kuvvet- leri Amerikanın etrafında toplamak maksadını güden grup NATO'nun bir "demokratik idareler topluluğu" ha- linden çıkışında mühimi rol oynamış- tır. Terekküp tarzı hususunda pek ti- tiz davranmaksızın komünizm tehdi- dine karsı kuvvetli bir cephe kur- mak endişesi Kuzey Atlantik Paktı Andlaşmasının dibacesinde, yani gi- riş kısmında belirtilen esaslardan ay- rılmayı zaruri kılmıştır. Hakikatte, âza devletler "milletlerinin, dem rasi prensipleriyle fert hurrıyetlerı ve hukukun hükümranlığı — üzerine müesses bulunan hürriyetlerini, müş- terek miraslarım ve medeniyetlerini korumağa karar vererek" Kuzey At- lantik Paktı Andlaşması üzerinde mutabık kalmışlardı. Sonra, taraHar, Andlaşmanın ikinci maddesiyle "ken- di hür müesseselerini takviye, bu mü- esseselerin istinat ettiği prensiplerin daha iyi anlaşılmasını temin ve istik- rar ve refahı sağlamaya has şartlan geliştirmek — suretiyle milletlerarası muslihane ve dostane münasebetlerin inkişafına yardım eyliyeceklerini" taahhüt etmişlerdi. Halbuki Portekiz gibi "fert hür- riyetleri", "hukuk hükümranlığı" ve "hür müesseseleri'le pek alâkası bu- lunmayan bir memleket NATO âza- lığına alınmıştır. Türkiyede olup bi- tenler de meşhur muharrir Sulzber- ger'i isyana sevkedecek kadar göze batmağa başlamıştır. Üstelik, Pak- tın kurucusu ve yaşatıcısı Amerika, pakt dışında veya başka paktlar va- sıtasıyla hiç de demokratik olma- yan rejimlerle sıkı münasebetler kur- 18 General Norstad, Mehmetçi karşısda Hayranlık mak yoluna gitmiştir. Sovyet tehdi- dinden doğan telâş,, hurrıyet ve de- mokrasi memleke Amerikanın Franco, Çan Kay-Şek, Syngman Rhee ve Nuri Essaıt gıbı tiplerle iş- birliği yapmasını ve hattâ onları des- teklemesını ıcabettırecek kadar kuv- vetli olm Ba tının en zayıf noktasını da, bu- gün için, kuvvetlerinin azlıgı veya silâhlarının menzilinden ziyade, ter- kibindeki bu acaiplikler teşkıl etmek- tedir. Nitekim, dayandığı prensiple- re bakmaksızın Sovyet aleyhtarı 0- lan rejimleri tutmak politikası karşı tarafın propagandasını — kuvvetlen- dirmektedir Düşünen bir adam NATO nun meydana getirdiği hür- riyet cephesindeki ideolojik gedik- lerin askeri sahadaki gayretler ba- kımından ne derece ehemmiyetli ol- duğunu Müttefik Kuvvetler Başku- mandanı Norstad'dan başkasının da- ha iyi takdir edebilmesi beklenemez. Patisteki SHAPE karargâhında sa— bahın erken saatlerinden gece geç vakitlere kadar çalışan bu ellı iki yaşındaki "genç general", kumanda ettiği kuvvetlerin hazırlık derecesını ve ateş kabiliyetini herkesten daha i- yi bilmekte ve Demir Perde gerısın— de biriken tank ve zırhlı tümen yığın- ları karşısında Avrupadaki müttefik Kara Kuvvetlerinin zayıflığını açıkça kabul etmektedir. orstad'a göre bu zayıflığı telâfi edecek kuv- vet, atom bombalarıyla yüklü strate- jikbombardıman uçaklarından ziya- de, NATO âzası memleketlerin bağlı bulunmaları gereken demokrasi ide- ali' Ve hür yaşama azmidir. Bu ideal ve azim uyanık tutuldukça ve NA- TO'nun geri cephesi hür yaşayışın kalesi- olarak kaldıkça, zafer eninde sonunda müttefiklerin olacaktır Kal- di ki, General, Avrupadaki kara kuv- vetlerinin Sovyet tankları önünde bir iki günde silip supurulecegıne de ih- timal vermemektedir. Şimdi SHAPE karargâhındaki bütün plânlar, muh— temel tür hücum karşısında Batı Av- rupanın tamamen Sovyetler eline geçmesını önliyecek bir "kalkan sis- temi" kurmak noktasında toplan- maktadır. Böyle bir kalkan -kısa bir müddet için de olsa- Sovyetleri dur- durduktan sonra, işin geri tarafım nükleer, silâhlara bırakmak kâfi ge- lecektir. Yeter ki, şimdi meydana be- tirilen kalkan, iç bünye bakımından da sağlam olsun, mücadele gününe kadar siyasi ve iktisadi buhranlar yüzünden için için kemirilmesin, Etrafındaki birçok askerden fark- lı olarak meseleleri bütün veçheleriy- le görebilen General Lauris Norstad Amerikan Silâhlı Kuvvetleri ıçınde "okuyan ve düşünen general" diye tanınır. Kırlaşan sarı saçları ve uzun boyuyla bir generalden ziyade sine- ma aktorune benzeyen yakışıklı ada- nsın “okuma ve düşünme" alışkanlığı daha çocukluk günlerinden İtibaren başlamıştır. Ana tarafından İsveç, baba tarafından da Norveç aslından olan Lauris Norstad'ın Minesota eya- letindeki Minneapolis şehrinde geçeri çocukluk günlerinde babasının tesiri hemen sezilmektedir. Bir protestan kilisesinde vaizlik eden ciddi adam, oğlunun kırlarda oynamasına, Mıssı— sipi kenarında eğlenmesine ses çı- karmamakla beraber, kitaplarını da bir tarafa bırakmasına imkân verme- miştir. Öyle ki, küçük Norstad orta- AKİS, 4 NİSAN 1959