nı- hukuki başkan muhtemelen şim- diki belediye reisi Derviş olacaktır- dostu meşhur ressam Salvador Da- liye bir Kıbrıs bayrağı çizmesini ri- ca etmişti. Son görüşmeler orlu Ve Averof salı günü öğleden vel ve sonra olmak üzere.iki toplantı daha yaptılar. Ada- da bulunacak Türk ve Yunan kuv- vatlerinin nisbetleri üzerinde bir uz- aşmaya varamamışlardı. Mesele. Menderese ve Karamanlise bildirildi. Aksam üstü, 90 dakika müddetle gö- rüşen iki başbakan —Karamanhs Makariosun fikrini alm tabii ki unutmadı- müşkülü de hallettıler. Menderes, Yunan kuvvetlerinin nü- fus nisbetine uydurulmasına razı ol- muştu Bu en mühim güçlüğün hallin- den sonra Karamanlis ve Averofun yüzleri gülmeye başladı. Riyazi ko- nuşmayı seven Zorlu da anlaşma 'nis- betini yüzde seksene çıkardı. Kibri- sin Rum ekseriyeti idaresinde müs- takil bir Cumhuriyet haline gelmesi Ya ölüm! katiteşmişti. Nitekim uzlaşma habe- ri Kıbrısa ulaşır ulaşmaz. Rum ma- hallelerinde şenlıkler başladı, — bay- raklar asıl ürkler henüz ne ya- pacaklarını bılmıyorlardı Lefkoşe - deki Türk mahallelerınde de acı bir sessizlik hâkim Bütçe Cezbe içinde kalkınma (Kapaktaki politikacı) G eçen haftanın sonunda ve bu haf- tanın başında Ankaranın en gam- sız, içi en rahat politikacısı kimdi diye sorulsaydı, rahatça "Samed A- gaogludur cevabı' verilebilirdi. Zira "Babamın —Arkadaşları" kitabının müellifi' -bir gün inşallah kendi ar- kadaşlarını da yazar-, Bütçe müza- kerelerınde D, P: Grupu sözcülüğü- kabul ederek ağır bir yükün al- tına girdiği halde, kendini zahmete sokmuyor, gunlerını sohbet ve eğ- lenceyle geçiriyordu. Halbuki bu se- ütçe müzakerelerinde D. P. çi, Türk azınlığının haklarını ve menfaatlerini korumak için bazı te- minat koparılmıştır. İktidar, Ada -sanki ta sunuz diyec bütün ifade edilen" ve 4 May bakanın ağzından çıkmıştır ya gönderilecek olan sembolik Türk birliğini gostererek taksim olmadı tana, Mehmetçik Kıbrısa * sm olarsa gırmıyecekmış gıbı— başka ne garanti istiyor- bunlar acı hakika lışan bırtakım formullerden birtakım tertıplerden ibarettir. Başbakan Adnan Menderes söylemekted ıs 1957 tarihli Zaferden alınan şu sözler Baş- girdi tleri Örtmeğe — ça- Bunu, ir, "İlk, defa güzel Bursada "İngiltere Taksime taraftar olmuş; bu hususta açık beyanat yapmış ve hükümetimize teminat vermiş bulunuyor... Biz Kıbrısta. hattâ bir idari muhtariyet namı altında, ekseriye- tin Türk ekalliyetini ezmek imkânına sahip lma sına asla muvafakat edemeyiz: Biz yine, Kıbrısın bırtakım formuller birtakım tertipler akında Türk ekalliyetini ortada müşkü vaziyete sokacak bir hâ lesi Şimdi Zürich'ten dönenler diyeceklerdir ki, -Yunanistan yalnız Türkiye olmamıştır. 1 şeklinin Bizim yapabileceğimiz fedakarlıgm son Kıbrısın taksiminden ıbaretti asla taraftan olamayız. haddi, son merha- "fedakârlıkta bulunan , da Enosisten. vazgeçmiştir". Diyeceklerdir ki "Yunan gazetelerine bakın, Karamanlis hükümetine Adayı Türklere ve İngilizlere sattığı için — ate Zürich'ten gelen haberler üzerine Salı akşamı Kıbrıs bayraklarıyla donandiği hakikatini Taksimin, kendi ifadelerine gröre de iddia sahipleri, şehirlerinin Yunan lerdir. İddia sahipleri. püskürmektedir." Bu örtemiyecek- "Türkiye için en son fedakârlık" olmasına karşılık, Enosis bakımından Yuna- nistan için böyle bir şeyin bahis mevzuu olamıyacağını unutacaklar- dır. Enosis, Yunanistanın milli gayesini teşkil ediyordu ve nazarlığın en yüksek haddiyle. Şimdi o noktadan hareket ederek istiklâli kopar- mışlardır. Halbuki Türkiye, çaresi bulmuş değil madan Taksimi terketmekle pazarlığı kaybetmiştir. Çarş yapılan hesaplarda ne dereceye yanıldığımıza Başbakanın ayni nutkundan alınan şu sözler şahittir. ortalama bir hâl kadar "Biz Kibrisin taksimine razı olduktan sonra, dünya efkârı mumıyesının akıl nin bizim bu izan ve vicdan sahibi buyuk ekserıyetı— 1 dâvamızı desteklememesine imkân ih- timal mevcut degıldır Oradaki Rumlar için kendi 1darele— rim tâyini hakkını tanırken, oradaki Türk soyundan olanlar için aynı hakkı tanımamak dünya' insaflı efkârı umumiye- sinin kârı olmayacaktır. Bu itibarla Kıbrıs davasındaki Türk milli tezinin bu kadar kuvvetli esaslara istinat etmekte ol- ması, u dâvamızın ergce" kemaliyle kazanılmasının muhak- kak oldugu hakikatini vıcdanlarımıza telkin etmekte ve ak- lımız buna hükmetmektedir,' AKİS, 14 ŞUBAT 1959 YURTTA OLUP BİTENLER Grupu —sözcülüğünü kimin yapaca- ğı pek merak edilen tur mevzu idi ve sadece Samed Ağaoğlu isminin hile politika hayatında — büyük bir cazibesi vardı. D. P. Grupu sözcülü- ğü ve Samed Ağaoğlu adı yanyana gelince duyulan merakın büsbütün artması tabk idi. Samed Agaoglunun D. P. Grupu sözcülüğünü yapacagım üç halta önce haber vererek iyi bır gazetecılık örneği veren AKİS'i şimdi sözcünün ne şekilde hazırlan— dığım, günlerini nasıl, geçirdiğini ve konuşmasının iskeletini okuyucuları- na duyurması da gazeteciliğin; bir ica- bıydı. Bu icabı yerine getirmek için seferber olan AKİS ekibi, ilk iş ola- rak Samed Ağaoğlu ile bır görüşme teminine girişti. D. P. Grupu Bütçe sözcüsü, açıkça "Görüşmek istemi- yorum" demedi ama, görüşmeğe de bir türlü yanaşmada Telefonda "Sim- di Meclise gidiyorum, yarın gene a- rayın" dedi. Ertesi gün banyoda ol- duğu için, görüşülemedi. Bir gün sonra uyuyordu; ertesi gün — gene Meclise gidiyordu! Bu müddet zar- fında AKİS'çiler Samed Ağaoğluna Ankarapalasta bir elinde viskisi, sağında Sıtkı Yırcalı solunda Dr Mükerrem Sarol olduğu halde neşe- li sohbetler yaparken rastlıyor Cu- Süreyya pavyonunda eğ- lenirken görüyor: Pazar gecesi An- karapalastaki Azeri gecesinde milli oyunları seyrederken duyduğu zevki onunla paylaşıyordu. Kısacası, Sa- med Ağaoğlunun altına girdiği ağır yükün altından kolaylıkla kalkacağı hususunda duydugu nefis itimadı bü- yüktü ve D. P. Bütçe sözcüsü pale- tindeki renklerin sıhrıne ve fırçası- nın kuvvetine güvenen — ressamın konkura, hazırlıksız girmesi gibi, Ö- nündeki imtihana ehemmiyet vermi- yordu. D. P. sözcüsünün odasına kapa- nıp çalışmaya lüzum — görmemesine şaşmamak lâzımdır. Zira büyük bir hatip ve iyi bir edebiyatçı olân Ağa- oğlu ne söyliyeceğini yıllaı ver- diği bir tecrübenin neticesi- ezbere bilmektedir Rakamları, hıç şuphe yok, "1949 da şöyleydi, şımdı böyle" dıye kendinden evvel . sözcülü- ğü yapan bir Haluk Şamandan -bir Hayrettin Erkmenden, bir Server Somuncuoglundan daha büyük bir ıstıdatla şiir gibi konuşturacaktır Ağao bunun için edebi kıymeti yüksek bir rakam hazinesine sahip- tir: Meşhur Sanayi Sayımı... 1957 seçimlerine acele yetiştiri- len ve halen bütçe gerekçelerini süs- leyen Sanayi Sayımı, o zamanın nayi Bakam Samed Ağaoğlunun e- seridir. Sayım Sümerbankın eliyle -vazifesi sayım yapmak olan İsta- tistik Genel udurlugu bu külfet- ten kurtarılmıştır- ve uyu bir gay- retle yürütülmüştür. Bu işe ğŞirişil- mesindeki maksat, vatandaşları ka- sıtlı propagandanın tesirinden kur- tarıp huzura kavuşturmaktır. Ağa- oğlu bunu şöyle ifade etmiştir: "Sa- yım neticesinde elde edilmiş rakam- lar ve nisbetler iktisadi kalkınmamız etrafında maksatlı veya garaz eseri 7