MUSİKİ Siegfried Behrend oskova ile Leningrad'da verdiği Mbaşarılı konserlerden ve Kaza- kistan, Kırgızistan, Uzbekistan, Mo- golıstan Türkistan' gibi Asya 'ülke- lerinde yaptığı turneden sonra, Türk dostu genç Alman gitarcı Sıegfrıed Behrend, Ankara Müzik Festivaline katılmak üzere Ankaraya geldi ve geçen Pazar günü eden sonra Milli Kütüphanede, salonu hıncahınç dolduran dinleyiciler önünde Tresita- lini yerdi Programında Bach'ın, ki- mi aslında lavta için yazılmış, kimi başka çalgılar için bestelenmiş par- çalardan Behrend'in meydana getır— diği -ve ünlü "Chaconne" u da şıyan, bir gitar süiti. Fernando Sor un bir Mozart Temi Üzerine Varyas- yonlan Paganini' nın do majör sona- 1, ikinci kısımda OS, Franados Albem" gıbı bestecilerden parçalar vardı. İyi bir gününde olmadığı sezilen gitarcı bilhassa programın ilk kıs- mında daha çevik, teknik bakımdan daha net ve temiz bir icra arattı. Hele Bach'da tempo aksamaları yü- zünden, renkli ve yuvarlak gitar to- nunun sağlam bir icrayla birleşme— şini sağlıyamadı. Bununla' beraber İspanyol parçalarında bu dünyaca Unlü gitarcı,, kendinden beklenen te- sirli çalışı verdi. Opera Yeni "Lucia" levlet- Operasının gecen - hafta D Perşembe gecesı ilk' temsili ve- rilen yeni "Lucia" şsında en alâka çekici hâdise, tenor Özcan Sevgenın bariton partısı olan Lord H partisini söylemesiydi. "Van Gogh" daki C%ahşmalarından sonra sesinin tenorda baritona inmiş olduğuna ina- nan Özcan Sevgen, Donizetti'nin o- perasında ilk defa bariton — olarak sahneye çıkıyordu. Bugüne — kadar Devlet Operasının vaitkâr bir teno- ru olarak tanınan Ozcan Sevgen ge- çen hafta, bariton partisi söylenti- ye çalışan, fakat asla bariton rengi olmıyan boş ve karaktersiz sesli bir şarkıcı olarak dinleyicilerinin karşı- sına çıktı. Ba rolde soprano Ferhan Onat er zamanki rahatlığıyla par- tısını söyledi. Bu şarkıcıda sık sık keskin tonlar ve en- rastlanan sivri, tonasyon bozuklukları Perşembe ge- ceki söyleyişinde asgariye inmişti. Sir Edgard'da Doğan Onat gene, güçlü sesi tenor mizacı olan, fakat bazı dramatik aşırılıklara kaçan bir ğarkıcıydı Kısa rolınde tenor Cemil hur- — oyunun en başarılı ıcracısıydı Şef Adolfo Ca- mozzo orkestranın sahnedeki sesleri boğmaması için fazla tedbirli dav- ranıyordu ve bu yüzden yer yer or- kestra duyulmuyordu. Eseri sahneye koyan — Ertuğrul İlgin, tecrübeli bir tiyatro Tejisörü olduğ e, operanın köhne gele- neklerini tekrarlamakla — yetinmiş, Edgard'ın intiharı gibi bir iki bö- lüm dışında, sahneye yaşıyan kişi- ler çıkarma başarısını göstermemiş- ti. Refik- Erenin dekorları ve Hale Erenin kostümleri, yeni "Lucia Lammermoor" un en değerli unsur- larıydı. Gencer operadan ayrılıyor mu? eçen haftanın en önemli sanat G haberlerinden biri Leylâ Gence- rin durumu ile ilgiliydi, ilgili ma- kamlar bu konuda etrafa hiçbir şey sızdırmamak için ellerinden geleni yapmışlardı, ama haber gene de sız-- di... Avrupada olsun, Amerikada ol- sun adımızı, sanımızı, pehlivanları- mızdan sonra, en çok duyurmuş, ol- duğundan şuphe etmediğimiz altın sesli primadonnamızın durumu da neymiş, diyecekler bulunabilir. Bu durumu kavrayabilmek için bir az gerilere gitmek gerekir. Dünya ölçüsünde ün kazanmış sopranomuz, mevsim başında, Ame- rika temsilleri için yola — çıkarken, kendisine lâzım olan dört aylık izni, istifayı göze almak — pahasına, zor koparabilmişti. O sıralarda — Devlet Operasının idaresini Muhsin ruldan devralan makamlar, yabancı memleketlerdeki bütün — sanatçıları geri çağırıyorlardı.Yeni mevsimde opera temsillerinin aksamaması için herkesin iş başında bulunmasını is- tıyorlardı Bunda belki haklıydılar a, çünkü eski idarenin en çok şikâ- yet edilen tarafı. Opera 'bölümünde- ki tutumuydu. İşte bu tutumu dü- zeltmek için herkes Ankarada bulu- nacak, verilen vazifeyi yapacaktı Ama Leyla Gencer. eski Genel M dürden aldığı izne dayanarak, aylar ca önce, San Francisco Operası ile 32 Leylâ Gencer Ah şu bürokrasi! kontrat imzalamıştı. Elbette verdiği sözü tutması gerekti. İşin bu tara- fını herkese kolay kolay anlatamıya- cağını hissedince, istifa edip gitmek istedi. Bu sefer de, idaredeki deği- şiklikler üzerine boyle sıcağı sıcağı- na, Leylâ Gencerin Operadan ayrıl- ması türlü türlü yorumlanır, iyi kar- şılanmaz düşüncesiyle istediği iznin verilmesi uygun görüldü. B u arada Leylâ Gencerin dört ay- lık izni bitmiş, ama hâlâ Anka- raya dönmemişti. Tiyatro bölümlün- den ayrılıp nihayet hürriyetine ka- vuşan. Londradan Peter Potter'i re- jisör olarak angaje eden, Şerlinden rof. Cari Eberti müşavir olarak getirtip ondan fikir ve Öğüt alan ar ma yeni mevsimin yarısı geitıgı hal- de henüz birer perdelik iki küçük o- peradan başka, yeni bir şey çıkara- mamış olan Devlet Operası, bu du- raklamayı eski eserleri arka arkaya tekrarlamakla unutturmiya çalışır- ken, her hâlde Leylâ Gecncerden de faydalanmayı düşündü.. Meselâ! ye- niden sahneye konulan Lucia'da Leylâ Gencer geçen mevsim San Francisco'da bir sanat Hadisesi ya- ratmış, ilk defa olarak söylediğl bu koloratur partisiyle ününe un kat- mıştı. Şu sırada onun Ankaraya ge- lip Lucia'yi birkaç defa soylemesı neleri unutturmazdi ki... Ve ültimatom! te Devlet O erasının yeni Genel I î/l ü güzel buluğa Leylayı hatırlamış olmalıydı ki ona izninin bittiğini Ankaraya dönmesi gerek- tiğini bildirdi. " Leylâ Gencer de, bu arada. Amer rikadan İtalyaya önmüş, — orada Scala gjbi. San Carlo gibi, büyük 0- peralardan yeni bir takım teklifler almıştı. Belki bu teklifleri — yerine getirmeği, kendi sanat faaliyeti ba- kımından olduğu kadar, mensubu ol- AKİS, 14 ŞUBAT 1959