14 Şubat 1959 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 27

14 Şubat 1959 tarihli Akis Dergisi Sayfa 27
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

kumaşlar ipeklinin — yerini almıştır, ve Türk kadını da tıpkı Avrupalı ka- dın gibi. yazın daha ziyade yıkanır ütülenir, tiril tiril koton elbiseler içinde geçirmektedir. Yaz baloların - da, gazino ve kulüplerde koton tua- let, ıpeklılerden çok daha güzel dur- makta ise de, henüz bu adet bizde ta- mamiyie yerleşmemıştır Pamuklu- dan yapılmış elbıseler düdük gibi değil, zengin biçilmeli, en ağır elbi- seler gibi itina ile dikilmeli ve bilhas- sa daima itina ile Üütülü ve temız olarak giyilmelidir. Yaz için"her yaşta kadına giden en zarif bir kı- yafet te zengin bir şekilde biçilmiş şömizye elbıselerdır Bunları tıpkı yinceye kadar giymek mümkündür. Yerine göre giyim S ıklığin en muhım faktorlerınden birisi de yer gö Sayfiye elbısesı şehırde şehır kıya— feti deniz kenarında hoş durmaz. Av- rupalı kadın sabahı, öğleyi ve akşa- mı saatle olduğu kadar kıyafetleri ile de birbirinden ayırır. Bunun için herhangi bir eğlence yerinde, sokak- ta veya bir toplulukta daha ahenkli bir giyim göze çarpar. Bunlar basit kaidelerdir. Meselâ akşamın yedisin- den sekizine kadar dâvam edecek bir kokteyle bir gece ve hattâ dans el- bisesi ile gitmek bu hareketi yapanı gülünç düşürür. Açılıp saçılmanın da bir yeri ve saati olmalıdır Bilgiyi yaymak lâzımdır S ıklık ve giyim zengin kadının in- >” hisarında kaldıkça bir milletin şık ve zarif olduğu söylenemez. Bu- nun için giyim bilgisini yaymak gay- reti, modanın merkezi olan Paris en başta olmak üzere'dünyanın her ye- rinde göze çarpmaktadır. Bu biraz sanatkâr terzilere, biraz basına dü- şen bir vazifedir. Parisin en büyük terzileri kadın dergileri ile bu husus- ta işbirliği yaparlar. Meşhur Dior senelerce kadınlara tek bir elbise ile "bir mevsim şık olmasını, bir siyah sveterin — gardroptaki rolünü anlat- maya çalışmıştır. Bunun için kroki- ler çizdiği de olmuştur. Dior gunde bir kurusa şık olabıhrsınız Çünkü ayakkabılarınızı sık sık boyayıp her sabah parlatabilirsiniz" de demiştir. Konfeksiyon z evkli olmak şartı ile konfeksiyon gayet faydalı bir şeydir ve diğer memleketlerde oldugu gibi bizde de tutunmaması için hiçbir sebep yok- tur. Ama maalesef, bugün bizde u- mumiyet itibariyle tatmin edici bir konfeksiyon henüz mevcut değildir. Konfeksiyonun tatminkâr olması, sa- natkâr olması, sanatkâr kimselerin bu işi tüccarın inhisarından alması ile mümkündür. Bugün büyük terzi- ler konfeksiyona el uzatmışlardır. Büyük "Maison"'lar en üst katta dogrudan dogruya kendi müşterileri ile haşır neşir olur, onlara akla sığ- maz dolar hesapları ile yeni modelle- rini satarlar. Alt katta "butik" teş- kilâtları vardır, Burası da pahalıdır.. Fakat çok iyi kaliteli mallar nihayet AKİS, 14 ŞUBAT 1959 Grev hakkı da mı yok? eçen hafta İsviçre erkekleri, G iki gün devam eden referan- dum sonunda rey kullanma hak- kının kadınlara da teşmilini bü- yük bir ekseriyetle reddetmişler- dir. İsviçre parlâmentosu, geçen sene rey kullanma hakkının ka- dınlara da tanınmasına dair bir kanun tasvip etmişse de, mesele bir anayasa tadilâtını gerektirdi- ğinden referanduma gidilmiştir ve referandum neticesinde İsviç- reli erkekler, kadınlarının rey kul- lanma hakkını 325 bine karşı, 650 bin gibi buyük bir ekseriyetle reddetmişlerdir. Ama bu vesileyle ünya, İsviçrede, kadınların bu en tabii haklarından mahrum bulunduğunu bir defa daha hatır- lamıştır Amerikadaki siyah-beyaz kav- gası ve İsviçredeki kadın hakları anlay şı bizim gibi Batıyı kendi- lerine örnek e dınmış ye Batıya i- nanmış milletler için bilhassa ha- yal kırıcı olmakladır. İsviçreyi duşununuz yaşadığımız devri dü- şününüz ve bu memlekette kadın- lara en basit haklarının dahi tanın- kla madığını düşününüz. Hakların ta- nınmaması tâbirini bilhassa kulla— nıyorum. Vakia dün de, bugü ve bütün dünyada biz kadınlara haklarımızı bir bir veren erkekler- dir; arara, ben şahsen, insan olarak, erkeklerin böyle bir tasarrufa hak ları olduğuna inanmıyorum: Ka- dının pazu kuvveti bakımından erkekten zayıf olması iptidai in- sanın onu zZzayıf cins olarak vasif- landırmasına sebep olmuş, onu in- san haklarından mahrum etmiş- tir, Kadın asırlarca evinde kapalı yaşamıştır. Fakat sürmeğe mah- küm edildiği bu hayvanla insan arası acayip hayat dahi, onun in ce kabiliyetlerini, erkekten hiçbir zaman eksik almayan zekâsını dumura — uğratmamıştır. — Vakıa bugün dahi kadının en kutsal, en güzel vazifesi çocuk 'yetiştirmek- tir ama bu onun en faydalı şekil- de, memleket 1şler1ne ilgi göster- mesine mani değildir. Bilâkis ka- yaklaşılabilir. fiyatlarla satılmakta- dır. Müşteriler bu butiklerden kendi vücutlarına göre. giyinirler. Şimdi bu büyük terzihaneler bir de "tezgâh" Sistemi kurmuşlardır ki, işte bu, kali- teli ve çok zevkli konfeksiyon de- mektir. Amerikan — konfeksiyonunun tekniğine malik olduğu andan itiba- ren, bu yeni sistem kadının zaman kaybetmeden, az para harcıyarak dalma çok ve temiz giyinmesini sağ- lıyacaktir.Bu aynı zamanda kadının güzelleşmesi demektir. "Çünkü istedi-" Jale CANDAN dın, vazifeleri icabı, memleket iş- leriyle çok yakından ilgilenmek ve tutumu ile memleket dâvaları- na yardımcı olmak durumunda- dır. Zaten madem ki dünyayı idare eden erkekleri * kadınlar yetiştir- mektedir, aksini düşünmek tena- kusa düşmek değil midir? Üstelik mağara devri geçmiş ve tip gibi ilimler, bbambaşka hakikatlerin meydana çıkmasına sebep olmuş- tur. Bugün bilinmektedir kı zayıf cins birçok ıstıraplara, fızikî acı- lara erkeklerden daha fazla ta- hammül göstermektedir ve onun pâzu'kuvveti erkekten eksikse de birçok âfetlere karşı vücut muka- vemeti ondan fazladır. Netice iti- bariyle erkek ve kadın birbirini tamamlayan iki yaratıktır ve e- şitliği onlara kullar değil, yaratı- cı vermiştir. Ne yazık ki, İsviçre erkekleri henüz bu hakikatleri kavramış görünmüyorlar. Çünkü maalesef İsviçre Parlâmentosunun geçen sene aldığı müspet kararı bugün İsviçre erkekleri -hem de büyük bir ekseriyetle- bozmuş bu- lunuyorlar. Kadınların oylarını kullanabilmeleri bir anayasa tadi- lini icap ettirdiği için Parlâmen- to tasvip kararını - koyabilmek için bir referanduma gitmek -zo- runda kalmıştır ve işte bu refe- randumda kadınlar mağlüp edil- irişlerdir. Bandan anlaşıldıgına ' ra devri zihniyetini devam ettir- kuvveti hakka hâ- kim kılmağa çalışmaktadır. Ama bu insanın aklına başka bir sual getiriyor: Acaba — İsviçrede grev hakkı da mı yok? Bir sabah ka- dınlar kalksalar ve — hep birden fabrikalara, bürolara, hastahane- lerey atölyelere gitmeyi reddetse- ler. Dahası da var çocuklara bak- masalar, yemek pişirmeseler, or- talığı sılıp supurmeseler -Siz de bir düşünün ve mağrur İsviçreli erkegın haline bol bol gulun Ka— dın isterse hayat durur. Am le anlaşılıyor ki, Isvıçrelı erkege bunu ispat et mek ği kadar elbise giyinip en yakışanı- nı seçmiş olacaktır. Bizdeki konfek- siyonlara gelince, biç olmazsa, süsün fazlasının şıklık demek olmadıgım hesaba katması ve zevki ön plân çıkarması lâzımdır. "İhsan Çınar sözlerini bitirirken arkadaşına döndü. Nüzhet hanım bu arada, birçok krokiler çizmişti. Bun- ların çoğu beli kemerli, zengin etek- li nefis yaz elbıselerıydı lki arkadaş gülerek birbirlerine baktılar: Moda güzel şeydi.Hele yaz modası.. 27

Bu sayıdan diğer sayfalar: