27 Aralık 1958 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 8

27 Aralık 1958 tarihli Akis Dergisi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURITA OLUP BİTENLER çıkmış ve "Türk Milletinin umumi efkarı önünde velev ki küçük de ol- sa, zımni de olsa bir haksızlık şai- besi alttonda kalmamıza gönlüm Tazı olmuyor diyebilmiştir. D. P. nin 1946 da hangi dâvaları savunduğu- nu unutmayan nadir demokratlar- dan biri olarak Özçoban zaman za- man bu tip ataklar yapmaktadır. Mesela Meclis Başkan vekillerine a- raba tahsisi için yapılan teklife cep- he alması bu yolda yapılmış atak- larından birisidir. Samimi bir politi- kacı olan Özçoban partisinin tuttu- ğu yoldan kendisi gibi bir çok D. P. milletvekilinin Üüzüntü — duyduğunu ma önümüzdeki ş,n,ınlerın sadece A üzülmekle geçmeyeceği hususun- da, bedbinliğe kapılmayı sevmeyen Afyon mı]letvekılı umıtlı ir. Hakikaten D. P. içinde Özçoban gibi düşünenlerin sayısı bir hayli kalabalıktır ve sayıları — gayretlere rağmen eksilmemektedir. Beyfendi- ye, propaganda sanatım çok iyi bi- n Özçoban tarafından, dıklarını söyleyen bir kag uslu zat hariç, Özçobanın af teklifine imza koyanlar imzalarını geri almaya ya- naşmamışlardır. Bu hava biraz geç de olsa partinin yukarı kademe l rinde hissedilmiş, "karınca gibi me" sözlerinin yanlış tefsir edıldıgı rivayetleri ortalıkta — dolaştırılmağa başlanmıştır. Tabii ki mutedillerin kat! bir za- fer kazandıklarını söylemek için va- kit çok erkendir. Parti yukarı ka- demeleri sadece taktik değiştirmiş- ler, tedbirler için münasip zamanı beklemeyı uygun bulmuşlardır. Bira- dan başka mutedillerin bile — parti dısıphnı mevzuunda ne kadar has- sas olduklaıı, "parti sonra ne hale düşer" sözleri karşısında — yumuşa- dıkları ve sustukları da unutulmama- lıdır.. Ama bu susuş sebebini biraz da müutedillerin parti içinde birşey- ler yapabilmek — ümitlerini — henüz kaybetmemelerinde aramak — yersiz değildir. Nitekim şiddet tedbirleri- nin hezimeti, bu ümitlerin tamamıy- la bos bir hayal olmadığım ve mu- tedillerin sadece üzülmekten başka Şeyler yapmaya güçlerinin yeteciği- ni göstermiştir. C. H. P. Hareket berekettir! ongrelerinde bir konuşma yap- masını rica ettikleri Genel Sek- reterin bu haftanın sonunda "Maale- sef Ankarada bulunamayacagını ve Tekirdağa gideceğini öğrenen Anka- ra il teşkilâtına mensup C. H .P. liler pek şaşırdılar. Nasıl olurdu da, Ankara gibi son derece karışık ve hareketli bir ilin il kongresi yapı- lırken Genel Sekreter başka yere gi- rdi? Sonra H.P. leıın il kademesini aşmış bir takım dertleri ve şikâyetleri vardı ki bun- ların halli için genel merkeze mü- 8 Tacaat etmişler ve bu haftanın ilk günlerine kadar da cevap alamamış- lardı. Genel Sekreter nasıl bunları bilmemezlikten gelir, teşkilât içinde- ki kaynaşmalara sırt çevirebilirdi? Genel Sekreterlik makamının bir va- zifesi de mahalli dertlerin hallinde teşkılata yardımcı olmak değil mi- dir asım Gülek, bu sözlere 1çın— den hak vermiş olmasına rağ sesini çıkarmadı. Ankara teşkılatın— dan yılmıştı. Şayet Kongrenin yapıl- dığı gün de Ankarada kalır, hele ta- raflardan birini de tuttugunu ihsas ederse, bu, aleyhinde olurdu. Taraf- ları darıttmamanın en ıyı yolu, bir hayli mücadeleli geçeceği anlaşılan kongre sırasında Ankarada bulun- mamaktı. Taraflara "mavi — boncu- Kasım Gülek “Sütiçtim dilim yandı...” ğum sende" der, sonra da çıkar gi— derdi. Memlekette o yoktu, bu tu, ama mavi boncuk da yok degıl— di y Hadısenın aslı şudur: Ankara C. H. P. teşkilâtı birkaç senedir bir türlü — tatmin — olunamamaktadır. Partinin umumi bünyesindekine ben- zer bir ikilik Ankara teşkilâtında da ze çarpmaktadır. Ayakları ile ça- lışanlarla kafaları ile çalışanlar bir türlü tatmin edilememektedir. Par- mum! bünyesindekine beti- ni temın edilse, çalışmalar elbette çok daha verimli olacaktır. Ama bu ahenk sağlanamamaktadır. Bu yuz- den de hemen her kongrede bir an: laşmazlık çıkmakta, iki taraftan bı— ri, diğerini muhakkak surette tas- fıyeye çalışmaktadır. Geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl da ilk anlaşmaz- lık kongreye katılacak — delegelerin secimi meselesinden çıktı. Bu husus- ti pek tarih hükümlar getirmeyen C. H. P. tüzüğünde boşluklar vardı. Bu boşluklardan faydalanmasını bi- len daima kazanmakta, karşı tarafa aman vermemektedir. Teşkılat için- de üçüncü kuvveti teşkil eden genç- lerin en büyük derdi İl İdare Kuru- lunun Ankara gibi bir merkeze lâ- yık bir çalı ma göstermemesidir. Hem millet i hem de İl İdare Kurulu başkanı olan Fuat Börekçi il başkanlığı için lâzım gelen Vasıflann hepsine sahip sayılabılırdı ama, "a biraz da hareketli olsa". Gençler Oo- na “Sultani" sıfatım akmışlardır İşleri parti sekreterinin eline masından şikâyetçidirler. Parti sek— reteri Ankara teşkilâtı içinde bir diktatör gibi hareket etmekte, gitti- ği her yerde illâ da kongre başkanı olmak ıîn elinden geleni yapmakta- dır. Belki çok dolaşmakta, çok ko- nuşmaktadır ama, münhasıran ayak- ları ile çalışmaktadır. Ankara teş- kilâtında ise ayağa değil başa ih- tiyaç vardır, Sonra bir insanın hem milletvekili, hem de İl İdare Kuru- lu âzası olması, il kademesindeki pek çok isin aksamasına sebep, ol- maktadır. İl İdare Heyeti milletve- killiği için bir atlama taşı vazifesi- ni görmekten çıkarılmalı Çalışan iddia sahibi olmayan insanların y - ri hâline getırılmelıdır İl İdare Ku- ruluna muhalif olan bir başka grup , C. H. İktidarı zamanının eli sopalı bazı sabık bakanlarının arka- sında toplanmışlar İl İdare Heyetı— ne illâ da ' şohretler geçmelıdır di- ye konuşmaktadırla: Ankara başşehırdır parti teşkilâtının basında — mutla eski bir devlet adamı bulunmahdır fa sözü dinlen demektedirler. Son gunlerde bu eskilere bir takım gençler de katıldı. "idealistler" olarak tasmim eylediler. Ancak merkezde sağlayacakları rey- lerin yekünu, kazalardan gelecek o- lan reylerin yanında azdır. Bu sebeple, secimi kazanmalarına pek ihtimal — verilmemektedir. — Bunlar hem delege seçimlerinde tüzüğün boşluklarından şikâyet etmekte, hem de tüzüğün harfiyen tatbikini. iste- mektedirler. Bazı gençlerin de ilti- hakından sonra bu grup il başkan- lığı için Avni Doğanı aday göster- meğe ve bu fikri etrafa empoze et- meğe çalışmaktadır. Mamafih aslı- na bakılırsa Ankara teşkilâtı için- deki bu kıyasıya mücadelenin geri- sinde yatan asıl mesele, pek yakla- şan Kurultayda esaslı bir kadro ile temsil edilmek arzusudur. — Bütün mücadele buradan doğmaktadır. Zi- ra Kurultay delegeliğinin - sonunda. Parti Meclisi yolları açılmaktadır. başşehırdekı Kurultay delegeliği — mücadelesi sadece Ankarada cereyan etmiş bir mücadele değildir. Son aylar içinde yapılan hemen bütün kongrelerde bu mücadele açık veya kapalı bir şe- kilde yapılmıştı,, İktidara namzet bir artinin kurultay nda delege olmak şansı elbette ki kolay kolay elden kaçırılacak bir fırsat değildir. AKİS, 27 ARALIK 1958

Bu sayıdan diğer sayfalar: