YURTTA OLUP BİTENLER;. İnönüyü karşılayan Eskişehirliler Vay kale vay! dı. Kulağına anlatılanları — dinleyen davetli derhal yerinden kalktı ve zi- baş tarafında otu- yanına giderek anlatılanları gene fısıltı ile nakletti. Diğer davet- liler, bu kulaklara eğilerek fısıl fı- sil anlatılan şeyin ne oldugunu du- yamadılar ama, baş köşede oturan kızıl saçlı adamın ksek esle "lü- k" diye iki kelımelık bir ce- Vapla yetındıgını rahatça duydular. Bunun erine idare memurunun sözlerine 11k muhatap olan uzun boy- lu adam salondan dışarı çıktı re da- kikalardır açık duran telefonun ahi- zesinde karşı tarafta cevap bekleye- e "Ben Muzaffer Ersü diye kendi- ni takdim etti ve "Beyfendi lüzum görmüyor" deyip telefonu kapattı. Hâdise geçen haftanın sonunda Bursada Çelikpalas otelinde verilen bir öğle ziyafeti sırasında cereyan ediyordu. Zıyafetı veren Bursa Bele- dıyesı davetliler ise Sanayi Ve Es- çarşısının açılış torenınde hazır bulun Cumhurbaşkanı Başbakan ve diğer zevattı. Şehirler- arası, Çelikpalasa Ankaradan Baş- bakanın arandığını bildirmişti. Baş- bakandan bir husus Öğrenilmek iste- niyordu: Paza hı, — Muhalefet Lideri İsmet lnonu Eskişehire gide- cekti.Eskişehirde gereken emniyet tedbirleri Aalınmıştı. Ancak, daha esaslı tedbirler alabilmek için Eski- şehir Emniyet Müdürlüğü —emrine Ankara, Kütahya, Bilecik ve bilhas- sa Bursa Emniyet Müdü luklerın— den de takviye kuvvetlerı gönderm lazımdı Acaba Başbakan Bursadan niyet kuvvetleri gonderılme— sınde bir mahzur görüyor muydu? Başbakan o günün sabahı, ya- nında iki yakın arkadaşı olduğu hal- de Bursadan Uludağ eteklerine doğ- ru yaptığı yürüyüşün de ruhuna ver- diği — rahatlıkla bu "Tüzumu yok" şeklinde cevaplandırmıştı. Ger- çekten de ertesi gün İnönünün Eski- 10 " kimler uyan şehire gelişi sırasında bırakın baş- ka yerlerden celbedilecek polislerin müdahalesine; bizzat Eskişehir po- lisinin dahi müdahalesine lüzum his- settirecek tek bir hâdise olmadı. Es- kişehirli . liler öylesine dik- katli ve ıtınalı bir program hazırla- mışlar ve bizzat kendi aralarından vazifelendirdikleri arkadaşlarını oy— lesine iyi çalıştırmışlardı kı, İnön Eskişehire girerken — adeta sel gıbı akan onbinlerce Eskişehirli, sadece ve sadece kollarındaki kırmızı pazu- bentlerde "komite" yazılı birkaç yüz vazifeli C. H. P. li rafından mü- kemmel şekilde nizam ve intizam al- tına alınmışlar, dolayısı ile de po- lislere ve polis görevli jandarmalara en ufak bir iş bile düşmemişti. Her— şey bir saat intizamı ile nizam ve asayiş içinde cereyan etmişti. Ankaradan çıktık yola. eçen haftanın son günü, saba- hın saat yedisinde ortalıgı zehır gibi bir ayaz kasıp H. P. Genel Merkezinin önünden ha- reket eden ondört otomobillik bir ka- file Mebusevleri semtinde iki katlı bir evin Önüne gelip durdugunda kapının önünde, başında gri tavşan tüyünden bir fötr, sırtında siyah ka- lın bir paltto bulunan İsmet İnönü gözüktü. Gülerek, otomobilden inen- lere, "nerde kaldınız,?" dedi, hın saat beşinde kalkmıştı, veçhiyle derhal traş olmuş, giyin- miş, sabah — gazetelerini Ö gözden geçirmiş ve kendisini ya gelecek olanları beklemeye başla- ka de duramıyord zılmış otomobil bir baktıktan sonra, "ben hangisine bi- neceğim ?" diye sordu, hemen peşin- den de ilâve ettı kafılemızde kim- ler var baka mler uyanmış, amış ş_ımdı belli olur". sırf İnönüyü almak olan Eskişehir hususi Eskişehirden için gelmiş plakalı siyah bir Mercury arabanın ön tarafına yerleştikten sonra da asvaltına çıkan ondört arabalık kon- voy büyük, bir süratle Haymana is- tikametine doğru yola çıktı. Konvo- yun en önünde, içinde basın mensup, bulundugu bir taksi vardı. Onu İnönünün bindiği Mercury ve diğer otomobiller takip ediyordu. Bir ara nereden çıktığı bilinmeyen bir trafik arabası da kafileye katıldı ve en önde gitmeğe başladı. Karhan kurban üstüne Ankaradan Eskişehire kadar olan 272 kilometrelik yolu, kafile tam onyedı defa karşılayıcılar tarafından durdu yüzden fazla hay- van k rban edılerek yedı sa. kın zamanda aldı. İnönü beş kilometre mesafedeki Y nayi çarşısına geldiğinde saat 14.20 idi. 14 otomobillik kafile ise Eski- şehire elli kilometrelik mesafede o- tuz küsuru otobüs ve kamyon olmak Üüzere yüz vasıtalık bir konvoy olf- muştu Sanayi Çarşısına Varıldıgında rakkam tamına 252'yi buldu Kaf“ ledeki otobus Ve kamyon- ların sayısı ise yüzü Yol Sivrihisarda yapıldı. 6500 nüfuslu Sivrihisar çotuğu ve çocuğu — genci ve yaşlısı ile — yollara dokulmuştu İnönü, Sivrihisarda — yaptığı onyedi kelimelik konuşmasında Sivrihisar- hların gösterdiği alâkaya — teşekkür etti, "sizleri unutmıyacağım, siz de beniunutmayın"dedi. Bu arada Siv- rihisarlı partililer illâ bir kahveleri- ni içmesini rica ettiler. Ama İnönü pışırılmış olan kahveyi dahi red ede- rek "şimdi vazife — saatidir, — çayla kahveyle vakit geçirecek zamanımız yoktur, yolcu yolunda gerek" deyi yeniden yola koyuldu. Hemen butun yol boyunca koyu bir sis elli adım ötesinin bite görünmesine engel olu- yor, bu yüzden bir hayli yavaş git- mek gerekiyordu. Bir . aralık yolda da oldukça hafif atlatılan bir kaza oldu. Konvoydaki arabalardan biri parçalanma tehlikesi geçirdi Yer yerinden oyn skişehire gırıldıgınde yer da yürümeye, hattâ kıpırdamaya im- kân yoktu. uhalif muvafık hemen bütün Eskişehirliler — ittifak ediyor- lardı ki Eskişehir Eskişehir olalı. Eskişehir Demokrasi — mücadelesine gireli bu kadar candan, bu kadar bü- yük bir karşılama töreni hiç kimseye nasip olmamıştır. O gün, o saatler- de bütün Eskişehir tek bir ağız ol- muş haykırıyordu: şa, İsmet Paşa, İsmet Paşa çok ya- al" Pencerelerde, damlarda, bal- konlarda kadınlar ağlıyordu. "Baba- mız, şükür seni kavuşturana" diyor- lardı da başka birşey demiyorlandı. Sanayi çarşısından il merkezine, ka- dar olan beş kılometrelık yol kı rk- AKİS , 27 ARALIK 1958