KADIN Sosyal Hayat Herkes şikâyetçi adınlar erkeklerden şikâyetçidir- ler. Birkaç kadın bir araya gel- sin, bu konuda derhal anlaşabilirler. Erkekler de kadınlardan şikâyetçi- dirler! Onlar da bu konuda kadınlar kadar konuşmazlar, bunun için de tepkileri çok daha tehlikeli . ve sin- sidir. İşte erkeklerin — şikâyetlerini açığa vurmak için, dünyanın birçok memleketlerinde — yapılan — anketler erkeklerin de bu hususta bırbırlerıy— le çabucak — anlaşabileceklerini gös- termiştir. Erkeklerin — başlıca şikâ- yetlerini birkaç maddede toplamak m Ür. Değişen kadın rkeklerı evlilikte en çabuk hayal Ekırı ğına ürü şey, ınların evlenir evlenmez değişmele- ridir. Sessiz, kanaatkar, neş'eli ve müşfik genç kız ev mesuliyetine da- lar dalmaz, kavgacı, talepkâr, neş'- esiz ve daima hayatından şikâyetçi bir kadın olmaktadır. Bu, kadınların 1k1yuzlulugunden dogan birşey de- ğildir. Bu, kızların realiteden uzak hayallerle dolu bir evlilik ha- yatı tasavvur etmelerindendir. Ev işleri müşterek hayat mesuliyeti, l—lakıkatı hayal alemindeki genç fa- zı paniğe uğratmaktadır. O kadar ki, orada kadın sevimli olmayı bile u- nutmaktadır Bozuk plâk gıbı rkeklerin — müşterek bir şikâyet konuları da, karılarının neticede. hiçbir şey söylememek için, makine gibi konuşmalarıdır! Birçok kadın, kafalarına takılan herşeyi, kocaları eve gelir gelmez bozuk plâk gibi tek- rar etmektedir ve böylece karıkoca arasındaki konuşma bir muhavere olmaktan çıkmakta, tek taraflı bir monolog eklini almaktadır. Bazı kadınların bu şekilde kafasına dola- dığı şey giyimdir. Terzisini anlatır, aldığı kumaşı anlatır; seçeceği biçimi anlatır, daha olmazsa alacakların- dan, haklarından bahseder. Bazı kadın ev işleri ile sinire uğramıştır; yardımcı kadının temizlik teferrua- tına geçer, derken ayaklarını silme- den giren kocasının ayaklarına deh- şetle bakar, yorgunluğunu hissettir— meğe uğraşır. Kimisi erkek e rer girmez komşuda olup bıtenlerı bir çırpıda anlatmak, bunlardan ders çıkarmak, — kocayı — terbiye etmek, kendısıne paye vermek merakında— dır. Her kadının, akşamları muhak- kak arka ar kaya sıralayabileceği bir gevezelik mevzuu vardır. Halbu- i konuşma karşılıklı olmalıdır. Ka- n kocasını Aadab-ı muaşeret kita- bındaki gibi bir arkadaşı karşılar gi- bi karşılamasını, onun hatırım sorup ona konuşma fırsatı verecek şekilde hareket etmesini bilmelidir. Bundan sonra hem elbiselerinden, hem yar- dımcı kadının yaptıklarından, hem 26 Siyasete Dokunmak Korkusu eçenlerde gazetelerde Londra eçli, izim için hiç te e- hemmiyetli olmıyan bir havadıs çıktı. İngiliz Hayvanları Koruma Cemiyeti Kraliçe Elizabeth'i, Edin- burg Dükünü ve Prenses Mar a- reth'i protesto etmiş. Protestonun sebebi Kraliçe ailesinin at yarış- larına gösterdikleri yakın ilgidir. Hayvanları Koruma Cemiyetinin kanaatine göre bu yarışlarda bir- çok kazalar olmaktadır. İşte bu- nun için de, Kraliçenin ve yakın- larının bu yaraları teşvik eder gö- rünmemeleri lâzımdır. inburg dükünün, oğlu —Veliaht — Prens Charles'a yaban ördek avını öÖğ- retmesi de ayrıca protesto edil- mıştır yvanları Koruma Cemiyeti belırlı bır gaye için kurulmuş bir cemiyettir. Bu ve buna benzer ce- miyetler dünyama her yârinde ol- duğu gibi bizde de mevcuttur. Bu cemiyetler siyasetle uğraşmazlar ve bu husus, tüzüklerde, bilhassa belirtilir: Çünkü bunlar siyasetle uğraşırlarsa veya siyasete alet o- cakları, hatta hazan bu yelere aykırı bır yolda yuruyeceklerı aşi- kardır. Bu bakımdan İngiliz Hay- vanları Korura Cemiyetinin Kra- liyet ailesine karsı kötü bir pro- pagandaya giriştiği, onların tabii bir zevkini istismar etmeye kalkış- tığı ileri sürülemez. Kraliçe böyle bir protestoya kulak asar veya as maz, bu kendi bileceği iştir ama, muhakkak olan birşey varsa o da protestonun kötü maksatlarla ya- pıldığını hiçbir. İngilizin hatırına getirmiyeceğidir. Hayvanları Ko- ma Cemiyeti kırbaçlanan bir at karşısında — duyduğu tepkiyi, atı kırbaçlayan Kraliçe de olsa aynı şekilde gösterecektir. Mesele bu- dur ve bu, cemiyetin en tabii şe- kilde vazifesini yapmasından iba- rettir. Belirli gayeler için kurulmuş dernekler hakikaten siyasetle uğ- komşudan bahsedebilir. Bu arada kocasını dinlemesini, — aktüaliteden bahsetmesini böylece daima yeni ve ilgi çekici olmasını da bilmelidir. Pantalonlu kad:n adınların çok dikkât — edecekleri Kbırşey de kadınlıklarını muhafa- za etmeleridir. Bu işe kıyafetten başlamak lâzımdır. —Pantalon, bazı kadınlara cidden yakışır fakat koca- sını daima pantalonla, ciddi büro tayyörü veyahut daha fen ası, akşa- mın altısında soluk sabahlığı ile kar- şılayan kadın, kadınlığından birşey kaybetmiştir. Bugün birçok erkekler kadın gibi giyinen, kadın gibi hare- ket eden, kadın gibi konuşan kadı- Jale CANDAN raşmazlar, fakat bazen gayelerine hizmet ederken şu veya bu siyasi partinin, şu veya bu nüfuslu şah- sın, memlekette yürürlükte olan bir zihniyetin hoşuna gitmiyecek şekilde hareket etmeğe mecbur o- labilirler. Hele o memlekette siya- si kanaatler ve siyasi mücadeleler belirli prensıpler dayanmıyorsa, cemiyetlerin tabii vazifelerini ya- parken medeni cesaret gösterme- den başarıya ulaşmaları beklene- m ez Memleketimizde de — dernekler tüzükleri ve Cemiyet Kanunu hü- kümleri gereğince siyasetle uğra- şamazlar. Ustelik böyle bir zan al- tında kalmaktan, geçici bir zaman için de olsa şimşekleri üzerine çek- mekten korkarlar Işte hu sebeple, meselâ bugü mle ketımızdekı birçok kadın teşekkullerı devrim- lerimizi korumak hususunda ciddi bir gayret sarfetmekten çok uzak- tırlar. Dünyanın her yerinde büyük işler başaran Kadın Bırlıklerı bizde sembolik bir isimden ibaret Ay- nı şekilde, birçok sosyal davaların yürütülmesinde, medeni cesaret noksanı birçok dernekleri köstek- lemektedir. Bugün memlekette si- yasi vehimler öylesine almış yürü- müştür ki, doğrusu derneklere hak vermeli degılse de, onları bir dere- ceye kadar mazur görmek müm- kündür. Herhangi bir hadiseyi en evvelâ siyasi yönden ele almak, siyaset bulunmayan yerde dahi si- yaset aramak hepimizde adetâ bir hastal k halini almıştır. Bu faydalı birşey değildir. Çünkü hakiki mak- sadın orada kaybolup gittiği gö- rülmektedir. Demokrasi rejimin- de, pek tabıı bırşey olan partıler ta him ler yalnızca sıyası hayatı çıkmaza sokmakla kalmamakta, bütün içti- mai müesseselere, hatta fertlere ayrı ayrı tesir etmektedir. Londra mahreçli küçük havadis bu ba- kımdan ilgi çekicidir! nın hasretini duymaktadırlar. Zama- na uymak şarttır. Fare görünce çığ- lığı atıp masaya çıkmayan kadın ho- şa gidebilir ama, fareyi eli ile yaka- layan kadım tasavvur etmek hoş de- gildir.. Kadınların etekler dolusu pa- ra vererek aldıkları elbiseleri, erkek- ler her> dolapta asılı görmekten bık— mışlardır. Kadının en güzel görüne ceği yer evidir, en çok dikkat ede— ceği kıyafeti de ev kıyafeti. Komşu kadın azı kadınlar da hep başkalarına özenirler. Filancanın elbiseleri falancanın pırlantaları, evi veya a- rabası hep dillerindedir. Vakıa ekserı AKİS, 27 ARALIK 1958