AKİS'in Yazı Müsabakası "Milletlerin iktisadi Kalkınması Niçin Hürriyet içinde Olmalıdır" agımızda her milletin ziraat, sanayi ve ticaret Bahalarında süratle ve fakat ahenk içinde ge- lişmesi, asrın gereklerine göre ci- hazlanması, varlığını devam ettire- bilmek bakımından kaçınılmaz bir zaruret haline gelmiştir. Geri kal- mış milletlerin bunu ihmal ettikle- ri gün yok olma tehlikesine maruz kalacakları muhakkaktır Böyle bir problem bizi şu soruyla- kargı karşıya bırakır: İktisadi gelişme- nin gerçek anlamda içtimai refaha götürebilmesi hangi şartlar içinde mümkündür? Başka bir deyişle, kalkınmanın gerçekleşmesi için ge- çecek müddet boyunca fert ve top- lum yönünden devletin takip ede- ceği yol ne olmalıdır? İktisadi — gelişme, bir milletin maddi kuvvetler üzerinde hakimi- yet kurmak suretiyle huzur adete kavuşması amacını guden bir faaliyettir. Bazı ileri toplumların bu bakımdan ulaştıkları sonuçla, diğer bazılarının bugüne kadar ka- tettikleri safe arasında —göze çarpan lıır boşluk mevcuttur. Bu a- çıklığı kapatmak için bütün maddi mânevi kuvvetleri harekete geçırmek geri kalmış her milletin elbette göziönünde — bulunduracağı en önemli dâvadır. Fertle millet a- rasındaki ahengi sağlamak ve de- vamlı kılmakla görevli olan mo- dern devletin bu alanda üzerine dü- sen rolün büyüklüğü bıkar edile- mez. Devlet otoritesinin sınırsız ol- masını zaruri goren totaliter re- jimler, maddi kalkınmanın gerçek- leşmesı imkânlarını, ancak hürri- yeti yoketmek suretıyle bütün kuv- vetleri üretime teksif t'ıkrınde bu- lacaklarına inanırlar. "Siyasi hür- riyetten önce ekmek" dusturunun dayanağı ve hürriyetsizliğin teme- li budur. Bu zararlı iktisadi anla- yışın çoktan çurutuldugunu, yara- tıcılıgın kaynağı olan ferdin uzun e çetin mücadeleler sonunda - zandıgı yeri muhafaza etmesi ge- rektiğini çağdaş hürriyet ve hukuk görüşünden feyiz alan her kişi te- reddüt etmi eden soyl yebılır Artık devletin, kütle elirli bir zümrenin sınırsız hakımıyet kur- iyle ferdı esaret altında bulundurması, aye uğruna olursa olsun çıkar yol sayılmak- tan uzaktı Yakın çağ tarihi boyunca hu- kuk savaşının dayanağım teşkil e- den fert, hurrıyete karşı sonsuz bir iştiyak d İktisadi gelışmenın bir bakıma hedefi ve aynı manda vasıtası olan sanayinin en büyük ozellıgı makineleşmedir. — Tekniğin goz kamaştırıcı başarısının kayna- ğı ise ilimdir. Şu halde ilim, buluş- larının pratik alanda uy: ulanma- sından ötürü vatandaşlarından özür dileyen Archimecde çağım çok ge- rıde bırakmış ve dogrudan dogru- tekniğin hizmetin girmiştir K Ikınmanın butun gırıft prolılem lerine ışık tutacak olan ilmin, hiç bir engele ve sınırlanmaya maruz kanmadan faalıyetı ve ilerlemesi zarurıdır Bu ise Einstein'ın dedi- gı gibi "elde edilen bütün netice ve hükümler hakkında kayıtlanmamış bir şekilde haberleşmeyi, fikri faa- liyetin her sahasını t bir ifa- de ve öğretme hürriyetini gerekti- rir".İlim adamlarının, Fıkır e ka- naatleri bakımından daii bır teh- like içinde bulunduğu memleketle- rin iktisadi kalkınması aldatıcı ol- ktan öteye gidemez. İhtirasların hâkimiyetiyle degıl hürriyet içinde yaratıcı aklın üstünlüğü ile ulaşıla- cak başarı ise gerçek refahı sağ- lar. Sanayileşmede ferdin madde ü- zerindeki hâkimiyetile birlikte fi- kir ve sanat kudretini geliştirme imkânlarım elde tutmak, onu yığın insanı olmaktan koru mak yalnız hürriyetin — sağladığı feyızlerdır Yoksa totaliter re_ıımlerd olduğu gibi fer makinenin esiri olur ve neticede korkunç bir katılaşma hu- sule gelir. Hâl böyle olunca, kendi kendinin hâkimi olmaktan çıkmış, yaratıcılığını kaybetmiş olan fert- lerden müteşekkil milletin de yapı- cılığı ve dinamizmi artık söz konu- su edilemez. Bu duruma sürüklen- miş milletler Truhsuz bir kütlenin bütün özelliklerini taşırlar. Demek oluyor ki hürriyet, aynı zamanda sıhhatli bir toplum n da kaçınıl- maz gereklerindendir. Temel hak ve hurrıyetler, fer- din devlete devretm vaz geçılmesı imkân: G Mor ge 'ın dediği gibi "devletın veya dı- ğer fertlerin müdahal kalmadan kullandığı lıazı hurrıyet- F M. Hasan TUNCER lerdir" -Din ve vicdan — hürriyeti, Söz ve toplanma hürriyeti ibi..- Siyasi otoritenin genışletılmesı ve- ya sınırsız hale getirilmesi ferdin bu temel hak ve hurrıye lerinden mahrum olması demektir. Hürri- yetsizlik soyut anlamda devletten değil, devleti idare edenlerin şu ve- ya b ane ile ferde hak tanı- mayan hakımıyetınden gelmekte- dir. Böyle bir rejim içinde toplu- mun dengeyi sağlayan — mukabil kuvvetleri yok olmuştur. Böylece meydana gelen — murakabesizliğin oğurduğu en önemli sonuç, ikti- darı elinde bulunduranlara bilhassa iktisadi kalkınma gibi dâvalarda geniş suiistimal imkânları sağla- mış olmasıdır. Hürriyet içinde vu- kubulacak — gelişmenin bu zararlı imkânları önlediğini batının tecrü- besi açıkça göstermiştir. Hürriyet, ferdin bir âlet — gibi değil, fakat derin bir şuurla üreti- me iştirakini sağlar Bunun netice- si olarak da çalışma veya iş ahlâ- kı adını verebileceğimiz bir teme- lin üstünde sağlam bir düz ku- rulur. Bu düzen içinde hurrıyetle şeref biribirini tamamlıyan unsur- lardır. Kişinin mesuliyet duygusu ayaktadır Bu yüzdendir ki, hürri- yet rejimi şeref ve ahlâk rejimi- dir. İşte batının düzem budur. Bu ahenkli düzende — devlet, — "ferdin devlet ıçın değil, devletin fert için yaratıldığım" bilir. T! m, ferdin ak bir tecavüze karşı tepkı gösterir. Gerektiği za- ert hem de devlet, fedakârlığın ornegı olurlar. ayışın — verdiği güvenledir ki giltere harbte milli gelırının yarı- sından çoğunu baskı ve zor usul- lerine başvurmadan devlet emrine çevirmişti Kısaca, kişi oğlunu basit bir li- retim vasıtası telâkki etmeden, o- nun yaratıcı kudretlerini uzak tutmadan; yaşamayı ve hür- riyetten faydalanmayı tem al- ında bulundurarak mılletın butun fertlerine fuarla etkili olma özel- lıgını kazandırmak suretiyle, bati- ılı anlayışı içinde, ölçüye da- y bir görüşle gerçekleştırıle- cek ıktısadı kalkınma devamlı fahın sevincini muhakkak getırır Hurrıyetsızlık ise hüsrandan başka sonuç V. B AKİS , 27 ARALIK 1958