27 Aralık 1958 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 32

27 Aralık 1958 tarihli Akis Dergisi Sayfa 32
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

bir pazar gecesi oda tiyatrosunun mütevazı sahnesinde pek çok kimse- ye heyecanlı anlar yaşatan Osborn'- n öfkesi, daha ilk geceden itibaren umulmadık bir alâkaya mazhar ol- bir delikanlı fkenın müellifi John Osborn bu 8 yaşındadır ve İngiltere de kendılerıne “kızgın delıkanlılar denilen bır toplulugun en gözde üyı sidir. , 2. Dünya savaşından sonra birçok gençlerde — görüldüğü gibi bir macera havası içinde geçmiş- tir. Okuldan kovulduktan sonra bir müddet gazetecilik yapan Osborn, nihayet selâmeti bir tiyatroya ka- pılanmakta — bulmuştur. ilk oyununu yazmıştır. Ne çare bu, Osborn ıçın bir başarı sayılamaz k çok münekkid onun eserini sıkı l)ır elemeye tabi tutmuşlar ve neti- ced enfi puan vermişlerdir. 1956 da yazdığı ofke hiç de ilk eseri gibi karşılanmıyacak bu ilk Osborn'a ve üncüsü —bulunduğu “kızgiın gençlere" tam bir başarı sağlıyacaktır. Öfke ona bütün kapı— ları ardına kadar açmıştır. Bu pi- yes sayesinde Osborn zengin ol- muş, Şöhreti dünyanın dört bir ya- nına ulaşmıştır. Ne var ki, dünün beş sterlin kazanmak için uğraşan delikanlısı, bu gün Amerikada, ken- di kurdugu tıyatronun başında oldu- ğu halde hâlâ dünyaya kızmaktadır. Geriye öfke ile bakanlar ün o muştu Kızgın laşmış burjuva bir neslin kördöğüşü- ne benziyen savaşından başka birşey değildir.. Mazinin korkunç anlamsız- hğı Jimmy'i öylesine etkilemiştir ki, hiçkimseye ve hıçbır gelenege deger vermez olmuştu Boyuna bir boş- luk İçinde kızan nıçın kızdığını da bilmiyen Jim bu yüzden de tipik bir burjuva lan karısı Alison'a ol- madık eziyetleri yapar, anasına ba- basına hakaret eder, hattâ doğacak çocuğunu bile nefretle anar. Bir gün Alison evden kaçınca da Jimmy ka- rısının arkadaşı Helena'yı kendisine metres edinir. Oysa Alison, çocuğu- nu ölü doğurduktan sonra tekrar e- vine dönecel Bu basit konu ıçınde Osborn akla gelen her türlü seyi, gelenek- leri, alışkanlıkları dılıne dolamakta, alay etmektedir. Osborn'a göre de- ğer verebileceğimiz, inanabileceği- miz, hiçbirşey kalmamaktadır. Eski değerlere karşı çıkan Os- born, böylelikle bir çeşit sosyalizme yönelmektedir. Sosyalist muhteva, oyun süresince seyircide birtakım duygular uyandıran ımgelerle duyu- rulmaktad O born'a göre sosya- lizmin eselesi endi mızla ve başkalarıyle olan ılıntılerı- mizdir. İşte bazılarını sborn'un sol temayüllü oldugunu söylemeleri, yazarın sosyalist dâvalar arkasında koşmasından değil, insanlar arasın- da birtakım ilintiler kurmiye çalış- masından ileri gelmektedir. 32 Tiyatromuzun meseleleri: Bir Tip Refik ERDURAN (Bir piyesini gönderen ve 'yapıtım iyiyse yerli oyuna susamış tiyat- romuzun bana kolla, ser delıkanlıya açık mektuptur.) deşim Pıyesınızı okudum. Boş bir za- manımda istediğiniz "teknik çö- zümlemeyi" yapıp adresinize yol- lıyacağım. Burada başkalarını da ılgılendırebılecek noktaların üs- nde d İ ty Bugüne kadar e kolları nı açmamış kımseler hakk nda kul- landıgınız dılden anlıyorum ki her- te yüzde niyet bekle- y n bi b lamayınca kolay sınırlenen bir ınsansınız Tahmi- nim doğruysa, "yapıt"ınızın tek- nik çözümlenmesi falan bir yana, oyun yazarlığını meslek edinme- den önce bir kere daha iyice dü- şünmeniz ger Her meslegın belâlı taratları vardır. Gece uyandırılmak iste- mezseniz doktor, kadın kaprıs ine dayana mazsanız jigolo olamazsı- nız. Eğer kol açmayanlara herza- man bukadar öfkelenecekseniz sa- nat hayatına atılmaktan, hele o0- yun yazan olmaktan vazgeçin dostum. Günün birinde gazeteler- de sizin adam boğduğunuzu oku- mak istemem. Bakın, yerli oyuna susamış de- diğiniz tiyatromuzla ilgili çevre- lerde karşılaşabılecegınız tıpler- den birini size kısaca çizeyim de bır fıkrınız olsun. Diyelim ki sizin iİr işiniz ; mesela bir yayınevi Nıyetınız bir yan- dan çok satan macera romanları, bir yandan da değerli yerli eserler basmak. Bir gün Bay Tip tercüme ettiği bir romanı size getiriyor: Başladığınız İki serinin dışında kalan bir eser, üstelik kaskatı ve van bir tercüme. Uygun olma- dıgını belırterek müsveddeyi neza- ketle geri veriyorsunuz. Tip he- men selâmı sabahı kesiyor. Gel zaman git zaman sizin bir- yerde bir piyesiniz oynanıyor. Tip o sıralarda tiyatro tenkidi yaz- makta değildir ve mevsim sonuna kadar bir daha da pıyes tenkid et- miyecektir. Ama sizin piyesinizin ilk gecesınde salona ilk girenler arasındadır. Ertesi gün eseri batı- racağını tahmin edıyorsanız san- dıgımızdan da iyimsersiniz: ese- ri değil, sizi batıracaktır. Nasıl mı? Piyesteki sözlerden birini bir yabancı karikatürünün — lejandına Bir ipte iki cambaz Ik olarak Devlet Tiyatrosu sahne- inda sahneye koyuca olarak gö- rünen Yıldız. Kenterin "Öfke"deki başarısı büyük — olmuştur.Gerçekten arını açması gerektiği kanısındayım' diye yazan iyim, benzetmiş ve sizin fütursuzca esp- ri aşırdığınız sonucuna varmışt Ya ka bu karikatürün çıktı yerı tarihiyle bırl kte çıkla asını, yahut ta sözünü geri aldığını bil- dirmesinı rica edersiniz. Cevap vermez Önceki roman meselesini duy- muş olan iyi niyetli bır tenkidci- miz -öylesi de var- i ele alır, duruma açıklar ve sanat tenkid- lerinin öç konusu yapılmasındakı terslıgı belırtır Bay Tipten yine tıs çı Derken sıra sizin başka bir piyesinizin oynanmasına — gelir. Temsile birkaç hafta kala kulağı- nıza bir tenkid ulaşır:bundan ev- vel yazılana kızdığınızı bii temsilden sonra hazretin bag- h bulunduğu gazeteyi takip edersiniz. Hay et! Ses seda yoktur Ge l lelim — birkaç gun sonra bir arkadaşınız koşa koşa bir dergi getırır Dergide bir yazı ki... okuyanın dudagı yarılır hal- kın oyuna beğ sizin u- nuzu şeytana sattığı ızın ve pı sin her satırını lıracıklarla ılgılı ince hesaplardan sonra yazdığını- zın en açık delilidir, böyle bir re- zalete sahne olan tiyatro derhal kapatılmalıdır! "Espri aşırırdı a- u tenkidciler varken onu da yapam i" kabilinden, insana hırsız demeden hırsız diyen lâkır- dılar da caba! Tazının altında imza olmadığı — gibi, derginin ilk sayfasında açıklanan yazı aılesı içinde de size karşı kan dâv den bir kimsenin adı yo tur aman, bu iş nedir?" demeğe kal- maz, mesele anlaşılır: bu gerilla taktıklerının kahramanı eski dos- tunuz Tip'dir. Tabii bukadar enerjik bir hın- cın roman meselesi gibi tek bir olaydan daha derine giden bir kö- kü olmalı, değil mi? Onun da a- nahtarını bir ankette sorulan “Şimdi neyle meşgulsünüz ?" su- aline Tip'ln verdiği cevapta bula- caksınız: "Birkaç senedir bir pi- yes yazıyorum, Önümüzdeki sene bıtecegını de ummam" Kısacası kardeşim, yalnız ya- pıtınıza — değil, sabrınıza da gü- venmeniz gerek. Ona göre. bizim meselelerimizle pek ilgisi olmı- yan, daha çok fikri plânda kalan "öfke'"ye Yıldız Kenter, daha çok beşeri bir yön kazandırmak istemiş- tir. AKİS ,27 ARALIK 1958

Bu sayıdan diğer sayfalar: