S İ Filimler "Le grand Melies" F ilm ithalcilerinin vs sinema sa- lonu işletenlerin program düzen- temekteki acayip zevkleri, son alı- nan iktisadi kararların netıcelerıyle bırleşınce Türk sinema seyircisinin durumu eskisinden daha fena oldu. Bu yüzden, sinema derneklerının ve Özel sinemaların lüz umu tikçe daha şiddetle yur maktadır. İki yıldan berı Galatasa- ray Lisesi öğrencılerının kurdukları N sinema derneği, İstanbulda bu ihti- yacı pek az da olsa karşılamaktay- dı. Geçen yıldan beri — çalışmalara başlıyan ve Siyasal Bilgiler Fakül- tesi öğrencilerinin kurdukları "Sine- ma - Tiyatro Derneği" nin sinema kolu, aynı işi Ankarada yapmakta- dır Tabıat yle bu işe ilk başlama- doğan acemilikler, bılhassa film ve salon sağla akta karşılaşılan güçlüklerden — dolayı bu çalışmalar henüz istenilen durumda — olmaktan uzaktır. Derneğin Ankarada oluşu, İstanbuldaki ithalcilerin depolarında saklı eski filmlerden faydalanmayı imkânsızlaştırmaktadır. Buna karşı- hk yabancı büyükelçiliklerin bulun- duğu bir şehirde oluşu, bılhass çe- şitli memleketlerin yeni mlerinin sağlanmasını kolaylaştırabılır İlk programların gördüğü ragbet de ile- risi ıçın ümit vermektedir. neğin son gosterılerınde yer alan fılmlerden ikisi, n 63 ü yasım dolduracak olan sınemanın ılk sanatçılarını ve ilk eserlerini tanı- mak bakımından, seyırcılerın her za- man ele — geçiremiyeceği bir fırsat sağlıyordu. Bu iki filmden biri, ge- çen ay gosterılen "Cin&ma Lumıere ması", öbürü de geçen haf- ta gosterılen "Le grand Melits - Bü- ü ' idi. Lumiere'den Meli€s'ye inemanın ilk —eserlerini veren Lumiere sineması ile Melies si- neması arasında ancak birkaç aylık bir fark ana kolunun esaslarını ortaya koy- uştu Lumiere'in sineması, olayları eydana çıktıkları anda, meydana çıktıkları şekilde tespit eden dokü- manter kolu meydana — getirmişti; elies sineması ise gerçek hayali o- layları, sonradan kamera önünde be- lirli bir anlayışa göre yeniden kura- rak tespit eden hikâyeli filmi, bir temsil ve temaşa sanatı olarak sine- mayı meydana getiriyordu. Lumiereler Fransanın en buyuk fo- toğraf malzemesi hazırlıyan fabrika- larından birine sahiptiler. Sinemayı da fotoğrafın bir başka çeşidi olarak goruyorlardı, onlar için bu iki m kina, dış dünyadaki her hangi bır ahneyı biri hareketsiz biri hareket- li olarak tespit eden araçtan ba birşey değildi. Zaten yaptıkları ma- AKİS , 27 ARALIK 1958 E M A kınaya "cinematographe - hareketi yazan" adını vermeleri de bunu gos- termekteydi. Lumıere lere gore, si- nema, birkaç ay, halkın rakı tü- kenene kadar gosterılebılır, daha sonra bazı ilmi çalışmalarda kulla- nılabilirdi ama, bunun dışında bir is- tikbali yoktu. Nitekim "Grand Ca- fe" deki görüp heye- 'lerin makınası- 'ye, Lu- miere'lerin babası Antoine şoyle de- mişti: "Delikanlı, bu makineyi sa- na satmadığım için bana ilerde dua edeceksin. İnan bana, sınemanın hıç bir ticari istikbali yok Melıes tamamıyle aksı kanaatteydı bu da n Lumiere' lerden ayrı olan yetışme tarzından ileri — geliyordu. Melies, bir tiyatro — adamıydı. korculuk. — makyajcılık ve ekseriya aktörlük ve kameracılığını kendisi- nin yaptıgı filmler çevirdi. "Robert udin" deki butun illüzyonizm nu- maralarım filmlerinde — tekrarladı. Bundan dolayı n bütün sinema hilelerini de bul- du Ilk büyük film şirketi olan "Star "i kurarak, Avrupa ve Ameı'ı- kad geniş pazarlar eld Am Melies'ye sinemanın aşlangıcındakı en önemli yerlerden birini sağlıyan bu özellikleri, bir yandan da onun zamanla eskimesine, geri kalmasına, nihayet sinema alanından süinmesi- ne yol açtı. Zira, Melies, sinemayı ti- yatrodan ayıramıyordu. — Melies'nin sinema anlayışına tiyatro sanat ve tekniği hakımdı Montreuil'deki stüd- yoda bir tiyatro sahnesinden hiçbir farkı olmıyan perdeli bir sahne var- Me&lies, kamerasını bunun önüne dıkıyor ve kameranın önünde tiyat- ro temsili hazırlıyordu. — Melies'nin "Melomane" dan bir sahne Her taşın altından Mielees çıkıyor "Tiyatro -sinema" umiere'lerden red cevabı — alan Melies yılmadı. Ingılterede Wil- am Paul'den bıı' başk sinema ma- kinesi olan "bioscope" u satın aldı. akineyi uzun uzadı ya inceledi, ba- cı degışıklıkler yapıp kendi makıne- sini a getirdi ve 1896 yılının ortalarına dogr filmlerini çevır- meğe başladı. Bu ilk eserler. Lumi- ere filmlerinden pek Fakat bilhassa ertesi yıl Parı nındaki Montreuil'de bugunku dern stüdyoların ilk örneğini — kuru- duktan sonra Melies, Lumıere'lerın tarzından tamamiyle ayrıldı. Tiyat- n birçok unsurlarınu (dekor, ay- dnlatma, aktör, makyaj, metin) si- nemaya tatbik etmeğe başladı. Film- lerinin rejisörlük,prodüktörlük, de- mo- Kamerası tiyatro seyırcısı gibi. bu- lunduğu — yerden hiç ayrılmıyoı'du Sahneyi hep aynı noktadan, aynı a- çıdan ve aynı mesafeden seyrediyor- du. Filmlerinin bölümleri de bir sah- ne eserındekı tablo"lara benziyor- du. Mont: Melıes için Sadece bu tabloları bırbırıne eklemekten — iba- retti. Plân değişmesi, kamera hare- keti, montajın çeşitli usulleriyle plan birleştirmesi diye birşey Melies için mevcut değildi. Sinema hilelerini de. uayyen bir maksadı ifadeye yarı- yan bir vasıta olarak kullanmıyoı'du, bunlar Melıes için bir g idi, bun- dan dolayı da filml erınden çoğu bir sinema hılelerı antolojisini — andırır. Tek başına — çalışması bir bakıma sonradan sinemada tek tük örnekle- rine rastlanan (mesela Chaplin gibi) 29