YURTTA OLUP BİTENLER C. H. P. nin bu yeni kalesine hare- ket etti. İstanbulda bunlar olup biterken, başında İsmail Rüştü Aksal bulunan bir başka ekip Egede dolaşıyordu İsmail Rüştü Aksal İzmirden Mani- kilde belirtti. Eski Maliye merak etmişti, D. P. Genel Başka- nı Halkçıları niçin bağrına — çağırı- ordu. İsmail Rüştü Aksal, Cyrano de Bergerac ın pek meşhur "İste- mem, eksik olsun" tiradını hatırla- tan bır eda içinde şöyle dedi: Dün iktidarı elde edebilmek için alemdarhgını yaptıkları hak ve hürriyetleri bugün vatandaşlara çok gören zihniyet için mi? Yoksa, dev- let vasıta ve imkânlarından göz kırp- makaizm faydalanmak için mi? Ya- hut, muhalif vatandaşların moralini bozmak maksadiyle tek taraflı — şe- ilde, kanunsuz olarak millet radyo- sunu kullanmak için mi? Belki de, vatandaşların reylerini almak gay- retiyle su borularının gösteriş yolun- da, umıt verir dıye köy meydanların- da yığılması için.. İsmail Ruştu Aksal son cumleyı öylemedi zihninden, geçeni herkes anladı Istemem eksik olsun!. Bu haftanın başında,.C. H. P. nin İ ikaten görülmemiş bir resin davetine resmi cevabı bundan ibaret kaldı. Kırılan ümitler eçen hafta içinde İktidar, CHP. ile alâkalı olarak ikinci defa bir hayal kırıklığına uğradı. İzmir teş- kilâtında bir iç mücadele — aylardır ütün haşmetiyle surup gittiği için D. P. İzmirdeki C. kongresi- ni hararetle beklemiş, karıştırıcı bü- tün silâhlarını oraya tevcih etmiş, fakat İzmirli muhalifler ihtilâflarım tam sportmence bir hâl tarzına bağ- layınca pek yanmıştı. Ama ufukta bir ihtimal daha kalmıştı: İstanbul teşkilâtında da iki hizip vardı, belki onların çarpışması çatlak, seslerin Vedat Dicleli Muhalifin böylesine can kurban! ıkmasını sağlardı. Nitekim İzmire sevkedilen karıştırıcı silâhlar geçen haftanın sonlarında İstanbula — yol- landı. Ama İktidar yeniden — hayal sukutuna uğradı; İstanbullu muha- lifler de ihtilâflarını sportmence hal- letmeyi bildiler. Tüzükçülerle Kra- vatsızların maçı 3-3 berabere bitti. Üç günlük kongre eçen haftanın son üç günü, İs- G tanbuldaki — Belediye — gazinosu büyük bir heyecana sahne oldu. C. H. P. teşkilâtı bundan evvelki kon— gresini Spor ve Sergi Sarayında bir bakıma Bahar Havası sürüp gider- ken yapmıştı. Bu sefer de, kongre için salon arandığında evvelâ aynı yer düşünüldü. Fakat orası Görül- memiş Kalkınmanın eserlerine tah- sis edilmişti, Türkiye Milli Sanayi Sergisi açılacaktı. Bunun üzerine il idare kurulu Taksim — Gazinosunun büyük salonu üzerinde durdu rayı ikibuçuk gün için ikibin beşyüz liraya kiraladı. Tüzükçülerle Kravat- sızlar uzun zamandır hazırlandıkla- TI çarpışmayı işte o salonda yaptı- lar. Kongre son derece hararetli geç- 'girdiğinden m .müdahalenin ti. Bir defa, pek çok şey iyi tertip- lenmişti. "Yüksek solist"ler — daha küçük çaptaki hatipler arasına usta-, lıkla, serpıştırılmıştı İlk gün Turhan Feyzioğlu ile Cemil Sait Barlas ko- nuştular Bilhassa Feyzioğlu büyük alkış topladı ve tezahürata yol açtı. O konuşurken salona İsmet İnönü gerekli elektriği kalık güzel cümlesi alkışlandı ve konuşma o ha- va içinde sona erdi. Fakat İstanbul teşkilâtı için asıl hâdise, Barutçuyu tanımak oldu. Ba- rutçu ıkıncı gün, Feyzioğlu gibi öğ- leden sonra konu tu. Gene Feyzioğ-' lun konuşması sırasında cereyan ettiği gibi hayırlı bır tesadüf, Ba- rutçuya gerekh havayı bulması için yardımı etti." Sözlerine başlamıştı ki İnönü mutad veçhile hararetli alkış- açıldıkça konuştu. Tatlı lehçesi, tontonca mimik ve leri kalbleri, fikirleriyle formüller de zihinleri Barutçunun ta- rafına çekiverdi. Her öğleden sonra olduğu gibi o gün de gazinonun sa- bütün konuşma müddetince devamlı tezahuratı karşısında bıraktı— nu hissetti, "Gürültü kesilmezse kongreyi dağıtırım" mahiyetinde ol- duğunu yazdılar. Fakat gazeteleri o- kuyan komiser -Beşiktaş kaymaka- mıydı ve gayet- kibar davrandı- Ba- rutçuyu kongrede yakaladı ve " fendi, dedi, lış anlaşılmış. Ben, lerin 1zı duyama, d zi duymak için buradayım. Yoksa, başkaca bir itirazım olmamıştır." Fakat müdahale delegeleri büs- “C. H. P. KÖTÜ GİDİŞİNE PAYDOS DESİN" Menderes AKİS, 18 EKİM 1958