18 Ekim 1958 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 19

18 Ekim 1958 tarihli Akis Dergisi Sayfa 19
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

DÜNYADA OLUP BİTENLER müşkül duruma sokmakla meşguldu— ler. Doğu Pakistanda her günü karışıklıklar çıkıyor, sokaklar— da vuruşmalar oluyor, — suikastler birbirini takip ediyor. Memleketin asıl büyük parçasından kopmuş gibi duran ve aradaki Hint toprakları dolayısıyla Batı Pakistanla karadan irtibatı bulunmayan bu eyalette mu- haliflerin sayın bir hayli kalabalık- tı. Halkın bir kısmı, akistandan tamamen ayrılıp yeni bir devlet kur- mak, bir kısmı da Hindistanla bir- leşmek istiyordu. Ayrıca memleke- tin her tarafında, hükümetin dış si- yasetini begenmıyen unsurlar türe- mişti; halkın büyük bir kısmı Kara- -- hükümetinin neden körükörüne bir Amerikan siyaseti — güttüğünü, neden Arap dünyasındaki müslüman kardeşlere karşı daha anlayışlı dav- ranılmadığını ve — nihayet Bağdat Paktının Pakistana neler kazandır- li tâvizlerde bulunmuşlar ve Pakis- tan bu yüzden, -Anayasası da böyle tavizlere gayet müsait olduğu için- yirminci asrın en az İlâik devletle- rinden biri olarak ortaya çıkmıştır. Dini hisleri tatmin etmekle — halkı büyülediklerini zanneden — bakanlar, bu defa kendi keselerini doldurma- nın yollarım aramağa başlamışlar- dır. Bugun birçok yabancı müşahi- din de açıkça kabul ettiği gibi, su- istimal, rüşvet ve hırsızlık bakımın- dan Pakistandan daha kötü bir du- rumda olan pek az memleket var- 1r. te İskender Mirza, bütün bu hastalıkları tedavi etmek için tek ilaç olarak totaliter bir idare tarzı- na taraftardı. Fakat bu — niyetini şimdiye kadar açığa vurmuş değil- di. Sadece Genel Kurmay Başkanı Muhammı ip Han ve bir iki ge- neralle arada sırada buluşuyor, ta- Doğu ve Batı Pakistan İki kafalı cenin dığım sormaktaydı. Arap milletinin hürriyet ve birleşme mücadelesinde, en kalabalık müslüman deveti sıfa- tıyla Pakistana da bazı — vecibeler düşmez miydi? Halbuki Karaşideki hükümet, Asyalı ve Afrikalı millet- lerin istiklââ — mücadelesine — karşı koyan devletlerle sıkı ittifak bağla- rı kurmuş ve Batı cephesinin en sa- dık hızmetkarlarından biri — hâline gelmişt Devlet Malı Deniz H alktan yukselen bu şikâyetlerin Firuz Han Nun kabinesi veya ondan önceki kabineler üzerinde fazla bir tesir uyandırdığı söylene- mez. Şimdiye kadar gelip geçmiş bü- tün bakanlar, ister Müslüman Par- tisine, ister 'Avami Partisine men- sup olsunlar, bu esaslı şikâyet nok- taları üzerinde duracakları « yerde, halkın hislerini okşamayı daha ko- lay bulmuşlar. din mevzuunda çeşit- 20 savvurlarından -gayet kapalı bir şe- kilde- onlara da bahsediyor ve zemi- ni yokluyordu. —Askerlerin de aklı yavaş yavaş bu işe yatmağa başla- mıştı. Böyle geri kalmış bir memle- kette demokrasi! parlâmento v.s.. ibi lâfların sırası mıydı? Saglam karakterli Subaylar idareyi ele al- dıktan sonra, her türlü suistimali ve kısır polıtıka munakaşalarını sona erdirmek işten bile değil Nitekim General Eyup Han, son beyanatında — düşüncelerini — apaçık ortaya koymuştur. Generale — göre Jinnah ve Liyakat Ali Hanın ölü- münden sonra polıtıkacılar açıktan açığa biribirlerinin kuyularım kaz- mak için kollanm sıvamışlar, mem- lekete ettikleri fenalıkları bir an bi- le akıllarına getirmeksizin araların- da amansız bir mücadeleye girişmiş- lerdir. —Aşağılık, hile ve düşüklük bakımından hu sözde politikacılarla yarışacak kimse bulunamaz. Yapıcı işlere el atmak şöyle dursun, bölge- cilik, ırkçılık ve mezhepçilik tema- yüllerini istismar etmek suretıyle Pakistanlıları birbirine — düşürmi girişmişlerdir. Bu mal ve mevki ka pışması içinde menfaatlerinden baş- ka bir şeyi gözleri görmeyen bu po- litikacılar, memleketin bu —arada mahva sürüklenmesini — umursama- mışlardır. Bunların arasında saygı değer istisnalar da vardır. Ama bun- lar, hergün bir parti degıştıren taraf- tarlarının dalavereleri yüzünden el- leri kollan bağlı kalmışlardır. eral Eyüp, bu sözüm ona halk temsılcılerının en ufak bir vicdan sıkısı duymadan bir partiden — bir partiye koşekapmaca oynadıklannı anlatmış ve "işte,” demiştir, "Pakis- tan Demokrasisi bu temeller üstüne kurulmuştu. İslamiyet ve Hazreti Pev gamberin kutlu adı perde edilerek, bütün idealler, değer yargıları ayak- lar altına ahnmıştır Netice, idare mekanizmasının ekon omik, moral ve politik bir keşmekeşten başka bir şey olmamıştır, zaten ola- azdı da. Pakistan tabu ki, bu teh- lıkeh çağda, lâf olsun diye boyle bir ateşli oyun lüksüne daha fazla ta- hammül edemezdi. Pakistan halkı bütün bu olup bi- tenlere sabırla dayandı. Belki de e- ninde sonunda memlekette - kanun ve nizamın tesisinden sorumlu bu- lunan ordunun hislerini rencide et- memek için sustular ama, bir an ?el- di ki kendilerini tiranlıktan kurtar- mak için harekete geçmediği için orduya da güvenlerini kaybetmeğe başlad lar dunun oynadığı rolü izah yo- lunda. General Eyüp Haran söyle- dikleri bu kadarla da bitmemekte- dir. Pakistan silâhlı — kuvvetlerinin kuruluşundan bu yana, memleket ciddi meselelerle karşı karşıya ya- şayagelmiştir. Buna rağmen ordu, politikaya uzak durmuş ve poli itika- cıların neler çevirdiğini bildiği hal- de sabır etmiştir. General Eyüp, Ge- neral Gulam Muhammedin memle- ket idaresini ordunun üzerine alma- sı yolundaki müteaddit — tekliflerini reddetmiş duğ ve memleket davasına ordunun politika — dışında tutulmasıyla daha iyi hizmet edile- ceği düşüncesiyle hareket — ettiğini de sözlerine eklemiş ve böyle hare- ket edilmesindeki en büyük amıhn, ergeç politikacıların durumu: va- metini anlıyarak mutenebıh olaca- gı ümidi olduğunu söylemiştir. Bu politikacılar bu ümitleri de boşa çı- karmışlar ve sapasağlam bir mem- leket onun bunun oyuncağı, eğlen- cesi haline gelmiştir. Generale göre, işte o zaman, durumu ciddi olarak e- le almak ve deva bulmak vazifesiy- le karşı karşıya gelinmiştir. Gene bu beyanatında General E- yüp Han şu calibi dikkat sözleri de söylemiştir: Şunu da söyliyeyim ki, bizim bütün gayemiz, halkın anlıya— AKİS, 18 EKİM 1958

Bu sayıdan diğer sayfalar: