YURTTA hâdisenin — hakiki şekilde — anlat- İktidar, Muhale- Enver Güreli, mahiyetini de 'açık maktan çekinmedi. feti eritmek gayreti ıçındeydı Bunu bir marifet, bir başarı — sayıyordu. Muhalefeti eritmek, — elbette ki hiç kimsenin harcı değildi. Ama, bir ta- kım kimselerin kayıp gittiği de ha- kikatti. Nefesi tükenen ellerini ha- vaya kaldırıyordu. Hür. P. idarecisi son günlerde transfere tabi tutulan tanınmış bir C. M. P. liyi - bahis mevzuu ederek: "— Eğer Muhalefet bir blok teş- kil edebilseydi, o talihsiz böyle bir harekete mecbur kalmazdı" dedi. Teşebbüsün başı M en haftanın ortasında Ankara- uhalefet içindeki kaynaşma, ge da başladı Haftanın ilk gunlerınde P. Genel İdare Kurulu bir top- lantı yaptı ve bir tebliğ — neşretti. Toplantıda ele alınan, Köylü Parti- sinin ortaya attığı bir teklif oldu Köylü Partisi üç küçük muhalif par— tinin. H , C. M. P. ve kendisinin bir Uçuncu Blok halinde biraraya gelmesini istemişti. Hür. P. Genel İ- dare Kurulunda mesele uzun uzun düşünüldü. Üçüncü Blok ne işe ya- rayacaktı? Bir defa müessiriyeti son derece şüpheliydi. Üstelik, tesir gösterse bu tesir Muhalefet reyle- rini parçalamak istikametinde ola- caktı. Halbuki seçmen ekseriyetini sağladığı halde Meclis ekseriyetini sağlayamayan Muhalefet reylerinin dağılması değil, toplanması lâzımdı. Bu bakımdan, işi başka zavıyeden al- mak gerekecektı Bir defa, . P siz bir Muhalefet Bloku dü şun mezdi. Bundan başka, 1957seçımlerı— nin neticesine de göz kapamak caiz değildi. Tebliğ hazırlandı ve bu tebliğin dikkatle gözden geçirilmesi, tebliğin yem bir şey getırdıgının gözden ka- çırılmaması C. li dostlar vası- tasıyla bizzat Genel Başkan İnönü- den istendi. İnönü ertesi gun tebliği dikkatle okudu, fakat doğrusu iste- nilirse bir vaziyet — alabilmek fazla kapalı buldu. Prensip söylenilenlere iştirak etmemenin im- kânı yoktu. Fakat pratikte ne ya- pılacaktı işin o tarafı meçhuldü, tik tehlike Bbir takım heyecanlı, iyi niyetli, u sırada, ortaya, mutad veçhile, fakat fazla işgüzar arabulucu gönül- lüler çıktı. Bunlar o taraftan, bu ta- raftan, şu taraftan siyasilerle temas aradılar,' ondan ona, ötekinden beri- kine fikir ve lâf naklettiler. Gazete- leri dolaştılar, bir muayyen neşriyat için muhabirlere telkınlerde bulun- dular. Bunların başında, İşbirliği ha- variliğini kendisine pek uygun bulan Muammer Aksoy geliyordu. Bu yüz- dendir ki, geçen haftanın ortasında ilk günler basında bir curcuna kop- tu, Uydurma beyanatlar çıktı, uy- durma haberler neşredildi, — ortalık karıştı ve bir anda göz gözü görmez oldu. Buna karşı ilk hareket Hür. P. bâşyazarı Cihad Babandan geldi. OLUP BİTENLER. Osman Bölükbaşı Romada ikinci Cihad Baban, Muammer Aksoyu is- men zikrederek arabulucuların orta- karıştırma- dan çekilmelerini, malarını, davranmasını zım geliyorsa, siyetleri oturur, Muammer Aksoy İstenm eyen olmaktansa... işleri basının da daha istedi. gönüllü dikkatli Bir temas 1lâ- partilerin mesul şah- konuşurlardı. lâf nakline, fikir nakline mahal yok- tu. Cihad Babanı takiben İsmet İnö- Ama, nü hareketi iyi karşıladıgını belir- ten, meselenin esasın rmekten çekinen bir beyanat yaptı ve basın- dan teşebbüse yardım etmesini iste- di. Kendi ağzından uydurulmuş site- lere karsı da "bunun, yaptığı ilk be- yanat olduğu" nu bilhassa tasrih et- ti. İkazlar fayda verdi ve curcuna durdu. Böylece, yeni teşebbüsün, ilk 1şb1rlıg1 teşebbüsü gıbı karmakarı- şık şekil alması önlendi Kulis faaliyeti eklenileceği veçhile, geçen hafta- nın ortasından bu haftanın orta- sına gızlı kapaklı sayılamayacak, fa- kat üzerinde gürültü koparılması is- tenmeyen bir takım temaslar yapıl- dı. Bu temasların bir kısmına gene Taşlıktaki meşhur ev sahne oldu. İs- tanbul klübünde ve bazı avukat ya- zıhanelerinde de görüşmeler yapıldı. Bu sayede, vasiyet daha açıklandı, berraklık geldi. Anlaşılan şu oldu: Hür. P. son derece realisttir ve hisleri bir kena- ra atmaya hazırdır. Gerekirse C. H. P. içine gelecek ve orada çalışa- caktır. C. H. P. nin büyük idarecile- ri de bundan son derece, memnun- durlar ve partilerinin kapılarım ide- al yolunda tecrübeden geçmiş insan- lara alabildiğine açmaktan ancak şeref duyacaklardır. Tabii Hür. P. içinde de, C. H. P. içinde de görüşlülük, mevki muhafazası retleri, hattâ iptidailikten kurtula- mama dolayısıyla bir — mukavemet yok değildir. Sonra unutulmamalı- dır ki İktidar, hareketi akamete uğ- ratmak için hiç bir şey esirgeme- mektedir. Fakat müşterek gayret- lerle bu mukavemet bertaraf edile- bilir. C. H. P. teşkilâtına da, bir ta- kım kıymetlerin altı oklu bayrak al- tına gelmesinin sadece sevindirici bir hâdise teşkil ettiğini, yoksa "biz çalıktık, kuvvetlendi, şimdi yaban- cılar geliyor, bu vefa mı?" diye dü- şünmenin yersizliğini anlatmak im- kânı vardır Bölükbaşı meselesi F akat Osman Bölükbaşının C. M. si, derhal menfi tavır takın- itli. Genel İdare Kurulu. toplandı ve liderinin gösterdiği istikamette bir karar aldı. Efendim, mazide mesu- liyeti olmayan bir siyasi teşekkül bu memleketi kurtaracaktı. Zira, şimdi D. P. demokratik rejimden dönüşüne mazeret olarak "Ama, vaktiyle C. H. P. neler yapıyordu" propaganda- sını seçmıştı Yarın da, iktidarı alır— sa, C. H. P. pek âlâ "Ama. 1950'd bu yan a D. P. neler yaptı lâfını ag— zına dolayarak pek âlâ, eski itiyat- larının esiri olur Ve totalıterlıge dö- nebilirdi. O halde? O halde, gönül- lere ancak Bolukbaşmın idaresinde- ki bir yeni siyasi teşekkül ferahlık verecek, su dökecektin C nin Genel idare Kurulu, hazır bulunan âzalarının iştirakiyle bu garip gö- rüşü bir parti tezi olarak umumi ef- kâra bildirdi.' Sanki Bölükbaşının i- daresi bir ciddi teminatmış gibi.. Bölükbaşının kendi partisini ne se- AKİS, 18 EKİM 1958