DÜNYADA OLUP BİTENLER A. B. D. Aya oğru G eçen haftanın sonunda Ameri- kada havaya fırlatılan ve buy k ümitlerle ayın fethine çıkan "Önc hedefine ulaşamadı. 25 gün surecek olan 220 bin millik seyahatinin ya- rısına yaklaşırken yollundan inhiraf etti. Bazı alimler GÖncünün ay ve dünya arasında her ikisinin de cazi- besine tabi olarak mekik dokuyaca- ğını ileri sürdülerse de bu tahmin ğ Ingılız alimlerinden birinin ettiği gibi öncü büyü bir sürat içinde dünyaya geri döndü ve kendi hızı ile yarattığı 1ısı yüzün- den atmosfere girdiği anda yândı, Builk muvaffakıyetsızlık büyük bir sürpriz teşkıl etmedi. Alimler za- ten, ak de on uvaffakıyet şansı olduğunu daha i nda söylemişlerdi. Amer ıkalılard n çok daha kuvvetli füzelere — malik olan Rusların da bir kaç defa aynı dene- meye kalkıştıkları ve gayelerine eri- şemedikleri — biliniyordu. Bu bakım- dan Öncünün macerası bir ilk adım- dan öteye geçmemektedir. Bundan sonra Öncü II ve Öncü IJI lerin gele- ceği, eninde sonunda aya, gidileceği muhakkaktır. Aya gidildikten sonra ise, ortaya, aya gönderilen füzelerin geri' getirilebilmesi — problemi çıka- caktır. Ayda insanların yaşaması te- min edilebilirse ay yolcuları olacak ilk insanlar 220 bin millik feza yolcu- luğuna çıkacaklardır. Ayın fethi, fe- zanın fethine doğru atılmış ilk adım olacaktır. Alimler diğer seyyarelere gidebilmek için ayı şimdiden bir "at- lama taşı" olarak düşünmektedirler. Astronomi mütehassısları, aya diye Zira kâinatın başımızın üze- bir teleskop yerleştırebılsek" hayal kurmaktadırlar. aydan rasat edilmesi, rinde alabildiğine uzanan boşluğun sırlarının keşfini kolaylaştıra' caktır. Televizyoncular bile heyecan- dadırlar: Ayda kurulan bir televiz- yon istasyonu vasıtasiyle, yeryüzün- deki 2,5 milyar insanın ayni temsili seyri mumku olacaktır. Meteorolo- jistler, aya yerleşirlerse hava tahmin- lerinde artık yanılmayacaklarını söy- lemektedirler. Altın arayıcıları bile keyif içindedirler. İnsan eli değme- miş ayı bir hâzine olarak görmekte- dirler. Feza gemisi yın fethine çıkan Öncu, üç ro- A ketten müteşekkildir. 26.43 met- re uzunluğundaki füze, atış rampa- sından orta menzilli Thor roketi va- sıtasiyle ayrıldı. Uzun bir feza yol- çühiğundâh sonra Thor'un yerini tâ- dil edilmiş Vanguard roketi aldı. Fü- zenin, Üçüncü safhası tamamiyle ye- ni bir roketten meydana gelmekte- dir. Bu roketin taşımakta bulunduğu aletler arasında, roket aya yaklaş- tığı zaman ateşlenerek hızı azalacak ve 'bu suretle ayın cazibesinin roketi AKİS, 18 EKİM 1958 "Öncü" havalanıyor Havalandı ama hava aldı bir mahreke yerleştirebilmesine im- kan verecek katı yakıt ile çalışır bir roket de bulunmaktadır. Füzenin a- tılmasından takriben ıkı buçuk gün sonra, Hawai adasında bulunan hu- susi bir radyo vericisinin verdiği işa- retler vasıtasıyla bu roket ateşlene- cekti. Füzede 25 kilo ağırlığında tetkik aletleri bulunmaktaydı. Bu aletler bataryalar, bir telemetre sistemi ve bir elektronik araştırma cihazından ibarettir. Telemetre sistemi füzenin çarpacağı meteor adedini ve dünya ile ay arasındaki mıknatıs sahasını olçmek imkânını vermektedir. öncü hedefine varamamış 'olmak- la'beraber yeni bazı rekorlar tesis etti. Saatte 40 bin kilometre sürat ve 180 bin kilometre irtifa ile yüksek- lik rekorunu kırdı. Bundan başka fe- za hakkında yeni bilgiler getirdi: 80 bin kilometre yüksekte sühunetin 14 derece olduğu öğrenildi. 10 bin kilo- metre yükseklikte roketin etrafında- ki kozmik radyasyonun insanlar için tehlikesiz okluğu anlaşıldı Velhasıl, muvaffakiyetsizliğe rağmen Öncü aya gitme hayallerini kıracağı yerde kuv- vetlendirdi. Pek yakın bir istikbal- de muakkipleri Öncünün yapamadı- ğını herhalde yapacaklardır. Pakistan (Kapaktaki — Başkan) u hafta, içinde, Karaşi meydan- larını süsleyerek ilk idam seh- paları için hazırlıklara hararette de- vam, edilmekteydi. Sıkı — yönetim mahkemelerı o kadar süratle karar veriyordu ki, biraz acele edilmezse, sayıları zaten ilk ağızda 25 - 80 a varan mahkümlarına yenileri- nin eklenmesi ve böylece darağaç- larının önünde kuyrukların meydana gelmesı mumkundur Pakistanlılar, Uzu beri memleketlerı— nin hıç de aydınlıık olmayan bir a- kıbete doğru gittiğini biliyorlar ve kendilerini bekleyen macerayı az çok tahmin edebiliyorlardı ama, son günlerin hâdiseleri karşısında yine de bir hayli şaşırmışlardır. Doğrusu İskender Mirzanın bu derece sert ve ani bir şekilde hareket edeceğini he- saplamamışlardı. Bütün hâdise, Başbakan — Firuz Han Nunun kabinesinde bulunan al- tı bakanın geçen hafta ortalarında istifa etmesiyle başladı. İstifa eden- lerin hepsi de, koalisyona dahil bu- unan Avamt Partisine mensuptular. Kabinede ancak dört gün kalmışlar- dı. Kendilerine sorulursa, istifalJarı- nm sebebi gayet basittir: Başbakan; hemen, hemen on yı ldır yapılmayan 1959, b kı kendileri, mevcut şartlar karşısında- hükümetin böyle bir vaadi tuta- bılecek hâlde olduğunu Zannetmıyor— lardı ve sözlerim tuta karşısında rezil olma k tansa etmeyi daha doğru bulmuşlardı. binede kalanlara bakılırsa, istifanın sebebi bambaşkadır: Avami Parti- sine mensup bakanlar, kendi parti- lerinden bazı kimselere — birtakım memuriyetlerin Verilmemesine kız- mışlar ve bu yüzden koalisyondan ayrılıp hükümeti müşkül duruma sokmak istemişlerdir. Başta Firuz Han Nun olmak ü- zere, bütün hükümet mensupları böy- le sonsuz münakaşalarla vakit ge- çiredursunlar, Cumhurbaşkanı kender Mirza, Karaşmin en güzel bahçelerinden ortasındaki resmi ikametgahında, —hâdiselerin gelişmesini seyrederken — memnuni- yetten ellerini uğuşturuyordü. Niha- yet beklediği an gelmişti. 1947 de İngilizlerin Pakistandan çekilip git- melerinden beri devam edip gelen bu siyaset keşmekeşinden en çok bı- kanlardan biri de kendisiydi. Hele son yıllarda memleket öyle buhran- lar atlatmıştı ki, İskender Pakistanı kurtarmak için yumruklu bir idare" kurmaktan baş- ka bir çare olmadığına iyice kanaat getirmişti. 5 Mart 1956 da Kurucu Meclis tarafından Cumhurbaşkanlı— ğına ,resmen getirilişinden dorduncu kabine buhranıydı, parti liderleri, siyâset adamlârı ve, hükümet azaları Pakistanı refaha eriştirecek olan çeşitli dâvalarla ug— raşacak yerde, mütemadiyen sân- dalye kavgası yapmak birbirlerini 19