mubalaâadan biraz daha kaçınması âanını oyarak, mükemmel bir oyun İsrail Alkış, alkış, alkış... el-Aviv'de bir bina. bu günler T de gene alkıştan ınleyecektır Bu binanın a: abim Tiyatrosudur ve bundan bir kaç yıl ünce ınşa e- dilmiştir. İsrailin en büyük tiyatro- su olan bu bina' 1100 kişi almakta— em bir akustik tertıbatım havıdır ve en mühimi enelik ir maziye sahip olan son derece en- teresan bir tiyatro topluluğunu ba- rın adır. Bu topluluk binaya da adını veren Habimah tiyatro top- luluğudur. 1917'de Rusyada Rus mu- sevileri tarafından kurulan — Habi- , bir yıl sonra İsraile göç etmiş ve o günden bu a da © Israılde temsıller verme g evam — etmiştir 1955 - 56 yılları arasında 470 temsil veren Habıma rail içinde o turnelerle Avrupada sükse- toplayan Hal d ğu yıldan bu yana temsil ettiği eser- lerin sayısı 154'dür. Bu rakamdan da görüldüğü gibi, repertuvarı bir hayli dar olmasına rağmen Habimah, her yıl perdelerini açtığında seyirci- lerin her geçen gün biraz daha ar- tan h yranlıgını toplamaktadır. Ha- bimahın bu büyük süksesinin başlıca sebeplerınden biri, en modern eser- lerin hemen yanı başında, Tevrattan çıkartılmış bir takım repertuvarına alması ve bunları 18- rarla oynamasıdır. Bu günlerde Habimah — tiyatro- sunda musevi âleminde pek tutulan adlı efsanevi bir temsil sah- neye konacaktır. Daha önceki yıl- larda da temsil edilen ve başarı sağ- layan bu eser üç perde ama- tik bir efsane olan Dybo! za manda güzel bir aşk hıkayesıdır de. Eserin hikâyesi kısaca şöyledir: 19. asır Rusyasında ücra bir köşede-ya- şayan bir musevi cemaati içinden ye- tişen Hanan adında bir talebe, cema- atin zenginlerinden .Sense'nin kızına âşık olur: Fakat Hanan fakir oldu- ğundan Sense; kızı Lea'yı bir baş- kası ile evlendirir. Hanan da kede- rinden ölür. Ancak Hanan'ın ruhu Dybouk, sevdiği Lea'nın tenine gi- rer. Genç kız babasının bulduğu a- damı red eder. Lea'nın babası duru- mu anlayınca kızını tanınmış bir adamı olan Aziz Asriel'e goturerek içine girmiş olan kötü ruh- ları çıkarmasını ister. Ama genç kız iradesiyle etrafındaki sihirli çembe- ri kırar ve sevgılısı ile buluşmak için ölür. S. tarafından. Tevrat- tan adapte edılerek yazılan bu piyes muhteşem dekorlar içinde temsil e- dilmel e pek yakında Tel- Avıv de Habımah tiyatrosu bu sene- tiyatro mevsimini bu fantastik eserle açacaktır. AKİS, 18 EKİM 1958 SİNEMA Filimcilik Yem teknıkler Ser- ilk Dünya gisi 1900 başmda Pariste açıl- dığı vakit, birçok yenilikler arasın- da, bütüne kadarki geniş perdelerın eh büyüğü olan "cineorama" da yı almaktaydı Fransız araştırıcısı Ra- oul G buluşu 0- lan cmeoı'ama"' ı]mdır biçiminde bir salonda gosterılıyordu Salonu çepçevre kuşatan duvar, manda perde vazifesi yani 360 dereceyi kaplıyan de... Salonun tam merkezinde bulu- nan silindir biçimindeki projeksiyon odasına yerleştirilen on projeksiyon makinası, 360 derecelik perdeyi kap- lyan gö örüntüler aksettirmekteydi. eyirciler, projeksiyon odasının tünden taraçadan, kendilerini çev- reliyen duvardaki bu — görüntüleri seyrediyorlardı. Grimoin - Sanson, bir çok sahnelerını o zaman büyük bır yemlık olarak bir ballın- dan © ği için, seyircilerine balon- la seyahat ediyor hissini vermek ü- zere, taraçayı balon sepeti biçimin- de yaptırmış, bunun üzerine koca- man bir balon yerleştirmişti. Salon- da ışıklaı' söndüğü vakit, dııvarda yükselen alonda lmmş ler başlıyor, tepelerindeki balonla birlikte seyirciler de Paris üzerinde bir balon gezintisine çıktıklarını sa- nıyorlardı. "Cineorama" 1900 Paris Dünya Sergısının en dikkati çeken yeniliklerinden' biriydi, ama -sadece, î(gosten apılabildi. Zira, on pro- jeksiyon m: asıran meydana getir- diği müthiş sıcaklık, peliküllerin ve balonun her ah tutuşması ihtimalini ortaya çıkarıyordu. Paris polisi bu- nu göz önünde bulundurarak göste- rileri yasak etti "Cineorama" bi yıl l%ııa, yirminci ün- ya Sergisi olan 1939 New ork Dün- ya Sergisinde, Grimoin - Sanson'un silindir biçimindeki perdesi yanın küre biçmindeki bir perdeye görüntüler aksettiren "Perısphere in gösterileri yapılıyordu. Ameri Fred "Waller'n buluşu olan "Perisp- here , aşagı yukarı Grimoin - San— una benziyordu. On İki proleksıyon makınası yarım küre ü- e g rüntüler duâvuruyordu Ara- ya s alter'in buluşu bu sefer savaş ılotla eğitimin- de kullanılmağa başladı, yarım küre biçimindeki perdenin merkezin - turan pilot, perdenin her yanından beliren uçaklara karşı atış talimleri apıyordu Walter, savaştan sonra u buluşunu, biraz değişik * şekilde ve "Cineorama" adıyla pıyasaya çı- karacak, ondan sonra çeîglı perde usülleri birbirini t yerine, Cmetarıum G eçen ay ortaya çıkan Cinetari- um", "Cineorama" ve "Parisp* here" ile aynı esasa dayanıyor, fa- kat gerek çekim gerek oyna! a kımından çok daha basit usuller kut- lamyordu Gerçekten de "Cineorâ- filmi elde edebilmek için aynı eksen etrafında dizilmiş on kame- ynı zamanda on ayrı pelikül üzerine sahneyi tespit etmesi, son- ra bunun on pı'o_ıeksıyon makinası ile verilmesi lazımdı; phere ıse on-iki kamera, on iki pelıkul n iki. proleksıyon makınası ku]la— nıyordu Halbuki "Cinetarium" bu t- şi bir kamera, bir pelıkul ve bir pro- jeksiyon makınasıyla halletmektedir. "Cinetarium" un salonu ve filmi Panayır eğlencesi