Haftanın içinden ÜÇ TEMEL ŞART emokrasiyle idare edilmeyen memleketler, Demok- D rasiyle idare edilen memleketlere daima gıpta eder- ler. Neden onlarda insanlar hürdür de, bizde değıldır diye. Aslında bu, elbette ki bir "kader-i ilâhi" degıl- ir. Demokratik ıdarenın dünyanın her tarafında üç te- mel şartı vardır. Bunların sadece biri dahi mevcutsa, insan haklarına ambargo konması bahis mevzuu ola- maz. Bir memlekette cemiyet, demokratık rejımın mü- dafiidir. Bütün müdafiler içinde elbette ki en tesirlisi budur. Gerçi cemiyeti boyle bır hale getır- mek bazan seneler bazan asırlar ister. Ama bir defa biiyiik kütleler rejimi benimsediler ve tadım aldılar, tatbikatında da tecrübe geçirdiler mi, Demokrasi top atsan yıkılmaz. Ingılterede olduğu gibi Bir serseri, bir demagog çıkacak da Ingılterede diktatör - olacak! Buna, bırakınız Ingılız vatandaşlarını, Ingılız kargala- rı dahi güler. İşte Churchill.. Eğer bir insan diktatör- lüğü bılegımn kuvvetiyle hak ettiyse, bu insan Chur- chill'dir. ü ritanyayı muzaffer kılmıştır, Buyuk Brıtanyayı büyük devletlerden bırı olarak afaza etmıştır Büyük Bri evi ideallerini,' prestı- jini savunmuştur. ona mukabıl, demokratik — rejime âşık İngiliz halkı, Zaferin tam akabinde Zaferin 1 nu- maralı yapıcısı ve sembolü Churchill'i işbaşından uzak- laştırmakta zerrece tereddüt hissetmemiştir. Zira, bir normal adamın başkanlığında, ama demokratik rejim içinde idare olunmak bir dahinin başkanlığında, ama diktatörlük rejimi altında idare edilmeye İngiltere ada- larında tercih olunmuştur. Misal, İngiltereden ibaret değildir. Batının, uzun müddetten beri hürriyet içinde yaşayan memleketlerin- de cemiyet bekçilik vazıfesını mükemmel şekilde yap- maktadır ve her nevi totaliter temayüle karşı koymak- tadr İsyan mı, ihtilâl mi, sehpalar mı? Ne münase- bet!. Zehirin panzehırı kendi, içindedir. Müesseseler ku- rulmuştur, âdetler yerleşmıştır, teker teker insanlar dahi vazifelerinin ne' olduğunu müdrik hale gelmişler- dir. Fakat demokratik rejimlerin İkinci bir temeli var- dır. Böyle terbiye görmemiş cemiyette, iktidarda bulu- nan bir idealist çıkar. Milletine Demokrasiyi anlatmak- la başlar. İdealist devlet adamının çok gerilere gıtmesı icap edebilir. Memleketinde gizli oy, açık tasnif, yani demokratik rejimlerin en basit icabı dahi bılmmeyebı- lir. Adam oradan başlar. Sabırla, cesaretle yolunda yü- rür. Geçecek zaman cemıyetın kabiliyetlerine, olgunlu- ğuna, demokratik re]ımı benımsemekte gosterecegı te- haluke bağlıdır. Beş s on sene, yirmi sen Her halde "İngıltere bu hale gelmceye kadar asırlar geçır- di, asırlar akıp gitmeden sular durulmaz" tarzında bir düşünce bahis mevzuu olamaz. Zira İnsanlıkta tekâ- mül, geçmiş tecrübelerden faydalanmak suretiyle olur. İşbaşındaki adam, biraz pederşahi zihniyette de olsa milletini yavaş yavaş alıştırır Zamanı gelince, milleti evvelâ onu değiştirecektir. ıra hiç bir idare, pederşa- hi idare kadar demokrati kırı ola .A ne gam!. Yerini bırakan devlet a hakk kunu görmenin sevinci ve şerefi içinde tarihte en üstesna mevkii almıştır bile. Bugün, böyle bir adam iş başındadır Başkan Neh- Nehruy karşı dünyaca duyulan büyük saygının ve sevgmın tohumu, sebebi hikmeti burada yatmaktadır. Hindistanın kuvvetlı adamı memleketmde batılı mana- sıyla bir demokratik rejimi k için senelerdir ba- şarıyla çalışmaktadır. Gerçi İngılızlerın Hindistanda bulunmuş olmaları bir.çok Hintliye demokratik idare- AKİS, 18 EKİM 1958 Metin TOKER nin hususıyetlerı hakkında fikir /yermiştir. Britanya ile münasebetler Hintlilerin zihinlerinde geniş ufuklar aç- mamazlık etmemıştır Batıda tahsıl etmiş olmak, ora- nın normlarını benimsemiş bulunmak Nehrunun gay- retlerınde büyük destek saglamıştır Fakat Hindistan diye anılan topraklar üzerinde yaşayan her milletin bu olgunluğu gösterememesi Ve şarklılıktan kurtulamama- sı Nehrunun şahsen üzerine düşen şeref payını gözle- rin önüne sermektedir. Demokratik rejimlerin bir üçüncü temeli vardır. h Her memleket dan sonra bir ıkmcı Ne ru bulur ulma. u çok şüphelidir. Neh ekseri mılletleı'ı ıçın ıthal malı sayılacak bir zıhnıyete hıp- tirler. Kendilerini demokratik Trejim içinde ve onun icaplarına uygun tarzda takip edenler, ışbaşın geçın- ce otokratik idarenin hasretini yüreklerinde — duyarla ve ıktıdara çıkan -kendi geçtikleri- yolları teker teker pamaya çalışırlar. Işın başında hakikaten iyi niyet bulunabılır fakat iyi niyet eğer sağlam temellere da- yanmıyorsa o kadar çabuk kaybolur ki.. İşte, Burgı- a!. Tunuslu liderin samimi surette memleketı De- mokrasiye kavuşturmak azmini bir zamanlar yuregın de taşıdığı inkâr olunamaz. Fakat iktidar makamı, 'o makamı doguda çeviren İnsanlar, o makamdakileri şa- şırtmak için sarfedilen gayretler Burgibayı işin kola- yına -kolay zannettiğine- süratle çevirmiştir. İktidarı güler yüzle alan adamın kaşları çatılmıştır, cemiyetin reaksiyon göstermemesi kendisini totalitarizm yolana itmiştir. Böyle hallerde Demokrasıye inanmış, — milletine o ı'ejımı hakıkaten layk gören ve bu yolda mücadeleyi goz almış bir "memleket çapında adam diktatörlü- ğün kapılarını kapar daha dogrusu demokratık rejim den aklaşma sevdasına — kapıla cekondu dıktator halme sokar. Otekı tehdit eder elınm tersıyle şöyle bir itiverir. Diktatörde ne otori te, ne prestij kal- mıştır.. Kudret sahibi bulund ğuna güre elbette ki kü- ük küçük zulumler, küçük kuçuk fenalıklar yapabilir. Dişinin kestiğinin başına türlü dertler getirir. Ama bu ona, gecekondu diktatörlükten kurtarmaz. Diktatör de yince höt dediğinde herkesi korkutan -ama istisnasız herkesi-, herkesi muma çeviren -ama istisnasız Herke- Ssi-, herkesı sindiren -ama istisnasız herkesi, — kudret sahıbıne derler. Bir tek ıstısna, eli sopalı adamı gülünç hale, kudretsiz vaziyete getirmeye yeter de artar bile. Otorite peşinde koşanları ıse bundan başka pek az şey az yaralar. Ne mutlu o memleketlere ki böyle bir "memleket çapında adam" a sahiptirler ve adam engin prestijinin sağladığı kudretle demokratik rejimin belki tek, fakat en sağlam teminatını teşkil etmektedir. Rejim aksaya bilir, bir kısım vatandaşlar zarar görebilir, türlü şikâ- yet mevzuları ve gerilemeler belirebilir. Fakat Demok- rasi, ortadan kalkmaz. Bir ip, ona milleti bağlamaktan geri kalmak. Nihayet zaman akıp gider, totaliter te- mayüllü liderler yola gelmezlerse mazinin -Tarihin de- ğil, çok zaman Tarih onlardan bahis açmaz bile- karan- lıklarına gömülü ler, cemıyet kendi kendısını müdafaa kabiliyetine erişir ve artık ondan sonra demokratik re- jim şahısla baglı olmaktan çıkar, İdeal halını alır. Demokrasi terbiyesi tamamlanmıştır, anane ve âdetler yerleşmıştır, kısacası panzehir bünyenin içine girip o- radaki yeri almıştır u üç temel şartın hiç birine sahip bulunmayan milletler kargaşalık içinde' bunalmaya, ihtilallere ve mukabil — Ihttilalere sahne olmâya mahkumdur