YURTTA hakikaten alışılmamış, bir manzara gördüler. Bütün Parti, hayatiyet do- lu bir halde ayaktaydı. Liderler yur- dun dört bir tarafından seslerini yükseltiyorlardı. Faik Ahmet Barut- çu» İsmail Rüştü Aksal gibi — çeki taşları pirelere dönmüşlerdi. Barut- çu Doğuda bilinirken birden Trakya- da beliriyor, ayağının tozunu siler silmez Egeye geçiyordu. Aksal An- kara köylerinde seçmenleriyle tema- sı bitirir bitirmez bir ekiple birlik- te Batıya atlıyordu. Acul Genel Sek- reterle genç Turhan Feyzioğludan 'hangisinin daha çok dolaştığını an- lamak ]Jîın hesap tutmak gerekiyor- ekilleri. Part eclisi â- zaları hep yollara dokulmuşlerdı Hepsinden mühimi bunlar, gittikleri OLUP BİTENLER. haı fazla hissedilen "sahşi hizipçilik" dalgasına tutulurlar, işi çığrındah, çı- karabilirlerdi. O yollara sapmadılar. İstanbul teşkilâtında iki fikir. grup vardı. Bunlar kongre salonunu bir muharebe meydanı olarak ilân ettiler ve savaştan haftalarca evvel kozlarını orada paylaşmak için ha- zırlıklara giriştiler. İstanbulda C. H. P. nin idaresini kim ele alacaktı? Ortada bir fikir anlaşmazlığı mev- cuttu. İki taraf ta, fikir anlaşmaz- lığının şahsi antıpatıler yaratmama- sı için elinden gelen gayreti göste- rerek kolları ve paçaları sıvadı. Tüzükçüler Grubu İki fikirden birincisini denler, kendilerine Tüzükçüler a- temsil e- Oğuz Oran gazetecilerle zar atıyor Talihi yaver görünmüyor yerlerde — kendilerinden — heyecanlı kütleler, kendilerinden coşkun kala- balık muhataplar buluyorlardı. Ta- bi bu, gezılerı büsbütün cazip hale getıriy Anadoluda vaziyet buyken İstan- bulda, hem de kongrenin arifesinde başka bir havanın — eşmesi elbette imkânsızdı. Nitekim kongre faaliye- ti haftalarca evvelden başladı. İstan- bul C. ri artık her makül insanda iktidarın eşiğinde görülen partileri için il kongresinin bir bü- yük imtihan olacağını kolaylıkla an— ladılar. "Aman tesanüt" kardan gelen emirlerle bir "dısıplın— li, olgun kongre" yapabilirlerdi. Ya- hut Partinin üst kademelerinde da- 6 dını taktı. Tüzükçülerin görüşü şu- dur: İstanbul Türkiyenin, idare ci- hazı hariç, her bakımdan kalbidir. Burada C. H. P. öyle bir idare ku- ruluna sahip olmalıdır ki İstanbul- in kendisini orada temsil ediliyor his- setsin. Bu bakımdan temsil kabili yetim haiz, itibar ve şöhret sahıbı insanlardan müteşekkil bir ekip iş- başına getirilmelidir, İstanbul şn geniş sanayii, en kuvvetli ticareti, en kalabalık işçi kütlesini, en fazla yüksek tahsil talebesini — sinesinde toplamıştır. Ayrıca kültür seviyesi akımından rakoru elinde tutmak- tadır. İstanbulu tatmin etmenin yo- lu ona lâyık bir idare kurulu kur- maktır. Bu görüş etrafında birleşen Tü- zükçüler kolları sıvar sıvamaz ilk iş olarak bir liste ile delegelerin kar- şısına çıkmak lüzumunu — duydular. Bunun üzerine C. H. P. Meclisinde- ki mahalli liderlere müracaat etti- ler. Meclisin İstanbullu dört . kuv- vetli üyesi İstanbul il idare kurulun- a vazife almaya rıza gösterdiler. Bunlar İlhami Sancar, Fazıl Şera- feddin Bürge, Şahap Gürler ve Meb- rure Aksoleydir. Başka bir İstan- bullu lider, Atıf Ödül, C. H. P. tü- züğünde yapılacak degışıklıgı hasır- layacak komisyona seçildiği için ö- zür diledi. 1 üzükçülere katılması ibreyi derhal o tarafa eğ- di. Geriye altı yer kalıyordu. Bun- ların dördü Fehmi . Ekrem tarafından dolduruldu. Son iki yer için bu haftanın ortasmda Ratip Ta- bir Burak, Fuad Bilgin, Abdurrah- man Aslan ve Orhan Birgitin isim- leri üzerinde duruluyordu. Burakın Parti Meclisinden 1stıfası gerekiyor- du. Başka bır aday, seçimzede Ce- mal Yıldırım büyük bir feragat gös- tererek, o kadar istendiği halde, As- keri Mahkemeyle alâkasını — henüz tamamen kesmediği için — teklifleri reddetti. Tüzükçüler bu ekibi kurun- ca, İstanbulda en büyük yekünu teş- den tarafsız seçmenleri tatmin edebilecekleri fikrim delegeler ara- sında yaymaya koyuldular. Kravatsızlar Gruba T üzükçüler karşılarında yer alan gruba Kravatsızlar adım taktı- lar. Hakıkaten bir başka hizip baş- ka bir fıknn alemdarı olarak orta- ya çıktı. Bunların söyledikleri şu- dur: Teşkılatta şöhretler değil, hiz- metler esas olmalıdır. Muhalefet «aksiyondur. Asiyonu devam ettirebi- lecek ve bütün mesaisini teşkilâta hasredebilecek insanlar başa geçme- lidir. Muhalefet ağır şartlar altında çalışmaktadır. İdare kurulu azaları türlü baskı ve, mahrumiyet, göz aç- tırmayan mevzuat karşısında H. P.lilerin azim ve cesaretim ayakta tutabilmek için kendilerim öne at- malıdırlar. Tuzukçuler bu tipte kim- seler deği Kraavtsızlar Dörtlerin Tüzükçü- lere katılması üzerine bir sarsıntı geçirdiler. Fakat gayretlerini eksilt- mediler. Dörtlere karşı ürmetleri vardı. Siyasi kudretlerini de inkâr etmiyorlardı. Fakat "Onların — yeri C. P. Meclisidir” dedıler Kravat- sızlara göre C. H Me tiye fikir, idare kurullan veren merkezlerdır . rinde kalacaklardı. Üst kademelerin başları üstünde yeri vardı. İrşatlar- dan istifade edeceklerdi. Kravatçı- lardan biri bu haftanın başlarında Dörtleri' kastederek müstehzi bir fe- dayla: "-Fikirlerinden AKİS , altmış yedi ili 11 EKİM 1958