Sinemacılar Yeni isimler S inema, her gün yeni isimler ka- zanmakta devam ediyor. Dikka- ti çeken husus, son yıllarda. sinema alanında isim yapan bütün yeni si- nemacıların ya sinema — öğretimin- den, ya sinema tenkidçiliğinden, ya da genç yaşta sinema rejisör asistan- lığından geçmiş olmalarıdır. Yani si- nema artık gelişigüzel seçilen, tesa- düfen girilen bir meslek olmaktan uzaklaşmaktadır. Sinemacı, — anlat- mak istedikleri için en elverişli va- sıta olarak sinemayı — bulduğundan dolayı bu mesleği sekmekte ve doğ- rudan doğruya bu meslek için hazır- lanmaktadır. Geçen yılın yeni isimleri daha çok Fransada kendini göstermiştir.İn- gılterede tiyatro ve roman alanında- ki "öfkeli delikanlılar" ın bolluğuna karşılık, Fransa da sinema alanında en aşağı yarım düzüne "öfkeli deli- çıkarmıştır. Marcel Camus: Bu delikanlıların en yaşlısı olan Camus -46 yaşında— ilk filmini geçen yıl 'çevirdi, ama si- nemadaki tecrübesi oldukça eskidir. Önce güzel sanatlarda çalışan -re- sim öÖğretmenliği, ressamlık, heykel- traşlık. Camus, daha sonra rejisör yardımcılığı filmlerde tek- nik müşavirlik yaptı. Rejisör — yar- dımcısı olarak Jacgues Becker (Cas— gue d'Or, 1961), Georges Rouguier (Sang et Lumiere, 1958), Alexandre Astruc (Les Mauvaises rencontres, E M A 1955), Luis Bunuel Celâ s'appelle VAurore, 1965) ile birlikte Tek başına ilk film denemesini 1960 de çevirdiği kısa dokümanterle (Re- naissance du Havre) yaptı. Nihayet geçen yıl Çin Hindinde — çevirdiği n Fraude - Kaçakçıya yakı— ' jle reJısorluge geçti. "Mo en Fraude" Çin Hindinde kuzey ve güney Viyetnam savaşları sırasında geçmektedir. Farkında maksızın bir döviz kaçakçılığına karışan bir Fransız delikanlısı bir Viyetnam kö- yüne saklanır. Önce etrafına karşı kayıtsız horgo rür bir şekilde davra- nan delikanlı yavaş yavaş yerlilerle ılgılenmege onları anlamağa ve sev- meğe başlar. Sonunda da onların ya- nısıra çarpışırken 'ölür. Camus'nün filmi, Uzak Doğuda çevrilen birçok Amerikan ve Avrupa filmi gibi eg- zotizme dayanan bir eser değildir. rçi, "Kırmızı balon" a ka- meracısı Edmond Sechan'ın nefis fo- toğrafları Çin Hindinin değişik man- zaralarım kaçırmıyorsa da, — filmin asıl değeri, ticariye pek âz boyun e- ğerek, konusuna gerçekçi bir görüş- le eğilmiş olmasıdır. Bu bakımdan Camus'nün daha çok Jean Renoir'ın "The River - Rüya gibi geçti"sinin i- zinden yürüdüğü söylenebilir. Camus, şimdi Brezilyada tamamiyle zenci o- yunculardan meydana gelen bir kad- ro ile Orpheus efsanesinin modern bir versiyonunu (Orpheus negro) çe- virmekle meşguldü Roger Vadim: Camus'den 16 yaş küçük olmasına rağmen — Vadim'in "Yakışıklı Serge" Çocukluk hayalleri gerek sinema tecrübesi, gerekse film- leri daha soktur. Rus asıllı olan -a- sıl adi Vladim Plemmıannıkof— Va- im, önce tiyatro ırlandı Charles Duhin'in dersl 1944 47 a etti. da sah eye çık- ti. Bir Parıs e Ma ch dergısının muhabirligini yaptı, sonra naryo- culuğa başladı Buradan Marc Aile- gret'nin rejısor yardımcılıgına geçti. Onun "Avec (1951) ve "Julıetta" sında (1953) dılıştı Bu a- heni bir figüran olan Brigitte Bardot ile tanıştı, da evle ndı. Bu olay, ıkısının de mes- lek hayatında bir dönü noktası teşkıl d er. Daha, Ba dot nun iki tîl- mi için hazırladıgı senaryolar tures Vedettes, 1954 Cette sacree Gamine. 1955) B. B. nin ilerdeki ti- pini ortaya koyuyordu. Hi i nk ç Vadim B. ıle çevırdıgı ilk lm crea la Femme - Ve Allah kadını ya- rattı", içindeki cüretli açık sahnele- rin bolluğu yüzünden uyandırdıgı münakaşalar, bütün dikkati bu yöne çekmesi yüzünden yahut da beş kı- tanın sansüründe geçirdiği kesinti- lerden dolayı tam mânasiyle değer- lendirilememiştir. Şüphe götürmiyen bir taraf varsa, o da, bu filmde B. B. nin canlandırdığı ahlâk kayıtları, tanımıyan, insiyaklariyle yaşıyan, zevke düşkün tipin, zamanımızda e- pey yaygın olduğu ve Vadim'in de bu tipi iyi etüd ettiğidir. Vadim ay- nı tipin biraz değişik olanını, ertesi yıl çevırdıgı "Sait-on jamais? - Bi- linir mi?" de, bu defa Françoise noul ile canlandırdı. Araya bir kalpazanlık hikâyesinin prodüktör zoruyla — sokuşturulması — yüzünden, hikâyenin bııtunlugu bir haylı aksı- Cinemascope ve rengi de ustaca kul- landığı görülüyordu. Üçüncü — filmi "Leş Bijoutiers du Clair de Lune Ayışığı mücevhercisi" nde (1958) yi ne B. B. yi kullanmakla birlikte ılk iki filmin başarısına eriştiği sü nemez. İspanyada geçen bir aşk ve cinayet hikâyesi hemen — tamamiyle ticari bir zihniyetle anlatılmaktadır Bununla beraber, virmeğe hazırlandığı - Tehlıkelı alâkalar" dır. ve usta- üy! a lıkla işliyebileceği birçok — sahneler vardır. Claude Chabrol: İlk filmi "Le Beau Şerge . Yakışıklı (1968) 28 yaşındayken meydana tiren Chabrol, sinemaya tenkıdcılık ile birlikte Alfred Hit- chcock hakkında bir kitap — yayın- lamıştı Chabrolun, "Yakışıklı Ser- ice*' den Önceki tek sinema tecrübesi, kendisi gibi bir tenkide! olan Jae- Oues Rivetite'in orta' uzunluktaki fil- AKİS ,I1 EKİM 1958