püler lider' mütemadiyen alkışlarla kesilen nutkunu bitirdikten sonra,- meydan hatiplerinin ucuz numarala- rından birini tekrarlamak, yani söz- lerini "yaşasın" larla sona erdirmece hevesine kapıldı. Fakat, neral iki tarafı da idare etmek için, ortalama bir formül'bulmuştu: "Ya- şasın Fransa ile birlikte Cezayir! Ya- şasın Cezayir ile birlikte Fransa!" diye bağırıyordu. Fakat karşısındakı kalabalık boyle sözlere kanacak c ten bir kalabalık — değildi. General, Meydanın dört bir yanından "Cezayir Fransızdır!" bağırışmalarını duyunca pot kırdığını farkına vardı ve sessiz sedasız kürsüden çekilmekten başka çare bulamadı. İste bu hafta, Fransadaki adamlarını düşündüren nokta b Acaba De Gaulle. fikir udur: kalabalıkların ve kurnaz Ge-, Tabii, DeGaulle'ün demokrasi e- saslarına sadık kalmasına dua eden- lerin başında gazeteciler Hürriyetlerin vatanı — olan Fransa- da, De Gaulle'cülerin basınla müna- sebetleri şimdiye — kadar hıç de hoş olmamıştır. Soustelle gibi, e Ga- ulle'den fazla De Gaulle'cü" bazı kimseler, müstakil gazeteleri bozgun- culuk ve fitnecilikle itham etmişler- dir esele, yalnı onde" ve "L'Express" gibi cıddı gazetelere bas- kı yapmak, bunların satışlarına mü- dahale etmekle kalmamış, mizah ga- zetelerinde ve günlük gazetelerde çı- kan karıkaturlerden bile alınanlar olmuştur. selâ, "Combat" gazete- sinin meşhur karıkaturıstı Jean Pi- natel, De Gaulle'ün burnunu insaf- sızca buyulttugu içip, sağcı unsur- lardan binlerce tehdit mektubu al- Cezayirde süngü himayesinde rey İdeal Seçim emniyeti! meydan gösterilerinin kurbanı ol- maktan kendisini kurtarabilecek mi- dir? Fransanın iç durumunu düzel- tirken ve bilhassa Cezayir meselesi- ni hallederken mantığa, milli men- faatlere ve demokrasi esaslarına gö- re mi fcareket edecektır yoksa, Ge paraşütçü kıtaları neral Massu ve Cezayir sokaklarının gözü dön- müş tedhişçileri bu defa da her iste- diklerini ona dikte edebilecekler mi- dir? Fransa için en nazik safha asıl bundan sonra başlıyor. Referandum, De Gaulle'ün şahsına karşı Fransız- ların besledikleri hürmeti ve itimadı göstermiştir,fakat asıl siyasi fikirler önümüzdeki millet Meclisi seçimle- rinde belli olacaktır. Bu arada, bütün Fransızlar, De ulle'ün iktidar sar- hoşluğuna kapılmaması ve kazandığı reylere güvenip anti-demokratik ic- Taata girişmemesi için duacıdırlar. AKİS; 11 EKİM 1958 mıştır. Gerçi, hazretin burnu haki- aten birazıcık büyüktü ama, böyle koskoca bir burun resmetmek, devlet büyüklerine karşı halkın duyduğu sevgiyle açıkça alay etmek demek- ti! Pinatel, bütün bu tehditlere, yıne "Oombaf'da neşrettıği" türle cevap verdi: "Burnunu koca- man çizmekle Sayın Generali zavallı gostermek gıbı bir maksat gutmuyo— rum; ko d lışmakla kendisini daha gülüne, hat- tâ acınacak bir şekle sokabilirdim." Fransada, —önümüzdeki bir kaç aylık gelişme, bu gibi kalem ve fir- ça sahiplerinin hâlâ —gazete sütun- larında görünüp görünemiyecekleri- ni tâyin edecektir. Ama gorunmezler— se, Beşinci Cumhuriyetin ömrünün Dördüncü Cumhuriyetten de kısa o- DÜNYADA OLUP BİTENLER lacağına De Gaulle'ün kalıbı basıla- Beklenmeyen nimet ransada ve Fransız Birliğinde Fgeçen hafta yapılan referandu- mun ilk müsbet neticesi olarak bu hafta yepyenı bir devlet doğdu. Fa- kat bu yeni Gine Cumhuriyetinin kuruluşu o derece çabuk cereyan et- ti ki. Fransa ile mevcut/bütün bağ- ların kopması demek olan istiklâl günü geldiği zaman, Batı Afrikalı siyahiler şaşırıp — kaldılar: - Ortada şöyle gururla — selâmlıyabilecekleri bır bayrak Veya zevkle — dinliyebile cekleri bir milli marşları bile yoktu, . Aslına bakılırsa, Fransız Ginesi- nin genç Başbakanı Ture, De Gaul- le'ün sözüne bu kadar sadık olacağı- nı tahmin etmemişti. Referandum sırasında, Fransız hâkimiyetinde bu- lunan butun topraklar ahalısıne şoy le b ual sorulmuştu: "Memleketi- nizin Fransız Bırlıgınde kalmasını Fransız Milletler Camiası, ıçınde ya- şamasını istiyor musunuz Seku Ture, Fransız mekteplerınde Ööğren- diği fikirlerin — tesiriyle, böyle bir teklife kârşı açıkça cephe "almıştı; "Fransız Milletler Camiası" da ne demek oluyordu? De Gaulle az- retleri eski F ansız Birliğinin sa- dece adım değiştirmekle — senelerden,, -beri sürüp ge elen — müstemlekeciliği - başka bir isim altında devam ettire- bılecegıni mi umuyordu" Marksizm- "terbiyesi görerek yetişmiş hararetli bir sendikacı olan siyâhi başbakan, balta girmemiş ormanlara, bardaktan boşanırcasına yağan yagmurlara aldı- Tış etmeksizin, memleketini adım a- dım dolaştı. De Gaulle'ün anayasası aleyhinde söylenmedik söz bırakmadı. Öyle ki, uzun boylu General, meşhur turnelerinden birinde, Ginenin baş- şehri Conakary ye dığ' zaman, bu "haddini bilmez zenci" ile bırlıkte aynı ziyafet masasına oturmayı red- detti. Fakat, hemen hemen Fransanın yarısı kadar büyük olan bu memlekettekı iki ilyon zenci, "Rei ne derse onu yap- maga hazırdı Nitekim referandum günü, Gine'deki' bütün sandıklardan deste deste "hayır" . İşin asıl inanılmıyacak tarafı, ğ Parıste - ki hükümet, referanı hal istiklâl vereceğini resmen bildir- di. Bu Ha- Seku Ture, gafil kadarını beklemy rdu avlanmıştı Oğrusu kikaten, . Cezayir! elinden çıkarma- mak için herşeyi göze alan Fransa- nın, böyle durup dururken, zengın bir müstemlekeden — vazgeçivermesi kolay anlaşılacak bir hareket değil- di. Niyetlerinin samımıyetını halka göstermek ve verdiği sözü daima tutacağını açıkça ispat etmek iste- yen General De Gaulle'ün bu büyük 23