ailenin çocuğu olarak doğmuştur. Medrese tahsilini Konyada yapmış ve icazet almıştır. Medreseden son- ra, Konyada açılan Hatip Mektebi- ne girmiştir. a Hukuk Mekte- binin İlk talebelerındendlr Müteaki- ben Selânike geçmiş ve oradaki Hu- kuk Mektebinde öğretmen vekilliği yapmıştır. Bırıncı ünya Hari b nden Konyada onbeş sene avukat ık yap- 935 - 36 senelerinde avu- bırakmıştır. Avukatlığı sıra- nda, "Burnu Eğrinin Eyüp Efen- di" lakabı ile tanınmıştır. Milli Mü- cadeleye katılmamış; ve İstiklâl Har- bi sırasında Ilgında ticaret yapmış- tır. İkinci Devre Konya mılletvekıh olmuştur. Arkasından da Kon Genel Meclisi azalığı yapmıştır. Bır ara, 1935 - 45 senelerinde inzivaya çekilmiştir. İnziva senelerınde teşbih çekip zikre başlamıştı 1946 dan 1950 ye kadar Iğdır ve Afyonda afyon ticareti ile uğraş- mıştır. Bu arada, Konyadaki büyük Şehir Otelini satın almıştır. Şehi Oteli, halen oğlu tarafından ışletıl— mektedır 1946 da politikaya atılmış ve D. P. saflarında çalışmıştır. Fakat, çok arzu etmesine rağmen tekrar mil- letvekili olamamıştır. Eyüp Sabri Hayırhoğlu bir zamanlar D. P. Hay- siyet Divanı azalığı yapmıştır. Mil- let Partisi kurucularının D. P. den ihraç kararının altında imzası var- dır. Ticaret ile meşgul iken Diya- net İşleri Başkanlığına getirilmiştir. Birinci Diyanet İşleri Reisi Rı- fat Börekçi, 1941 martında vazife- ye başlamıştır.Kültürlü, ileri görüş- lü, açık fikirli, eser sahıbı ir adam- dı. Bilahare de sırasıyla Şerafettin Yaltkaya, Ahmet Hamdi Akseki ve sonuncusunun vefatından sonra 1952 den itibaren Hayırlıoğlu Diyanet İş- leri Başkanı olmuştur. Celâl Yardım-. cinin, Devlet Bakanı iken Eyüp Sab- riye üç ay mecburi izin verdiği söy- lenir. Kendısı ise, "Ben izin aldım" . O zaman. Başbakanlık Müsteşarı Ahmet Salih Korur Ha- yırlıoğluna vekâlet etmiştir. Hayırhoglu mücaz veya — müciz Şimdiye kadar din üzerin- de ne kitap yazmış, ne ders vermiş- tir. Dersiam ve vaiz de değildir. Derin infial âdisenin duyulması memleketin H her tarafında geniş bir infıal uyandırdı. Cumhuriyet, en hassa nokta, yani Ataturk ınkılapları ba— his mevzuu olduğu için meselenin üzerinde ehemmiyetle durdu, ve, bir hafta müddetle "birinci sayf sının en mutena yerini Efendi hazretleri- ne ayırdı. Bir çok mutefekkır fikri- ni söyledi. Hemen herk Kuram Kerimin Türk harfleriyle yazılabi- leceği noktasında ittifak — ediyordu. Hayırlıoğlu bu "Bezirgan Basın" nın yaygaralarına ehemmiyet vermezdi. Ama büyük darbe D. P. organı Ha- vadisten, geldi. Havadisin başyazarı da Efendi hazretlerini tenkidde "Be- zirgan Basın" a katıldığında Efendi AKİS, 11 EKİM 1958 Alışmışın Hali M uteber Zafer gazetesi bizim Muhalefeti bitirdi, şımdı dünyadaki bütün Muhalefetleri yola. getirmeye — çalışıyor alib Muteber ern en- kalemin- teşın başyazarlar yabancı Muhalefetlere karşı da bizim Muhalefete lâyık buldukları edayı, üslübu, usulleri kullanıyor- lar. Nitekim, ilk paparayı yiyen İngiltere Muhalefet Patisine Mute ber Organda verilen zılgıtın başlığı şuydu: "İngiliz işçi Partisi Tehlı- keli Yoldadır.." Bunu okuyan ingiliz İşçi Partısı lıderlerı kım bilir ne korkmuşlardır, ne korkmuşlardır. Hele aynı 'sütunlar daha evvel P. Tehlikeli Yoldadır..", "İnönü Tehlıkelı Yoldadır / , "“Muhale- fet Tehlıkelı Yoldadır" gibi manşetlerin çıktığını da biliyorlarsa, mut- laka küçük dillerini yutmuşlardır. Eh, Şimdi "Yeni Tedbirler” e onlar hazır olsunlar! i yıyor gizisyon mahk den kan damlayan ktidarımızın dehşetengiz başyazarı — İngiltere Muhalefetıne pek kızmış Efendim, b Muhalefet yıllık kongresını yapmış ve bu arada bazı kararlar Kararların bir tanesi de Kbrısla alâkalı, İşçi Partisi Türk tezinden ziyade Yunan tezı lehınde bir tavır takınıyor İngiltere Muhalefetının kan aatince Kıbrıs Plânının tatbiki geri bıra- kılmalıdır, karios'un "İstiklal Teklifi” uz rinde duri! malıdır yeni- den muzakerelere gırışılmelıdır ne "Tehlikeli rci", gaflet", ne "hileli yol", ne de ' n hükmün tatbıkçılerı . Bağırıyor, çağırıyor ve mutad veçhile tehdıtler savuruyor! Ustadın elinde bir kamçısı eksik. Politikanın zorlusu da başka türlü olmaz ya,», Partisinin Kıbrıs mevzuundaki arının bizim lehimize ol- İşçi kar madığı, muhakkak. Ama Scarborough kongresinde alınan kararlar Öözden geçirilirse İngiliz Muhalefetinin, NATO'da kalmak müstesna, %ngılız İktidarının dış politikasının hiç bir noktasıyla mutabakat ha- linde olmadığı görülür. Bu, İngilteredeki siyâset anlayışının. Demok- rasiye verilen mananın bir 1cab1d1r Orada Tevfik İleri veya Muzaffer Kurbanoğlu gibi "İki seçim arası Muhalefetin vazifesi İktidarın ba- şarısına dua etmektir" diye akıl öğretenler bulunmadığı için, işte, İn- gilteredeki Muhalefetler İktidarın her yaptığında kusur bıllurlar ve şiddetle tenkid ederler. Ama, İktidara kendileri geçtıklerınde ne ya- parlar? Ne yapacaklar: İ gılterenın menfaati neyi İicap ettiriyorsa, onu! Nitekim Muhafazakârlar İngilterenin Avrupa politikasını mu- halefetteyken yerin dibine batırdıktan sonra, iktidarı alınca o politi- kanın tıpatıp eşini takip etmişlerdir. Bu bakımdan Scarborough'da söylenenleri fazla ciddiye alıp ta üzülmek yersizdir. Fakat böyle dahi olmasa, insaf edilsin, İşçi Partisine Kıbrıs dâ- vamızı anlatmanın yolu dehşetengız başyazarlara dehşetengiz başya— zılar mı yazdırmaktır? İşçi Partisi Kıbrıs mevzuunda hakikaten Yu- nanlıların tarafını tutuyor. Bunu izale etmenin çaresi İşçi Partısı ileri gelenlerini İkna etmek, onlarla temas sağlamak, onları inandırmaktır. Yunanlıların İşçilerle teması yüzse, bizimki birdir. İngiltereye basın un bunun krabasını veya lisan diye sadece taraftan da dış politikayı iç politika zannederiz ber Zafere "İngiliz İşçi Partisi Tehlikeli Yoldadır" diye manşet attık mı, Gaitskell'den Castle'a bütün İşçi liderler, tirtir titreyecekler ve "Biz ettik, sen etme" diye politikalarım anide değiştireceklerdir. Ne kafa, ne kafa!