YURTTA OLUP BİTENLER hizbin liderlerinden Burhan — Maner kürsüdeydi ve daha Möenderes gel- meden çıktığı kürsüde en azından Menderes kadar tezahürata sebep ol- muştu. Delegeler durmadan "Konuş, konuş, Allahaşkına, dertlerimizi bari sen anlat" diye bağırıyorlardı. Ama Genel Başkanın gelişi. aner üze- rinde de tesirini gosterdı Konuşma- sını, "Asıl simdi konuş" haykırışla- rına rağmen kısa kesti ve yerine geçti. Bu arada başkanlık makamı- nı Tevfik İleri ikinci başkan Rauf Onursala bırakmıştı. Onursal rapor üzerindeki konuşmalardan sonra sö- zü kesmek istedi. Fakat delegeler “dilekler, dilekler” diye bağırmağa başladılar. Zira sabah, seçimlere ge- çilmeden dilekler faslının da konu- şulması karar altına alınmıştı. Onur- sal çaresizlik içinde sabahki karara boyun eğdi ama, bu sefer de dilek- ler faslında konuşacak — delegelerin -hem de Genel Başkanın huzurunda- çatlak bir ses çıkarmamaları için insan ustu gayret sarfetmege başla- dı. Bu işi de becerdi. Sözü, salonda iİdarecilerinden başka hıç bır üyesi bulunmayan ençlik Kolları başkan ve idare heyeti üyelerine bı- raktı. Onlar da Genel Başkanlarına methıyeler düzdüler. Hele bir tane- si Menderese ıthaf ettiği şiirini o- kurken salonda yer yer gülüşmeler başladı. Şıırının bır yerinde bu genç hatip Menderese hitaben "Dunya ta- rih olsa gene de sığmazsın" diyor v bu minval üzere mısralar sıralanıp gidiyordu. Gençlerin bu birbirinden — baskın konuşmalarından sonra — Menderes saat tam 18'de kürsüye geldi. Üze- rinde gri bir elbise, krem rengi göm- lek ve siyah beyaz çizgili kravat var- dı. Fakat aksilik bu ya — Menderes tam kürsüye vardığında mikrofon ses vermez oldu. Tamir için uzun u- zun uğraşıldı. Nihayet Başkanlık mikrofonu ile kürsü mikrofonunun birleştirilmesine- ve Menderesin sah- neye çıkmasına karar verildi. Ancak kürsü ile sahne arasında orkestra için ayrılmış boşluk yeni bir mâni teşkil etti. Bunun üzerine ön sıra- larda oturan delegelerden biri Men- deresin tırmanacağı yerin — önünde omuz verdi. Menderes de yukardan yardım edenlerin ellerine tutunarak ve fedakâr Demokratın omzuna ba- sarak yükseldi. Fotoğrafçılar bu son derece tipik sahneyi tesbit ettiler. Menderes tam 1 saat 45 dakika konuştu. Kendisine gene iki hedef seçmişti. Bunların birincisi mutad veçhile Basındı. C. H. P. ise yerini doğrudan doğruya İsmet İnönüye bı- rakmıştı. Söze dış politikanın telılı- kelerle ve etrafımızın — düşmanlarla sanlı olduğunu anlatarak — başladı. Konuşmasının bu kısmı yedi da- kika devam Sonra birden Basından bahsetmege başladı. Tam yan tarafında ve gözlerinin de- vamlı olarak kaydığı istikamette, o- turan İzmirli gazetecilerden meşhur "İInsaf be Paşam" muharriri Ziya Hanhana ve diğer muhalif gazete- 8 cilere baktıkça coşan D. P. Genel Başkanı, Basına son derece ağır hü- cumlarda bulundu. Bir aralık Bası- nın hakikatleri tahrif ettiğine işaret ederken "Onlar derler ki tekzip et" dedi ve ilave etti: ehey nabekâr, hangisini tekzip edeyim?" D. P. Genel Başkanının Basma hücum faslı konuşmasının kırk dakikasını işgal etti. Bu arada Menderes, mik- rofona beraberinde getirdiği eski haillerle yazılmış üç kâğıt — dolusu notlarım zaman saman hemen arka- sındaki başkanlık kürsüsüne koyu- yor, sonra eline alıp cebinden göz- lüğünü çıkarıyor, fakat gözlüğü tam takarken aklına bir başka şey gel- diği veya gözü bir kere daha Basın mensuplarına takıldığı için yeniden hücuma geçiyordu. Peşpeşine onbir defa elindeki kâğıda bakma teşebbü- unan, fakat bakmadan ko- nuşmasına deva eden — Menderes sözü basından basının akıl — hocası Munhalefete getir Muhalefetin agzının payını - ver- mek tam bir saat sürdü. Menderes doğrudan doğruya İsmet — İnönüye hücum etti. Bu arada yirmi altı defa notlarım tetkik etti. Böylece notları alıp bırakma işi otuzyedi defa tek- rarlanmış oldu. D. P. Genel Başka- nının savcılar ve valiler üzerine hi- maye kanadı germek istediği anla- şılıyordu. — İhtimal ki savcıların ve valilerin çalışmaları a lüzum hissettiriyordu. Nitekim "Muhalefet savcıları ve valileri tehditte devam ederse. Demokrasiye paydos dedir- tirler" dedi. İnönüyü Petain'e ben- zetti. Bir ara arkasındaki masadan bir başkasının suyunu alıp bir yudum içen Menderes, bardaktaki suyun ma- den suyu olduğunu anlayınca bar- dağı bıraktı. Başkanlık — sandalye- sinde oturan Onursal derhal başka su getirtti. Menderes bundan sonra eş defa birer ikişer yudum su iİiçti. Bir ara dalgınlıkla dolu bardağı e- Hüsnü Zeki Söylemezoğlu Dilini yutacak line alarak konuşmağa başladı. Fa- kat bardaktaki suyun bir kısmının paçalarına ve ayakkabısının üzerine döküldüğünü hissedince bardağı ye- rine koydu. Bir daha da almadı. 105 dakikalık konuşma sırasında gözle- rinin içine bakarak tasvip beklediği insanlar yan arkasında ayak ayak üzerine atarak oturan Kalafat ile salonda en ön sıradaki Burhan Bel- ve Server Somuncuoğlu — oldu. Kalafat Menderes sertleştikçe gözle- rinin içi ile gülüyor, Somuncuoğlu göz kapaklarını kapatıyor. Burhan Belge ise devamlı surette başını sal- layarak tasdik ediyordu. Nutuk bo- yunca en ço heyecanlananlardan biri de, Kalafatın yanında yer alan ve bir ara, ısrarla başının çıplak kıs- mana konan bir sinekten pek rahat- sız olan Halil İmre oldu. Salondaki ön sıralara dizilmiş mılletvekıllerı ve Bakanlar arasında yer almış ratAli Ülgenise, Menderesin cümle- leri devam ederken cezbe — halinde muttarit iki yanına sallanıyor, kati hüküm kısımları geldıkçe şiddetle başım önüne doğru eğerek — Genel Başkanını tasvip ettıgım cam rekten belli ediyordu.Mandalinci, Uçaner, Zeytinoğlu da tasdikciler a- rasındaydı. enderes konuşmasında sık sık ata sözleri vecizelsr ve tekerleme— ler de kullanıyordu. Bu arada ken- di icadı cümleler söyledi, Inonunun artık politikadan çekilmesi icap et- tiğini anlatırken "Biz, metre kare metre kare MilliŞefe karşı mücade- le etmişiz" dedi. Bir ara da delege- lere mi, yoksa .Muhaliflerine mi bel- li olmadan "Bre efendıler" diye hi- tap etti. Bunu ise "Sivasın bağları- nın ucu görünmeden" diye bir, baş- ka cümle takip etti.1957 de seçımle— ri D. P. nin kazandığından bahseder- ken "İktidar bize anamızın ak sütü gibi helal" dedi. Muhalefetin hücum- larını "Şeytan t şlamaktan ibadete vakit bulamasınlar" politikasının bir tezahürü olarak izah etti, İnönünün 20 yaşında bir delikanlı gibi müca- delesinden bahse derken İnönüye ve- receği cevaplar için Meydana du-- şen kurtulamaz seng-i kazadan mısraını söyledi. Biraz sonra "Le küm bin yekün veliyüddin" dıye a- rapça bir cümle okudu. Bunun ne demek olduğunu pek kimse anlama— dı ama lâf şiddetle alkışlandı. Men- deresin bu konuşmasında en çok al- kışlanan bir ka sözü "Aslanlar gibi İktidarımızı müdafaa edeceğiz" cümlesi oldu. Kimseden çekinmediği- ni anlatmak için de "Görüyorsunuz ki demire demir, kömüre kömür, hiç pervamız yoktur" dedi. Konuşma esnasında Kasım Gü- lek bir tek defa hatırlandı. Salon dehşetli sıcaktı, Herkes buram bu- ram terliyordu. Menderes — *"Terbi- yem müsaade etse, ceketimi çıkarta- rak konuşurdum" dedi. Fakat terbi- yesi müsaade etmedıgınden çıkar- madı. Bunun üzerine, ceketlerini çı- karmış olan delegeler tekrar giyin- diler. AKİS , 27 EYLÜL 1958