Haftanın içinden YUVARLAK MASA PEŞİNDE ana öyle geliyor ki, son derece münasebetsiz sebep- Bler yüzünden milletçe büyük ıstırap çekiyoruz. İk- tidar, partisinin sayın Genel Başkanının — nutuklarını dikkatle okuyorum, Balıkesirdeki konuşması, Egedeki konuşmaları... Kendisiyle birlikte seyahat eden gazete- ciler, bu arada bizim bir arkadaşımız intibalarıni sa- dakatle naklediyorlar, Genel Başkanın ruh haletine da- ir alaka uyandırıcı tafsilât veriyorlar. Tabiri bir defa daha kullanmıştım; her şey insana karanlıkta ıslık ça- lan çocukların çalımını hatırlatıyor Eller cepte, baş havada.. Ama karşı taraf "gel, anlaşalım" dese sayın Genel Başkan görülmemiş tehalükle, kendisine açıla- cak kollara koşacak. Zira o nutuklardan, o konuşma- lardan hissedilen sayın Adnan Menderesin — kendisin* bazı vehimlere, bazı yersiz endişelere kaptırmış oldu- ğudur. Endişelerini cümleleri arasında ortaya dökmek- ten kurtulamıyor. Bunlardan anlaşılan sayın Genel Başkan ihtilâlden çekiniyor, hesap sorulmasından çe- kiniyor, serserilerin harekete geçmesinden çekiniyor, hepsinden mühimi bir gün verebılecegı emirlerin din- lenmeyeceğinden çekiniyor. Bunların neticesi olarak da dudaklarda tebessüm uyandırmaktan başka bir tesiri artık kalmamış tehditlerde bulunuyor. — Demokrasiye paydos demek, Muhalefeti yok etmek, — tenkidin her türlüsünü kaldırmak gibi.. Bugünkü Türk —cemiyeti içinde bunlara halefet liderinin ifadesiyle, gücünün lesine aşıkardır ki insan söylenenleri ciddiye bir türlü alamıyo İsmet İnönüye gelince, o üzerine her yüründüğün- de biraz daha sertleşiyor. Muhalefetin sayın liderinin ruh haletindeki gelişmeleri daha da yakından — takip imkânını buluyorum. İsmet İnönüye "dünyada en çok istediğin şey nedir" diye sorsanız muhakkak ki size "bu topraklar üzerinde sükün ve huzur" — diyecektir. Üstelik Muhalefet lideri, bu sükünun ve bu huzurun ancak iki büyük parti atasında bazı temel meseleler- de mutabakat hasıl olursa kurulacağını da müdriktir. Nitekim bugünkü —diyaloğun başında sayın İsmet İnönü karşılıklı konuşmak imkânının, — şükür henüz ortadan kalkmamış bulunduğuna — hatırlatmıştır. İs- met İnönü açık olarak bir vaziyet almıştır. İkti- darın sayın başının mütemadi zigzaglar — çizme- sine, bir ona bir bana yanaşmaya çalışmasına, dün yerlere batırdığını bugün göklere çıkarmasına, — kud- retı dışında sozler sarf etmesıne mukabil Muhalefe- şartlan Basın hür olacaktır, Adalet istiklâli üzerindeki gölge- ler kalkacaktır, Seçim emniyeti sağlanacaktır. Bunla- rın gerçekleştirilmesi yolana esapıldı mı, İsmet İnönü bütün manevi kuvveti, bütün mânevi nüfuzuyla o te- mel şartların iadesinin doğuracağı mübalâğaları yatış- tırmaya çalışacaktır. Mesuliyet mevkiinde bulunanlara yardımcı olacaktır. Karşılıklı konuşmak mı? Ko- nuşacaktır. Mücadelenin tansiyonuna — hafifletmek mi? —Hafifletecektir, önümüzdeki sıkışık iktisadi devrenin kolay atlatılmasına yardım mı? Yardım edecektir. Fakat İktidar hiç bir şey yapmayacak, sa- dece elinde bir sopa sallayacak, sayın İsmet İnönü de düşe, gelecek! Bu, Muhalefetin sayın liderlini hiç tanı- AKİS , 27 EYLÜL 1958 Metin TOKER mamaktır. bilmemektir. Bu, millette içinde bulunduğu havayı hiç Senelerden beri sayın Menderes bir gaye peşinde- iir. liderler bir masa başında karşı karşıya gelecek- lerdir. Aralarında şahsi dostluklar — kurulacaktır. O masa başında anlaşacaklardır Muhalefet lıderı, sayın Menderesin tabırıyle "izzeti ikbal" görecektir İktidarın başı rejimi ıslah için hiç bir şey yapmaya- caktır. Memleketteki hava düzelecektir, işler de tıkı- rında yürüyecektir. Iktıdarn başı bu politikasına sa- yın Nihad Erim gibi İnönü nezdinde tesirli olduğunu sandığa şampiyonlar bulmuştur. Zaman, zaman masa başı sohbetleri gerçekleşmiştir. Banlardan bir netice- nin çıkmadığı ortadadır. Masa başına geçilmesin mi? Medeni münasebet olmasın mı? Elbette olsun. Ama memleket meselelerinin konuşulacağı yer evvelâ Bü- yük Meclisin kürsüsüdür. Buzlar orada çözülür, sayın Menderes rejim bahsinde duzeltılecek noktalar bulun- duğu hakikatini herkes gibi kabul eder» sonra iyi ni- yetle, icabederse masa başında, kapalı kapılar arka- sında buluşularak tedavi çareleri aranır. İktidarın sayın başı için, tatbiki kabil olmayan proje- lerde iısrar etmek müstakbel bir dostane diyalogda muha- taplardan biri olmamak netıcesını verebilir. Söylersin, söylersin, söylersin.. Lâf b tatbikata geçmek lâzımdır. Tatbıkata geçemedin mi, neticenin adı fiyaskodur Bizzat kendi arkadaşların seni uzaklaş- tırırlar, yerine bir başkasını getirirler, o başkası Bahar Havasını kuruverır Bahar Havası — memleket ıçınde huzurun ve sü n meyvalarını verince bir siyasi hayat son bulmuş, bir siyaset adamı nisyana terke- dilmiş olur. Siyasi hayatları canlı tutan, siyaset adam- larının kendilerini mevcut şartlara — uydurmalarıdır. 1958 senesinde İsmet İnönünün 1930 senesinde söyle- diklerini tekrarlamak sayın Emin Kalafatın meşhur tabiriyle- bir anakronizmden başka şey değildir. Sayın Adnan Menderesin samimi olduğu anlaşılan şikâyetlerini dikkatle tetkik edenlerin bunları pek ço- cuğumsu bulmamalarına hakikaten imkân yoktur. D. P. Genel Başkanı her buluttan nem kapar vaziyete gelmiştir ve Demokrasi hakkında ileri sürdüğü fikirler modası geçmiş fikirlerdir. Nitekim Adnan Menderesin kongrelerde sarf ettiği bir takım cümlelerin Zaferde çı- kan ve radyolarda okunan resmi metinlere sokulmaması bu cümlelerin birer taktik hatası teşkil ettiğini, agız- dan kaçmış olduğunu ortaya koymaktadır. Ama o cüm- leler İktidarın sayın başının içinde bulunduğu ruh ha- letini göstermeleri bakımından herkesin alâkasını çek- mektedir. Sayın Adnan Menderes herkesten çok huzur isti- "Ah, bütün bunlardan bir sıyrılabilsem" diyor Endışe ıçınde olduğu, geçmiş senelerdeki rahatını ÖZ- lediği, her gittiği yerde alınan görülmemiş — emniyı tedbirlerine luzu kalmamasını temenni ettiği nutuk- larının bütün cümlelerinden anlaşılıyor. Ama aradığı huzuru bulabilmesi karanlıkta ıslık çalmakta devam ettıgı müddetçe kabil olmayacaktır. Huzur, Demokra- sinin herkes tarafından bilinen temel şartlarının altın- da yat! . Oraya el atsın, bakınız sayın Menderes bir anda nasıl ferahlayacaktır.