Filmcilik "Şimdi ne olacak?" Turk parasının değerindeki son "ayarlama"dan beri ithalâtçısın- dan prodüktörüne, teknisyeninden o- yuncusuna, salon sahiplerinden se- yircisine kadar sinemayla ilgili her- kesin sorduğu budur: "Şimdi ne ola- ak ?" N Durumdan en çok endişe duyan- lar ithalâtçılardır. Turkıyenm yıllık, film ithalinin, © 90 dan fazlasını A- merikan ülmlerının meydana getır— diği ve bunların son para ayarlam sından önce bile ancak Amerikahlar tarafından gösterilen "hususi kolay- lık" sayesinde sınırlardan girdiği bi- linmektedir. Zira son birkaç yıldan beri ithalâtçılar bu filmlerin bedelini Türk parası olarak bankaya yatır- maktadır ama, döviz darlığı yüzün- den bunların transferi yapılamamak- tadır. Bu durum, karşısında, son yıl- larda Amerikan şirketleri Turkıyeye film göndermemek durumuna düş- muşler fakat her defasında, filmle- rin propaganda değerini göz önünde bulunduran Amerikan hariciyesinin tavassutu ile bundan vazgeçirilmiş- lerdir. Bundan dolayı, geçen haftanın başında "Amerikan Film ihracatçılar Birliği'nin Frankfurt bürosu başkanı Leo Hochstatter Türkiyeye geldiği vakit, zayıf da olsa bir ümit belir- mişti; acaba Amerika yeni bir "ko- laylık" mı gösterecekti? Ama bu ü- mit, kısa zamanda büyük bir hayal kırıklıgına döndü. Hochstatter'in ni- yetı yeni bir kolaylık göstermek de- ğildi; aksine, ithalcileri çok daha guç bir duruma düşürecek bir mese- leyi görüşecekti: Türkiyenin, eski- den ithal edilmiş filmlerden birikmiş 5 milyon Türk liralık borcu vardı; bu borç, doların 2.82 den hesaplan- dığı devre aitti, şimdi dolar üç mis- li yükseldiğine göre, bu borcun ye- ni kur üzerinden ödenmesi durumu ortaya çıkmaktadır -yani borç, oldu- ğu yerde 15 milyona yükselmekte- dir-; Hochstatter bunu görüşecektir. Frankfurt bürosu başkanı, daha son- ra, sanki bütün ümit kapılarım ka- pamak istercesine, bizzat Amerikan şirketlerinin son zamanlarda karşılaş tığı güçlüklerden, artan, film mas- raflarından, artan vergilerden bah- setmiş ve bu durum karşısında Ame- rıkan şırketlerının ister istemez da- ha iyi iş yapan pazarlara meyletti- gını soylemı tir. Sinemaya gitmek lüks oluyor S imdiki halde —Amerikanın yeni 5 bir kolaylık göstermesi bahis ko- nusu olmadığına göre, ithalcilerin ilk başvuracakları çare film ithalini ge- çici bir zaman için durdurmaktır. Nitekim bu yaz Avrupa ve Ameri- dan filmler seçen, siparişlerde bula- nan ithalcilerin hepsi bu siparişleri iptal etmişlerdir. 32 E M A Bir yerli film afişi İthal malının yerini alacak Ama, — Hochstatter'in , vvelki borçları için de yeni kurun tatbıkısı istemesi evvelden ithal edilmiş film- leri durumunu da sarsmaktadır. Filmciler, bunlar için Uç misli para ödemek zorunda kalırlarsa, geçen mevsimlerde arta kalan bu filmleri eski fiyatla göstermek büyük zarar- ara yol açacaktır. Bundan dolayı, belediyeler şimdiden zam talepleriyle karşılaşmışlar, bazıları yavaş yavaş u talepleri kabule başlamışlardır. İs- tanbul, Ankara, İzmir , Adana gibi büyük şehırlerde bilet ücretlerinin 4-5 liraya çıkacağından bahsedilmektedir. F unun meseleyi halletmiyece- ği aşikârdır. Sinemanın öbür eğlen- celere tercih edilmesi ucuzluğundan dolayıdır, sinema sürümden kazanır. Sinema fiyatları belli bir noktayı a- şar aşmaz seyirci sayısının tahmin edilmiyecek kadar düşeceği muhak- kaktır. Bu durumda. yapılan zam, kaybedilen müşterinin açacağı boş— luğu örtemiyecektir. Pahalı — fakat sürümü az filmin, ucuz fakat sürü- mü, çok filmin ettiği — kazancı hıçb' zaman sağlıyamıyacağı unu- tulmamalıdır. Nihayet, dört nüfuslu bir memur ailesinin yalnız bır kere sinemaya gitmek 1çın 15 - 20 lir; vermesi beklenem 'mdiden çok zor duruma düsen ıthalcılerın 1lerısı için büsbü-. tün ümitsiz oldu şüphe götür- mez Son kararlarkarşısında yaban- 1 filmin ücreti aşağı yukarı üç mis- lme yükselmektedir, eğer ithalât devam ederse normal olarak eskiden ithal — edile biri film gelebılecektır Bu da lâtçılar — için başka yol açmaktadır. Zira ithalci tediği filmi almakta serbest değil- dir. İyi bir filmi ele geçirmek için istemediği bir sürü kötü filmi de al- mak zorundadır. İthalciyi kurtaran, iyilerin kazancıyla kötülerin zararı- nı kapatmaktır Şımdı ithalci eski- sine göre daha az film getirebilece- ğine göre, kotu fîlmlenn zararını kapatmak ihtimali azalacak, riskler çoğalacaklar. Eğer film, jilet, tabak, termos, keman teli cinsinden bırşey olsaydı, demirperde gerisine ithalâtın içine - filmin de beklenebilirdi; ama ne film her hangi bir meta degıldır ve ideolojik farklar buna imkân yecektir. Zam nisbetini azaltmak için, bi- letlerden alınan belediye resminden indirme yapılabilir. Bu resmin epey üksek olduğu bilinmektedir. Ama belediyelerin buyuk bir gelır kayna- ğından vazgeçmesi beklenmemelidir. Katta, yeni zamla bu kaynagı zen- gınleştırmek istemesi daha — muhte- imdiki halde, sinema ihti- tarafından ine gidilmesi ihti- duğu gibi yerli sanayi karşılanması cihetini mali daha büyüktür. Yeni bir fırsat undan dolayı, yeni — kararlardan sonra "şimdi ne olacak?" soru- sunu daha büyük bir ümitle soran- ların başında erli film prodüktör- leri gelmektedır Zira ithal filmlerin şim durumu, — yerli — filmcilerin oteden beri ileri sürdükleri iki şikâ- yet n $ kaldırabilecektir. Terli filmciler, it- hal filmlerinin rekabetinden şikâyet eder, bunların tahdidini — isterlerdi. Bu husus, kendiliğinden yerine gel- mek üzeredir. Diğer bir istekleri de sınemaların her yıl belli sayıda yerli ya mecbur tutulmasıy- yabancı filmlerin azalma- üyü şehirlerin salonları değilse bi- sınıf salonlarının prog- ramlarım yerli filmlerle doldurma- ları beklenebilir. Şüphe yok ki, son kararlar yerli Masraflarının yuksel esıne de yol açacaktır; ama bu e, İt- hal filmlerine nispetle daha az ola- caktır. Zira yerli filmlerde masrafı artan kısım malzeme, bilhassa AKİS, 27 EYLÜL 1958