rın mühim bir kısmını yarınki Öde- mak lâzımdır. Çabalama kaptan... Bu —yılın ilk yedi ayına müteallik dış ticaret istatistiklerinin, yayın- laması görülmemiş kalkınmanın en hasta tarafını bir defa daha ortaya serdi: Başlıca döviz — kaynağı olan ihracat hızla düşmektedir. 1058 Oca - Temmuz ayları arasında 461 mil— yon lirayı bulan ihracat, geçen yıl- kı aynı devreye, nazaran tam 110 milyon lira azalmıştır! Kalkınmayı otomobile — dön sebepleri malümdur: nüfus ve iftira gücü artışına ayak uyduramaması, bu yüzden ihracat mallarının içeride istihlak edilmiye başlaması, için düşülen çıkmazın te- mel sebebidir. Çıkmazdan kurtulma- nın başlıca yolu da elbette ki ihra- cat malları istihsalinin arttırılması- dır. İktidar bu acı hakikati nihayet anlamış ve ihracat seferberliği- lâfı- nı Oortaya atmıştır. Seferberlik, ih- racat malları fiyatlarının avantajlı bir hale getirilmesi sayesinde yapıla- ç r. Son devalüasyonun gayele- rinderi biri budur lastiği patlamış bir düren bu azalmanın Zirai istihsalin Acaba avantajlı fiyatlar, zirai is- tihsalin büyük Ölçüde artmasını sağ- hyabilecek midir? Mütehassıslar, bu mevzuda son derece kotumserdırler Şu sebeple ki ekilen araziyi daha fazla genişletmek mümkün değildir. Bu durumda istihsalin çoğalması ve- rimlerin yükselmesine bağlı olacak- tır. Verimlerin artması da, ancak büyük ölçüde zirai yatırımlar yapıl- dığı takdirde mümkündür. O halde önümüzdeki yıllarda yatırımları zl- raate teksif etmek lâzımdır. Bu ya- pılsa bile, zirait verimlerin çabucak artması beklenmemelidir. Yani zirai istihsalin, dolayısiyle ihraç malları- nın çoğalması, seferberlik kelimesi- nin ilham ettiği gibi hızlı olamaya- caktır. Velhasıl durum, dış yardımın rehaveti içinde vezir rüyası görme- ye hiç, ama hiç müsait değildir. Dış ticaret açığı İthalâtın rağmen, dış ticaret açığım Yedi aylık açık 144 milyon liraya baliğ olmaktadır. Geçen yıl aynı devre zarfındaki açık 50 milyon lira olduğuna göre, demek ki ticaret açı- ği 94 milyon lira artmıştır. tamamiyle — kısılmasına ihracatın süratle düşmesi arttırmaktadır. Bilhassa Avrupa İktisadi İşbirli- ği Teşkilâtına bağlı memleketlerle o- lan ticaretimiz, hiç de iyiye gitme- mektedir: Bu devrede ithalâtın © 46 sı bu memleketlerle yapıldığı hal- de, ihracatın ancak B 30 u bu böl- geye gitmiştir. Bunun neticesi ola- rak bu memleketlerle olan ticareti- miz 115 milyon lira açık kaydetmiş- tir! Hem de ilâç, gözlük bulunama- dığı, fabrikaların ham maddesizlik- ten kıvrandığı bir devrede... AKİS, 27 EYLÜL 1958 Sosyal Sahada Kalkınma AKİS'in üç hafta evvel yayınladığı Birleşmiş Milletler istatistikleri, iktisadi kalkınma bakımından Batı memleketlerıne yetışmek şoyle dursun, kuçıımsenen komşulara nazaran bile bulunmadığımızı go steriyordu. Acaba sosyal sahada ne durumdayız " Birleşmiş Milletlerin hazırladıgı saglık ve eğitim istatistikleri bu mev- zuda oldukça sarili bir fikir verecektir İstatistiklerin hepsi in yıl hazırlanmamıştır fakat eğitim ve sağlık meselelerınde yıldan yıla zam değişikliklerin vukuu bek- lendiğine göre yukardaki rakkamlar tatmınkar bir mukayeseye imkân vermektedir. Evvelâ sağlık istatistiklerine bir göz atalım: Cumhuriyetin 35 yıl hk gayretlerine, rağmen, doktor savaş bakımında Türkiye Arap mem- leketleri İstisna edilirse -Lübnan hariç'- hiç de parlak bir mevkie sa- hip değildir: Nüfus sayısı göz önünde tutulursa Yunanistanda Türki- yeye nazaran 4 misli fazla doktor vardır! 10 bin hastaya düşen yatak sayısı bakımından Türkiye çok daha kötü durumdadır: Arap memle- ketlerinin en fakiri olan, adeta iane ile sasıyan Ürdünde bile. nufusu— na nisbetle daha fada hastahane yatağı mevcuttur! Tunus, Irak biz- den çok daha iyi durumdadır. Çok emek verilen D. D. T. çağında halli güç olmayan artma mücadelesinde bile, işler kötüdür. Mısıra nazaran' Türkiye'"e 37 misli sıtma vakası görünmektedir! Eğitim istatistikleri, çok daha acı hakikatleri ortaya koymakta- dır: 30 küsur yıllık eğıtım seferberlığıne rağmen, okur yazarların sa- yısı, umumi nüfusun ancak 920 32 'sini teşkil etmektedir. Halbuki bu nisbet Yunanistan ve Yugoslavyada 73 . 74'e yükselmektedir. Okur yazar sayısı bakımından hiç değilse Arap memleketlerine nazaran iyi durumdayız. Yalnız şimdiki tempo degıştırılmezse, dudal bükülen 'Arap memleketleri bu sahada da bizi geçmeğe namzettir.' Zira, nüfu- sa nisbetle ilk okullardaki talebe ve öğretmen sayısı itibariyle durum aleyhimizdedir: 10 bin kişi üzerinden fakir Ürdünde 703 kışı İlkokula gittiği halde, Türkiyede ancak 660 ilkokul talebesi vardır. Türkiyede 10 bin kişiye 14.5 ilkokul öğretmeni düşerken .Ürdünde bu nisbet 16.6 a yükselmektedir. İlkokuldan sonra tahsile devam edenlerin sayısının mukayesesi de fazla ümide yer bırakmamaktadır: Irakta 10 bin kişi üzerinden 8096 Mısırda 1081 orta ve yüksek tahsil yaparken, Türkiyede ancak 69 ki- şi ilkokulun gerisini getirebilmektedir. Yunanistanda, nüfusa nisbetle Türkiyedekinden iki misli fada orta, lise ve yüksek okul öğretmeni vardır. Çok şükür gazete kâğıdı istihlâki bakımından Mısır hariç Arap memleketlerinden ilerdeyiz, ama Yıınanıstanın çok gerisindeyiz. u- nanistanda adam başına yılda 1.6 Kg. kâğıt harcanırken, bizde bu rakkam 0.7 ye güç erişmektedir. zeli iyimserler, bu acı rakkamlar karşısında bile, "hele bir ikti- sadi kalkınma tamamlansın, eğitim ve sağlık meselelerini halletmek İşten bile değil" diyebilirler. Hakıkaten iktisaden gelişmiş bir memleket İçin bunların halli kolaydır. Gelgelelim saglık ve bilhassa eğitim at- lası götürülmedikçe, iktisadi kalkınmayı yürütmek mümkün değildir. 19