DÜNYADA OLUP BİTENLER Orta Doğu Uçtu, uçtu, kim uçtu? Beyrut gerisindeki Lübnan dağla- TInın sedir — ağaçlarıyla — kaplı Mansuriye sayfiyesinde oturanlar, geçen hafta sonunda, sabah sabah, koskoca bir helikopterin kendilerine doğru yaklaştığını görünce bir hay li korku geçirdiler. Komşuları Sami El Sulh'a karşı Mansuriye yolların- da yapılan çeşitli suikastleri unut- mamışlardı. Acaba suikastçiler simi- di de helikopterle gelip, tıpkı Mus- solini'nin kaçırılışını andıran — bir sevgili başbakanlarını — ka- mı İstiyorlardı? Fakat heh— üzerinde " S. Ğ Ö un Amerikan gecikmediler. Helikopterin içinden bir Amerikan generalının çıkıp Sami El Sulh'la görüşmesi bekleniyordu, öyle olma- dı. Bilakis, villâdan helikoptere doğ- ru koca koca bavullar taşınmağa başlandı. Başbakan gidiyordu, Sami El Sulh, sevgili memleke- tinden ayrılırken yanına — damadını da almayı unutmamıştı. Helikopter Kaide Hava Meydanına geldi. Ora- da eşyaların büyük bir nakliye uça- ğına taşınması hiç de uzun sürmedi. Bir saat sonra, o sırada hâlâ Lüb- nanın resmi başbakanı olan Sami El sulh, Adanadaki meşhur "sıçrama" meydanına iniyordu. Adanadaki i- kâmet pek uzun sürmedi.Tıpkı vak- tiyle Nuri Said Paşanın yaptığı gibi, önce, D. P. devrinin büyük eserle- Ttinden biri -Seyhan Barajı- Mende- rese hürmeten Zziyaret edildi; Vahy, le birliktte yemek yenildi. Sa E Sulh, aynı gün, artık Arap dunya— sının bütün "sevilen" — şahsiyetlerini sinesinde toplamağa başlayan İstan- bula hareket etti. Gurbetteki ikâme- i Uuzun sürebilceğini he- saplayan Başbakan, Hiltonunmüte- vazi odalarından birinde —gecelıgı 120 lıra kalmayı tercih etmişti andaki resmi.Ürdün radyo— sumı dınleyenler Lübnan Başbaka- nının son iki üç gün içinde can kay- giısına düşüp memleket dışına git- mesine bir türlü akıl erdiremediler. ÜUrdün radyosu, Lübnandakj Chamo- un taraftarlarının son derece kuv- vetli olduklarını , yeni Cumhurbaş- kanı General Fuad Şahabın ordu mensupları — tarafından hiç istenme- diğini, hattâ geçen hafta içinde ken- disine karşı bir suikast tertiplendi- ğini söylememiş miydi? Sami Sulh böyle müsait bir hava deleden vazgeçip Türkiyeye gidebi- lirdi? Fakat, aynı Ürdün Tradyosu nun, İIrak 1htılâli sırasında, üzerine yürüyen kabilelerden, lanan aşiretlerden bahsettiğini tırtayanlar, Lübnandaki durumun da Ammanli spikerin anlattığından e- AKİS ,27 EYLÜL 1958 Sami El Sulh 'Hoş geldin evimize... peyce farklı olabileceğini düşündü- ler. O sırada, Sami El Sulh, Hilto- nun salonlarında Galatasaray Lİse- sinden ve Istanbul Hukuk Fakülte- sinden tanıdığı eski arkadaşlarıyla sohbet etmekteydi. Mamafih Chamoun'un ayrılması- nın arefesinde Lübnanda hava ger- General Şahap Bardaktaki fırtınanın sonu gindir. Chamoun taraftarı bir gaze- teci, kaçırılmıştır; Münferit hristiyan Falanj Partisi umumi grevden dem vurmaktadır. General Şahabın iş ba- şına gelmesiyle, bu bir bardak suda- ki firtinâ herhalde yatışacaktır. Müslümanlar hayatlarından —mem- nundur. Şahabın müslüman İiderler- den Râşit El Kirami'yi başbakanlığa getirmesini beklemektedirler. Bu ih- timâl Falanj Partisini telaşlandır— maktadır. Fakat başbakanın sünni- lerden seçilmesi —an'anesi, — müfrit hristiyanlara fazla ümit- bırakma- maktadır. Zira Sami El Sulh hariç, Lübnanda Falanjı memnun edecek suni başbakan adayı kalmamıştır. Başbakan işi halledildikten son- ra sıra, Amerikan askerlerinin çe- kilmesine ve Lübnanın bitaraflaştı- rılmasına gelecektir. Geçen hafta içinde, Ortadoğudan Türkiyeye gelen Türk dostları sade- ce Lübnan Başbakanı ile damadın dan ibaret değildi. Ürdünden de bir heyet geliyordu. FFakat bu heyetin başında bir siyaset adamı veya bir general değil, bir şeyh bulunmaktadır. Ürdün şeriye mahkemelerinin "re- is-i kiram"ı ve Kud" teki Hazre- ti Ömer Camiini tamir ve restore etmekle meşgul olan komıtenın baş- anı Şeyh Muhammed Emin El Şen- kitı Türk Devlet Reisinin vaadet- tiği çinileri almağa gelmiştir. Hatır- lanacağı gibi. Cumhurbaşkanı Celâl Bay ar, 1955 yılında Ürdüne yaptığı ziyarette, yalnız İsraile karşı yardım vaadinde bulunmakla kalmamış, ay- nı zamanda Türk Hükümetinin Ku- düsteki cami tamiratıyla da yakın- dan meşgul olacağını — söylemişti. Şeyhin cebinde, biri Kral Hüseyin- den , Cumhurbaşkanı Celâl Bayara, diğeri de Başbakan Rafâi'den Baş- bakan Adnan Menderese olmak üze- dostluk mesajlarını havı iki zarf bulunmaktayd Kötü etli — bazı çevreler, rezervasyon içın Hilton Mudurıyetıne hitaben üçüncü Zzarftan bahsetmekteyseler de, Ürdündeki İngiliz kuvvetlerinin sayısında hiçbir azalma olmadığını bilenler şimdilik buna pek ihtimal vermemektedirler. yazılmış bir Birleşmiş Milletler Boş Zaferler Haftası aşta Henry Cabot Lodge ol- mak üzere, Bırleşmış Mılletler— na dinlenmeğe giderken hayatların dan son derece memnun görünüyor- lardı. Bir hafta içinde iki büyük za- fer kazanmışlar, mesleklerinde ne derece mahirolduklarını Mr.Dulles'a ispat etmişlerdi. Dışişleri Bakanı da, o sırada Beyaz Sarayın rahat kol- tuklarında aziz dostu Eisenhower'le 21