YURTTA OLUP BİTENLER. Rahmi Ergil İzmitte Bayarı karşılıyor Kraldan hararetli "Bir yazı yazarken kaleminiz nerede takılırsa orayı atlayın, yazmayın. uhakkak orada tehhke mevcuttur.” Bu prensipte İstanbul savcısının | numaralı Basın avukatı Sahir Ku- rutluoğlu ile ittifak halinde olması dikkate şayandır. Sahır Kurutluoğlu da şöyle der: "Ba bir cümlenin, suç olup olmadıgını sormak lüzumu- nu duydun mu, cümleyi pas geç!" Tabii bu, Buta Kanununun cilvele- rinden biridir. Ama şim ye kadar Hicabi Dinçin kendiliğinden, "şu he- rife göstereyim" diye — takibata gi- riştiğini gören olmamıştır. Kendisi - ni başka bazı savcılardan — ayıran hususiyet de budur. Nitekim Hicabi Dinç de "Bız şu telefona benzeriz, öylece daire- sinde konuşulanları ve telefon muha- verelerini sese almak imkânına sahip olmuştur. Hicabi Dinçe göre basın gelış— mektedir. Babıâlide kültür seviyesi yükselmektedir. Hicabi Dinçin bir muhabiri göstererek "eskiden bu a- yarda başmuharrir bulunmazdı" de- diğini işitenler vardır. — Kanaatince gazetecilere iyilikle, ikna su retıyle ve tatil dille — yaptırılmayacak yoktur. -Bir nisbet dahilinde haklı— dır ya. Boyle devirlerde görülen ve son derece "enteresan" uğunda zer— rece şüphe bulumayan bir memur ti- pi teşkil eden Hicabi Dinç Sıddık Sami Onardan önceki İdare Huku- ku Profesörü meşhur Selânikli Mus- lihiddin Âdil beyin kızı Ümit hanım- la evlidir. Profesör kızına büyük mi- ras bırakmıştır. Ümit Dinç de Hu- kuk mezunudur, fakat hukukçu çif- tin tanışması Hukukta olmamıştır. Dinç ailesinin tek çocuğu- vardır. Bu erkek çocuk tahsilini High Bc- hool'da yapmaktadır. Ve talihin ga- 14 bir. kıralcı rip tecellisi: Basının 1 numaralı ta- kipçileri arasında bulunan Hicabi Dinçin oğlu babasına ilerde gazeteci olacağım söylemiştir. Şimdi büyük — Dinçin tememnisi, ihtimal ki, küçük Dinçin gazetecilik yapacağı — günlerde hiç bir Hicabi Dinçin, istemeye istemeye de olsa basın hürriyettin gölgelememesidir. Politikacılar Sivaslıların neşesi S ivaslılar geçen haftanın — içinde bir gün yedikleri öğle yemeğini hayatları boyunca, unutamayacaklar. O gün öğle yemegınde 1 numaralı Bakan Dr. Namık Gedik de bulundu ve daha iyisi, bir konuşma yaptı. Doğrusu istenilirse Sivaslılar Kara- denizdeki vatandaşlara karşı içlerin- de bir hased duymuyor değillerdi. Partiler en "orijinal" politikacılarım ralara gönderiyorlar, — politikacılar sahıl halkım kırıp geçiyorlardı. sım Gülek, ekibiyle birlikte Karade- nize gidiyor, onu Tevfik İleri aynı bölgede takip ediyor, birbirlerine taş lâf atıyorlar, iğneliyorlar, siyaset edebiyatımıza geçe- cek vecizeler paralıyorlardı Fakat ıvasa o neviden kimse gelmıyordu Çok şükür, geçen hafta Gedık Sıvaslıların kalbındekı ortadan kaldırdı Yemekte -yemek, Devlet Demir- yolları Cer fabrikasının lokalinde veriliyordu- işçi sendikaları temsil- cileri, esnaf teşekkülleri temsilcileri ve Demokrat Parti ileri gelenleri de hazır bulunuyorlardı. Muhtelif has- bıhallerden sonra İçişleri Bakanı â- yağa kalktı ve Sivaslıların hatırın- dan zor çıkacak bır siyasi konuşma yaptı. Dah onuşmanın başında pek çok kımse manalı şekilde tebes- sümden kendisini alamadı. Zira Top- lantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanu- mık hüznü nunun baş tatbikçişi olan — içişleri Bakam kelimesi kelimesine şöyle de- di: "— Gelişimiz günün geç saatine ve geceye tesadüf etti. Buna rağmen büyük bir vatandaş topluluğu tara- fından muhabbetle karşılandık". Yemekte — bulunanlar bu hayırlı haberin arkasından bir başka hayır- lı haber beklediler, öyle ya, madem kı bizzat İçişleri Bakanı hem de "gece" büyük kalabahk tarafından karşılanabiliyordu, dem ki Top- lantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanu- nu yakında kalkacaktı ve şimdiden tatbikatına son. verilmişti. Ama ha- yır, Dr. Nam Gedik bu ikinci müj- İ Ihtımal ki kanaatince kanun inkarcı — muhalif- ler" içindi. Halk İktidarda bulunan- lara elbette ki muhabbetini serbest- çe ve fütursuzca gösterebilirdi. O lâf, orada kaldı. Fakat Dr. Namık edik biraz sonra yeniden masa başındakileri hayrete — düşürmekten geri kalmadı. Söylediğine göre Sivasta ve fiil- lerinde tetkiklerde bulunmuştu; Va- tandaşlarla görüşmüştü. — Vatandaş- lar hükümetten neler istediklerini anlatmışlardı. İçişleri Bakanı şöyle devam ; "— Söyledikleri şey şu: — Allah hükümetimizi başımızdan eksik et- mesin!" Dr. Namık Gedik edindiği intiha- yı da belirtti: İ 'Konuşmalarında umumiyetle ne şıkayet kokusu, ne bır ümitsizlik havası asla mevcut deği Bu İntiba da, başların aşılanma— sına yol açtı. Zira "Allah hüküme- timizi başımızdan eksik — etmesin" diyenler seçımlerde aynı hükümetin değişmesi için reylerini H. P. ve vermişlerdi. Üstelik, seçimlerden bu yana Sivasta Muhalefet yurdun her tarafında olduğu gibi biraz — daha kuvvetlenmişti. Halkın şikâyetleri artmıştı zira pahalılık artmıştı. Bu- na rağmen, üstelik bir do ktor olan Içışlerı Bakanının tedav delıl sayıldı Zıra yanlış teşhise da- yanan tedavi olur m Askı meselesi akan, İktidarın ne kadar haklı bulundugunu da başka bır muşa hedesını açıklayarak ıfad — Bize, maksadlı pohtıkacıların dıllermden ve kalemlerinden düşür- medikleri hürriyetsizlikten, askıdan ve baskıdan bahsetmediler". Dinleyenler hurrıyetsızlıgı ve içişleri Ba- kelımesıyle ney an- kavrayamadılar. mastarından geliyorsa Dr. Namık Gedikin "mak- sadlı politikacı" diye tavsif ettiği bizzat Adnan Menderes- oluyordu. Zira idam sehpalarından — bahseden du. Yok, İçişleri Bakanı askıdaki 1şlerı kastedıyorsa o başkaydı.. Fa- kat "askı" dan bahsetmememn ni- AKİS, 27 EYLÜL 1958