KADIN Sosyal Hayat Yeşıl üniformalar B genç kızla genç bir kadın el- lerindeki gazeteye bir kere daha dikkatle baktılar, sonra Sirkecideki Mimar Vedad caddesine saptılar, Kı- zılay Hanına gırıp yuksek taş mer- divenleri tırmanmağa — koyuldular. Ekim ayı içinde açılacak olan gönül- lü hemşire kurslarına yazılmak is- tiyorlardı. Gönüllü Hemşireler Cemi- yetinde kayıtları yapan çok genç bir gönüllü hemşire idi. da odaya sarışın, yeşıl gozlu kahve— rengi elbiseli bir hanım girmişti. Yenı nemzetlere, merakla baktı. Son- a onları biraz oturup konuşmaya davet etti. Sarışın hanım Gönüllü. Hemşıre— ler Cemiyeti başkam ve bu tin kurucularından Şevkiye Balkırdı En büyük zevki namzetlerle konuş- mak, onların fikirlerim — almak ve gonullu hemşireliğin gayelerini an- latabilmekti. Şevkiye Balkır için gö- nüllü hemşirelik vazifelerin en elze- mi ve en güzeli idi Yemeğe bakmazsan yanar! önünü hemşire kurslarım biti- ren bir kadın herşeyden önce ev kadınlığı bakımından muhtaç oldu- ğu bir bilgiyi ediniyordu. Bir kadın yemek pişirmesini, evini temizleyip süslemesini, ufak tefek — dikişlerini dikmesini bilmekle — mükellefti ama hastasına bakmak, doktorla hasta arasında anlayışlı, bilgili, aydın bir rabıta olmak muhakkak ki onun en ön planda gelen vazifesi idi. Şev- kıye Balkır güldü ve namzetlere "yem ege bakmazsak nihayet yanar" dedi. "Çocuğumuza bakmazsak, ona hakiki manası ile bakmasını bilmez- Şevkiye Balkır Vazifelerin en güzeli AKİS , 27 EYLÜL 1958 şleri kim eçenlerde - ehemmiyetsiz bir hadiseye şahit oldum. Ümit verici olduğu için anlatmak isti- yorum. Bir arkadaşla Kadıköy- den Köprüye geçiyorduk. k da», kızı için talebe bileti isteyin- ce gışedekı memur; — Talebe biletinin dönüşünü de Istıyor musunuz" diye sordu. Bana tabii gelen sual arkada- şımı çok şaşırmıştı. Talebe bileti- nin dönüşunü de alınca, onun se- vindiğini, batta mesut olduğunu gördüm. Zafer kazanmış bir ku- mandan gıbı bir hali vardı. m bu bilet yüzünden başıma neler geldi" dedi. erse ta bizim — talebeliği- mizden beri yürürlükte olan bir usul son günlere kadar devam e- ururmuş. Bu usule göre ta- lebe biletleri aynı gışeden gidip gelme olarak alınamazdı. Bu dai- ma bir şikayet konusu olmuştu ama, eskiden gişelerin önünde boyle uzun kuyruklar olmadığı i- çin kimse meselenin üzerinde faz- la durmazdı. Gel gelelim son za- manlarda kuyruklar uzadıkça u- zanmış ve gişelerin önündeki kala- balık Izdıham şeklini almıştı. Bu yüzden arkadaşınım kızı vapura yetişmek içki, çoğu zaman, cezalı bilete razı oluyor veyahut bu yüz- den vapuru kaçırmayı göze alı- yordu. Nihayet çocuk, işin kola- yım bulmuş, sabahları aynı gişe- den iki tane talebe bileti almaya başlamıştı. Bunun birisini gider- ken diğerini de dönerken kullan- nıyor böylece hiç olmazsa ikinci kuyruktan kurtuluyordu. Bir gun annesi ile giderken aynı baş vurmuş fakat biletçi işi far— ketmişti. günün tarihini taşıyan fakat başka gişeden alı- nan bileti bir suç delili gibi, evi- rip çevire dursun anne kız renk- sek nutice vahim olabilir. Anadolulu kadını ele alalım, onun kadar çı cuk seven ve onun kadar rahatlıkla şocuk doğuran kadına dünyada rast- amak pek as mümkündür. Yedi ço- cuk doğurur ancak ikisi, üçü yaşar, bu da tesadüflere baglıdır Ev kadı- nının ve annenin en başta gelen va- zifesi ailenin sağlığım — koruyacak bilgileri, edilmesidir ki hasta bakı- mı, çocuk bakımı, sıhhi yemek* tan- zimi, ilk yardım bunların başında ge- lir". İşte gönüllü hemşire kursları üç ay devam nazari ve tatbiki derslerle ev hanımlarına ve ev ha- nımları namzetlerine bu bilgiyi ve- rerek en başta aileye hizmet eden bir müessesedir. Gönüllü hemşire mükemmel bir ev hastabakıcısı, ola- rak yetişir O anı bir vaka karşı— düzeltecek? Jale CANDAN ten renge girmişler ve etrafta o- turanlar merakla hadiseyi takibe başlamışlardı Biletçi yeni bir ce- i bilet kesmek istiyor, arkada- şım ise buna itiraz ediyordu. Va- pur iskeleye yanaşmış, munakaşa alâ bitmemişti. Nihayet a şım, biletçinin ve buyuk bir me- raklı kafilesinin refakatinde, önce daha yetkili memurların bulundu- gu odaya oradan karakola gitmiş- . Fakat meseleyi halletmek im- kansızdı Nihayet zabıtlar muş iş mahkemelik olmuştu. Po- lısın birisi: — Hemşire bu işten yaz geç" diyordu. "Hakim senden hem bu bilet parasını alır, hem mahkeme masrafım!" Ama arkadaşım ka- rar vermişti. Hem bilet parasını, hem mahkeme masrafını, hem zamanını verecek fakat ilgilileri bu işle ilgilenmeye sevkedecek belki, kaideye Tiayetsizlik . den, davayı kaybedecek fakat ka- idenin düzeltilmesini sağlıyarak asıl davasını kazanacaktı. Adre- sini verip karakoldan çıktığı za- man, meraklıların arasından, kur- naz ve akıllı geçinen bir hanım keEdisine sokulmuş âdeta acıya- rak: «— Kızım İşleri düzeltmek sa- na mı kaldı?" demişti. Arkada- şım sonradan bu hikayeyi anlat- tıkça ekseri aynı sualle karşılaş- İşte iskelede bileti evirip çevi- rirken bunun için mesuttu. Acaba bu işte küçük bir hissesi var mıydı, bunu bilemiyordu ama ka- rınca kararınca elinden — geleni yapmıştı ve işte işler düzelmişti. "İşleri düzeltmek sana mı kal- dı ?" sualini pek çok duyar, pek çok söyleriz. Bunu içimizden sö- küp atsak neticeye şaşarız. sında eli ayağı titremeden, ne yapa- cağını bilen bir ec kadınıdır. Çocuk, olmıyacak birseyi ağzına almış bo- ğulmak Üzeredir, gönüllü hemşire o- İan anne onu derhal hangi pozisyon- da tutacağım, onu nasıl kurtaraca- ğım bilir. Evde bir kaza olmuştur, gonullu hemşire alınacak ilk tedbir- den haberdardır,, doktor yetişinceye kadar ekseri bu gibi vaziyetlerde düştüğümüz hataya gönüllü hemşi- re düşmez. Hastayı kıpırdatmadan çarşafım değiştirmek, — yormadan temizleme rahat ettirmek, bes- lemek gonullu hemşire için çocuk O- yuncağıdır. Gönüllüler ordusu önüllü hemşire kurslarına devam ede ve bu kurslardan diploma alan kimse evvela ailesine ve evine faydalı olmasını öğrenir ya- 27