YURTTA OLUP BİTENLER kendi mılletvekıllerıne Muhalefetin Uiİy tları dışına çıktıgının delili olarak D P Meclis Grubu top- lantısından — önce bahsetmışlerdır Milletvekilleri de Grubun tutumunu ahbaplarına izah ederken Karagözün yazısını da "suç. delili" dıye zıkret- mişlerdir. Bunun üzerine Am Karagö z ne yazmış biliyor nuz?" ü 1 numaralı lâtife halıne gelıvermıştır Dogrusu istenilirse D. P. Meclis Grubun başında İsmet İnönü gibi meşruıyetcılıgı müseccel bir ' kimse- nin bulunduğu bir teşekkülü, C. H. P. yi, tutup ta ıhtılalcılıkle itham et- mesini bu hafta başında — "Ama siz, Karagöz ne yazmış biliyor mu- sunuz?" dan daha ciddi bir sebebe bağlamanın imkânı yoktu. Tesanüt! u hafta Ankarada bütün dikkat D. üzerine teksıf olmuştu Ik- tidar partisinin Mec günü uzun bir toplantı yaptı. Bunu cumartesi sabahki toplantı takip et- ti. Öğleden sonra bir celse daha ak- tedildi. Toplantıların sonu pazartesi akşamı alındı ve o gece, hayli er- ken bir saatte, dehşetengiz başyazar Burhan Belgenin üslübunu — ziyade- siyle hatırlatan uzun tebliğ radyoya ve Anadolu Ajansına verildi. Akşam, D. P. milletvekilleri büyük süratle başkentten deniz kıyıları istikame- tinde ayrıldılar. Gitmeden evve imzalı bir takrir Meclis Başkanı Refik Koraltana verilerek Meclisin iç politika, dış polıtıka, iktisadi po- litika mevzularını görüşmek üzere toplantıya çagırılması istendi. Çar- şamba günü aşkentte. — Meclisin müstakbel toplantı tarihi olarak 22 ve 25 Ağustos tarihleri soylenıyor- du. Meclisin içtima edeceği günün arefesinde D. P. u tekrar bir- araya gelecek ve barutla -beyaz ba- rut- yazılmış tebliğin Muhalefeti 1s- lah edip etmedığını, ne netice ver- diğini gözden geçirecekti! Grup toplantılarının devam ettiği gunlerde başkentin D. P. çevrelerin- de esen hava "Aman, tesanüt!" ha- vasıydı D. P. mılletvekıllerı tanı- C n Meclisin son fevkalade ıçtımaındakı hareket tar- landan, kendilerinin yuhalanmış ol- malarından şikâyet ettiler. — Fakat bu şikâyetçilerden pek azının, yük- selmiş yuha seslerinin sebebi Uzeı'ın- de durduğu görüldü. Işın tuhafı suy- du ki Muhalefetten, görünüşte en az müfrit bilinen D P. liler bile memnun değildi ve daha tuhafı on- lar dahi Muhalefet vazifesini bir a- caip şekilde anlıyorl rdı Canım, bu kadar bağırıp çağırı ne lüzum vardı? Hele M halefet bıraz sesini kıssa, biraz uysal davransa, meselâ İktidarın bir iki icraatını beğeniver- se, hele uğurlama ve karşılama tö- renlerıne bır küçük heyetçikle, işti- rak etse bütün tedbırler gevşetıle- cekti, demokratik rejim teessüs ede- cektı, hürriyetler ıade edilecekti. A- 6 Adnan Menderes Şiddet, gene şiddeti ma Muhalefet, buna imkân miı bıra- kıyordu? Değil buna, nefes almaya bile imkân bırakmıyo rdu. Her gün feryat, her gün figan, her gün şıka- yet, her gün tahrik! Yok, Demokra- si dedikse, böyle çalışan Muhalefet de demiyorduk.. Toplantıların devamı sırasında, . çevrelerindeki hava işte buy- du. Bitmeyen şikâyet Muhalefetten en büyük şikâyet- çinin Adnan Mlenderes olduğu İki Kere İki M uhalefetten — şikâyetin di hududu yok. Yok ru yollardan , Meclis muş, yo had meş- uzakmış, — yok kararlarına uymuyor- Meclis dışı faaliyeti yok — devlet otoritesini zedelıyormuş, yok böyle — Mu- halefetle mokrasi olmaz- mış.. Hepsi ı'yı'. Fakat siz söyler MisiNniz, nihayet partilerden birinin Meclis Grubu olan D. P. Mec- gazetelerle duyurulmamaya çalışılması mı meşru Meclis kararına uymadır, lis içi faaliyettir, devlet otori- tesini takvı'yedir ve nihayet Demokrasidir. ? Doğrusu, insan iki here i- kinin beş ettiğine elalemi inan- dırmaya çalışırken biraz da gayret gösterir canım! da süratle görüldü. Himmet Ölçmen- in başkanlık ittiği — toplantılarda, tebliğlerde ifade olunduğuna defalarca söz Menderesi bu toplantılara girerken veya çıkarken gorenleı' sinirliliğini farketmekten geri kalmadılar. Mü- zakereler oldukça uzun sürdü. Fa- San- kat tesanüt havası dağılmadı. ki D. P. Grubu bundan sadece bir kaç ay evvel Genel Başkana Kasıma kadar işleri düzeltmesi için mühlet veren, işlere el koydugunu ihsas e- den Grup değildi! Haftanın başında pazartesi gece- si tebliğ, Ankaranın siyasi çevrele- rinde görüşülen tek mevzuydu. Gün- lerden beri Zafer ve Havadis gaze- telerinde açılan kampanyada kulla- nılan bütün malzeme, bir istisnayla tebliğde yer almıştı. -1957 seçimle- rınden hiç bahis yoktu 1946'dan be- ri bu C. P. nin yapmadığı kal- mamıştı Teblıg, göze — çarpmaması imkânsız bir ciddiyetsizlikle, — 1946 seçimlerini D. P. nin kazanmış bu- lunduğunu ilânla —işe — başlıyordu! Böylece D. P. o seçimlerde yolsuz- luklar yapıldığı iddiasında da adım ileri gidiyor ve kaç aday gös- termiş olduğunu unutarak -veya ha- tırlamak — istemeyerek- — "seçimleri ben kazandım" diyordu. Hele 1950' yi takip eden senelerde C. H. P. nin tuttuğu hareket hattı bir felâketti. Meşruiyet hududunun dışına çıkmış- tı, ekalliyette olduğu halde ekseri- yete tahakküme kalkmıştı. Meclis kararlarına karşı tebliğler — kaleme almıştı — -doğrusu, bir Demokraside unun niçin yadırganacağı pek anla- şılmamaktadır, Bira Meclis kararla- rına, kanunlara karşı kampanya a- çılmasından tabii bir şey olamaz, bir unu beğenmemekle ona — Triayet etmemek arasında dağlar kadar fark vardır-, memleketi devletsiz ve oto- ritesiz idare edılıyormuş gibi göster- mişti, böylece meşruiyet hududunun dışına taşınmıştı, Meclisi ve İktidarı tanımamıştı. Kısacası, dağa ç tı! Hele Irak hâdiselerinin gayrimeşru tutum büsbütün tahrik- kâr hal almıştı Bu tutumla yıldırıl- mak istenilen ise D. P. değil, Türk Milletiydi. Türk Mılletını C. H P. den korumak için D. "icabında en için müessir tedbirlere başvurmayı dahi tabii gorerek harekete geçmek az- mindeydi! Sonuncu "son ihtar" F akat tebliğin bundan sonraki kıs- mı bir acaip hal alıyordu C. H. P. idarecileri bu kadar ağır suçlar— la itham olunuyorlardı ya.. P. tebliğde "meşruiyet hudutları içinde çalışmaktan uzun zamandan beri im- tina etmiş olan C. H. P. sevk ve i- daresinden mesul — olanları da son bir defa ikaz etmiş olduğumuza ka- AKİS, 16 AĞUSTOS 1958