SPOR nin 72 numaralı pivotu Altan Din- çer, Modasporlu olmuştur. Altan Dinçer ismi, Turk B sket- bol tarihine iki şekilde yazılacaktır: İlkinde, "Türk Milf takımının dev bir pıvotu vardı ve şohretlı Yugoslav- ya bu adamdan enecek; ıkıncısınde, "Bu adam Türk ba ket- bolünün ölümüne sebep olan hadıse- lerin başlangıç noktasıdır..." ibarı bulunacaktır. Vücudu ve kabılıyetı ile millit takıma yıllarca hizmet eden Altan Dinçerin böyle büyük bir suç- la itham edilmesi hangi sebeplerclen- dir ? İşin aslı aranırsa, Altan Dinçe- rin ve "benim durumda otuz basketbolcu var dediği arkadaşları- nın hadiselerle sadece uzaktan ilgile- ri vardır. "Türl asketbolünü öl- dürmek" suçu. Bas ke tbol Federas- yonlarına aittir. Cinayete, bir kaç kulüp de yardım etmiştir ve basket- bolcular tamamen suçsuzdur. Hâdi- selerin başlangıcı pek yeni değildir. Terimlerine ve çalışma tarzlarına kadar her şeyini Amerikadan ithal eden ve bu memleket zihniyetinin ta- mamen tersinde kalan Türk basket- bolü, memleketimizde popüler bir o- yun haline geldikten sonra ciddi bir tehlike ile karşı karşıya kalmıştır: Profesyonellik! Bu durum, Amerika- nın da maruz kaldıgı, fakat çok zec- ri tedbirler ve yerinde bir sınıflama ile ilelebet üzerinden attığı bir haldir Şohrete ve alkışa kavuştuktan son- ra, renk ve kulüp mefhumunu, törlük kisvesi altına gizliyerek ku lübünden para talep eden basketbol- cuları Ame kalılar derhal profesyo- nel ilân etmişler, böylece bu me mle- kette birbirinden çok — ayrı amatör ve profesyonel basketbol vucut bul- muştur. Ancak, sporun hemen her kolunda modern bir teşkilât ve ileri zihniyetle hareket edebilen Amerika- hlar, bu sert kararla hiç kaybetme- mişler, aksine basketbollarının haki- ki hüviyetini muhafaza ederken spor âlemine amatör zihniyetin en kuv- vetli örneğini de verebilmişlerdir. Daha tahsil çağından okullarda, bir ders haline getirilen Amerikan Basketbolü, Kolej'lerde enternasyo- nal ve Olimpiyad değerine ulaşırken, Kolej basketbolcuları arasında, "pro. Basket" in sihirli hüviyetine bürüne- cek kadar "işinin ehli" — görülenler yüksek ücretlerle şekil değiştirir. Bu resmi, bilinen bir formalitedir. Fakat Amerikada bile gizli profesyonelliğe karşı düşmanca bir cereyan vardır. Kolejinde, basketbol oynadığı için diğer — talebele den daha imtiyazlı durumlar kazananların — şiddetli bir lisanla telin edıldıkl erine, ufak hedı- yeler kabul ederek amatör un nezahatini rencide eden sporcuların derhal, profesyonel ilân edildiklerine sık sık rastlanır. Fakat, amatör ve profesyonel basketbolu kesin sınır- larla ayıran Amerika ile, henüz mil- letler arası bir basketbolu bulunma- yan Türkiye arasında büyük farklar mevcuttur. 34 Altan Dinçer, Basket değil, köşe kapmaca İçine Fenerbahçe - Galatasaray rekabeti girmeden önce ufak para- lar, küçük hediyelerle — amatörlük çerçevesini pek bozmayan fakat zor- layan basketbolümüz, bu mahut re- kabetten sonra sankı kendini kay- betmış, kulüpler kalabalık bir kitle- nin enen parayı ödemeğe hazır olarak beklediği basketbol maçlarını bir muharebe havasına sokmaktan çekinmemişlerdir. Oyuncularla hayli kabarık meblâğlar çerçevesinde ya- pılan gizli mukaveleler, 300-500 T.L. arasında od enen ve kulüplerin muha- sebesine "Basketbol şubesinin zaruri masrafları" olarak geçen aylık uc- retler, hemen her zaman 7 -10.000 T. arasında oynayan ve son hadısede 30.000 T.L. bulan transfer ücretleri. iki kulüp arasındaki saçma bir iddia ve onlardan geri kalmamak için ay- nı yolu tutan diğerlerinin aynı tarz hareketleri, basketbolümüzü Maron profesyonelliğin en çirkin yoluna sü- ruklemış, nihayet Fenerbahçeye gir- mesi ve çıkması konu olan bazı oyun- cular yüzünden gürültülü hadıseler halinde patlak vermiştir.. Bugün durum esef vericidir. Ku- lübünden para almayan veya kulübü ile gizli bir mukavelesi olmayan bas- ketbolcü pek azdır. Elbette ki Altan Dinçer ve son hâdiselere adı karışan lar diledikleri gibi hareket etmekte serbesttırle Çünkü, teşkilât ve ku- lüpler bu gibi oyuncuları profesyonel ılan ettikleri an, büyük bir suç işle- diklerini de itiraf etmiş olacaklar- dır. Ancak hadıselerın asıl suçluları basketbolcular değildir yede basketbol âlemi gayet kuçuk ve bır- birini çok yakından tanıyan bütün gizli işlerin ortalıkta görüldüğü bir cemiyettir. Basketbol Federasyonları da daima bu kalabalığın içinden se- çilir, gene herkes birbirini tanır, giz- li iş yoktur! Bütün Federasyonların, ceza heyetlerinin, hakem komiteleri- nin değişmez üyeleri vardır ve bu a- damlar bir kulübün basketbol şube- si ile resmi, gayri resmi ilgilidirler. Kulüplerde olup bitenler teşkılat ta- rafından, teşkilâtın tutumu ya ha- reketı kulupler tarafından a, a- sada konuşulur ve basketbolcuların kuluplerden para aldığını bilmeyen bir Federasron mensubu düşünmek acı bir sadelik olur. Bugün olanlar' hayli komiktir. Federasyon, kulüplere müracaat etmiş, "Adı geçen oyuncular profes- yonel midir?" sorusunu ortaya at- mıştır. Kulüplerin cevaplan daha da komiktir. "Bizden çıkmağa karar ve- renler profesyoneldir ve hesapları ilişiktedir. Kadromuzda başkaca pro- fesyonel . yoktur." Bu kuyruklu bir yalandır' Bu transfer ayında değil birinci kümede, dördüncü kümede 100 lıra maaşla genç basketbolcu a- rayan idarecilere rastlanmış, birinci kümede ise transfer ücreti 5000, ma- aşlar 350 liradan aşağı duşmemıştır Teşkilâtın bundan Önceki gevşek hareket tarzı, Türk — Basketbolünün başına büyük ve içinden çıkılması pek giıç bır belâyı sarmış bulunmak- tadır. Kim profesyoneldir? Elbetteki basketbol ile ilgili herkes! Bunu bil- meyen yoktur. Federasyon ne yapa- caktır? Elbette TO- fesyonel ilân edilecek bir basketbol- cünün peşine birçokları eklenecek ye Türk basketbolü, bugünkü değersiz ve amatörlüğün tamamen dışındaki Türk basketbolü, kendini ve başın- dakileri yutup gidecektir AKİS, 16 AĞUSTOS 1958