DÜNYADA OLUP BİTENLER sır - Murphy mülakatının çok çetin geçtiğini göstermektedir. Nasır Mr. Dulles'a ateş püskürerek onun Birle- şik Cumhuriyetin gayelerini yanlış anladığını söylemiş ve Lübnana as- ker yığılmasını tenkid —etmiştir. Murphy cev: ben Nasırın Ruslarla olan münasebetinin Amerikada hoş karşılanmadığını bildirmiştir. va meydanında Mısırlı gaze- teciler Nasırın ithamlarına deva ettiler ve Mr. Arabulucuya bir dış si- yaset dersi' verdiler. hy'ye, pat- ronu Dulles'ı tenkid ettırmek için her türlü kurnazlığa — başvurdular. Fakat tecrubelı diplomat acık verme- di. Sonunda dayanamıyarak "İstedi- ğiniz kelımelerı benim ağzıma koy- maya çalışmayın. Benim memleketi- min siyasetini tenkid etmemi mi bek- liyorsunuz?" dedi ve — Adisababaya müteveccihen uçağına atladı. Murphy geçen haftanın sonunda Atinaya geldi. Londra ve Parise uğ- radıktan sonra Washıngton yolunu tuttu. Amerikanın yeni Orta siyasetine esas teşkil edecek - olan raporunu, bu hafta içinde — Başkan Eısenhowere ve Dulles'a sunacaktır. Yeni Amerıkan planına — hâkim olan tem fikir, güzel , laflara ve Nasırla anlaşma temayülle- rine rağmen Orta Doğuda statü- konun, muhafazasıdır. Bunun için de, "bilvasıta tecavüz" lafı ortaya çık- tığından beri sadece hudutların ga- ranti edilmesi veya Birleşmiş Millet- lerin hudutlarda karakol tutması kâfi değildir.. Mevcut lıukumetlerı içeriye karşı da korumak & Amerikalılar ancak Birleşmiş Millet- lerin bu işi yapabileceğini düşünmek- tedirler. İngiliz ve Amerikan asker- leri çekilince, yerini Birleşmiş Millet- ler müşahitleri veya polis kuvvetleri alacaktır. Gelgelelim herkes 6 Dulles da, İngiliz paraşutçulerı gıder gitmez, Kral Hüseyini hiçbir kuvve- tin tutamıyacağını bilmektedir. Bu sebeple 23 yaşındaki romantik kralı feda etmek için kuvvetli bir temayül belirmiştir. Yalnız Hüseyinin yerini alabilecek birini bulmal L Washington'da hâlen, rita üzerinden sılınmesını düşünenler bile eksik değildir. İngilterede bile, bazı milletve- killeri, Kral Huseyının Ürdünde 2 bin paraşütçü yerine, Londrada İki polis vasıtasıyla korunmasının daha makül bir iş olacağım soyle ekte- dırler Tabii ki, yirminci — asırda, büyük bir skandal teşkil eden pet- rol şeyhliklerine -İngilterenin ta- busu, el sürmek bahis konusu değil- dir. erika bundan başka, Birleş- miş Milletlerin Kahire ve Moskova radyolarının isyana teşvik edici ya- yınlarına son verdirmesini istemek- tedir. Amerikan plânı, iyi laflara rağ- men bölgede huzursuzluk — kaynağı teşkil eden meseleleri halle yanaş- mamaktadır. Bu durumda, meşhur 18 Altıncı Filoya ve deniz piyadelerine pek yakında yenıden iş düşerse, şaş- mamak İlazımdı Irak Evvelâ Cadillaclar ve Klüpler eçen hafta Kahireye varan yeni Irak Büyük Elçisinin ilk işi, Se- faretin büyük ve muhteşem arabasını satmak oldu. Dört silindirli ufak bir araba, sefirin işini pek âlâ görebilir- di. Yalnız dışardakı sefaretlerde de- ğil, bütün Irakta araba saltanatına karşı şiddetli bir mucadele başlamış- tır. Petrol diyarında müteveffa hane- anın pek sevdiği Cadillaclar aforoz edilmektedir. Hanedanın mallarına el konmuştur. Kral Faysalın idaresin- Nâsır Abdül Salem Arifle Hoca ile talebe! deki aristokrat Golf ve Avcılık Klüp- len kapatılmıştır. İngilteredeki koşk- lerin, Boğaziçindeki yatın vs. nin â- kıbeti bakalım ne olacaktır Maamafih köşkleri, — Cadillacları satmak, Cadillacların alınma sebep- lerini kaldırmaya kâfi değildir. Genç subaylar bunu çok iyi bilmektedirler. Bu sebeple yeni Cumhuriyetin ilk cid- di teşebbüsü toprak reformu olacak- tır. Kasım ve etrafındakiler, bu re- form sayesinde bir taşla üç kuş vu- racaklarını düşünmektedirler. Evve- lâ toprağa dayanarak siyasi hâkimi- yeti elinde tutan şeyhlerin kudreti sıfıra indirilecektir. Sonra sosyal a- dalet gerçekleştirilerek Cumhuriyet- ten çok şeyler bekliyen koyluler, re- jime bağlanacaktır. Nihayet arazinin çok fazla par çalanması önlendiği tak- dirde, zirat istihsal artabılecektır Genç subayların önünde, örnek o larak Nasırın yaptığı Mısırdakı top- rak reformu vardır. İhtilâlin hazır- lanmasında ve sahneye konmasında Nasırı örnek tutan Kasımın gözleri, bu işte de Kahireye çevrilmiştir. Da- ha sonra sıra Irakın petrolden aldığı hissenin arttırılmasına gelecektir. Hâlen en çok merak edilen mese- le, yeni Cumhuriyetin ne zaman Ka- hireyle birleşeceğidir. Irakın hiç de- ğilse federal bağlarla Birleşik Cum- huriyete katılacağından pek az kim- se şüphe etmektedir. Gelgelelım böy- le bir ihtimal Batılıların pek hoşuna gitmemektedir. Batının, bir iki gün- lük şaşkınlıktan sonra Kasımı poh- pohlama sıyasetının sebeplerinden bi- . Henüz çıraklık devresin- de bulunan devlet adamı Kasım da, İngiliz ve Amerikan askerleri burnu- nun dibinde bulunduğu müddetçe ih- tiyatlı davranmaya niyetli görünmek- tedir. Hâlen Lübnandaki Amerikan askerleri Suriye — hududuna yayılmaya başlamışlardır rak, gerek Suriye fiilen askeri bir muhasara altındadır. İşte bu yüzden yeni Cumhu- riyet, — milletlerarası taahhütlerine bağlı kalacağım her vesileyle tek- rarlamıştır. Bağdat Paktından çık- mayı çoktan kararlaştırdıkları hal- de Kasım ve arkadaşları, bunu henüz açıklamamışlardır. Ama b tun bunlara rağmen, Bağdattan yavaş yavaş çatlak sesler gelmeye başla- mıştır: Nitekim yeni Cumhuriyetin Dışişleri Bakanı Abdülcebbar Cö- mert, geçen haftanın sonuna doğru Polonya Ajansı — muhabirine verdiği beyanatta Irakın Bağdat Paktı da dahil hiçbir pakta katılmıyacağını ve memleketinin Orta Doğunun ta- rafsızlaştırmasını gaye — edindiğini açıklamıştır. Bu, Nasırın da binlerce defa tekrarladıgı bir arzudur. Başbakan yardımcısı Abdül Sa- lem Arif -bazılarına göre yarının Na- sırı. Reisi hatırlatan bir tonla, emper- yalizme ve onun bozguncu faaliyetle- rine karşı ateş püskürmeye koyulmuş tur. Arif, Lübnan ve diğer memle- ketleri "kurtarmak" tan bahsetmek- tedir. Ordunun dışında, içeriden ve dışarıdan gelecek tehlikelere karşı -Suriyede olduğu gibi- halk silahlan- dırılmakta ve Halk Mukavemet Kuv- vetleri teşkıl edılmektedır saatte bir hanedanı deviren genç subaylar ıçın hâlen ihtilâlin en güç safhası, yani kurma devri baş- lamıştır. Lübnan "Allahaısmarladık!" eçen haftanın sonuna doğru daki Amerikan askerleri için çıkartılan, hususi gazetede, deniz pıyadelerıne arapça "Allahaısmarla- dık" kelimesinin öğretildiğini gören AKİS, 16 AĞUSTOS 1958