C E M İ Y E T I rak hâdiseleri üzerine âdeta on yaş çöken Büyük Elçi Necib El Ravi ve lâcivert gözlü eşi bir müd- det ortadan kayboldular, o kadar ki haklarında Türkiyeden ayrıldılar de- dikoduları dahi çıktı.. Fakat geçen gün çay saatinde Hilton hem de hiç umulmayanı gelişleri, yabancı el- çileri dahi şaşırttı. Sefirini lâcivert elbisesile asorti saçlı olan güzel Se- fire, çok mesut ve neşeli gözüküyor- du. Sefir Lobby de haber avıma çık- mış muhabirlerin yanına kendiliğin- den gelerek hepsinin eini ktı, ha- tırlarını sordu ve Turkiye biziis- tediği müddetçe burada — kalacağız, vazifeme devam ediyoruım, yeni Irak Hükümeti Türkiye ile dostluğu — da h da takviye edecektir" dedi. Gazeteci- lere veda ederken de "hâkimiyet mil- "Prensin bana borcu fılan yok, dedi- kodular asılsız" dedi. ren- ses Fasılanın genç ve dıı'ı vücudunu meydana çıkaran lasteks mayo ile Korsika adasında denizden çıkarken çekilmiş resmini gören lstanbuldakı Iraklılar, "Nışanlısinın matemin plajlarda mı tutuyor?" diye konuş- maktan kendilerini alamıyorlar. * engin bir Parisli tüccarın tek ev- lâdı olan genç bir Fransız kızı, Lili Biardot, atla Paristen lstanbula geldi. 27 yaşındakı sempatik süvari ile 13 yaşındaki at yatacak yer bul- dular ama, boyunda olan muazzam köpek otel sıkıntısı ile kar- Bu azman, insanların yat- . Kö- takip şılaşt tığı yerlerde yatamaz dediler. kızını spor arabasile pek ise, Atlı Turist Lili Biardot İstanbul sokaklarında Hoş geldin evimize! letindir" diye fısıldadı! Büyük Elçi- nin" böyle birdenbire ortaya çıkması- na karşılık Irakın İstanbul Konsolo- bey, değil wmumi erlerde telefona dahi çıkmaktan kaçınıyor. Sabık Irak Kralı Faysalın yatı, otomobilleri elbiseleri Pre Abdülillahın 300 bin İir rayı aşan cevher, halı borçlan hala Istanbulda— ki Arap sosyetesinin ağzında... Or- taköylü bir kuru temizleyici* "Prens hazretlerinin bana temizlediğim el- biselerinden dolayı yüz lira — kadar borcu vardı, bunun faturasını Bağ- dattan donuşunde odeyecegıni söyle- mişti, tabii artık bu par. kimseden talep edecek değilim, dogr acıdım kendısıne yüz liram helal ol ler sun" diyor. Mucevh erci ise — evvelâ feryat etti, sonra da sanki gızlı el- tarafından derhal susturuldu, 28 eden annesinin arabasında tek başı— na kalmaya olmadı. Esas Fransız kızı da "ben nereye, kope— ğn —de oraya" diye ayak diretiyor- du. Lüks bir otelin holünde bir kaç otel müdürü, uzunca süren bir istişa- reden sonra, otelin zemin katında, oldukça konforlu bir yer hazırladı— lar. Bunun için ca bir ücret alacaklarını bildirdiler. Boylece genç ız da hasret kaldığı temiz yatağa kavuştu. v şka aşık, şuh ve çok sıcakkanlı sarışın bir kadın olan Amerikalı artist Mary Bianchard, — Türkiyede üç ay kaldıktan sonra, Madride film çevirmeye gidiyor. Türkiyeden ayrı- lacagınla çok üzülen genç kadın, "u- çağım kalkarken hüngür hungur ag— İlyacağım, İstanbulu çok sevmiştim" diyor. Kısa zamanda bırbırınden ca- zıp kavalyelerle gezen ve hep: de "ciddi surette tutulduğunu" san romantik sanatkâr arkasında haylı hayran bırakacak. H iltonda odalarda cereyan eden siyasi görüşmelerin en — mühi- mi geçenlerde Fatin Rüştü Zorlu ve İngiliz Büyük Elçisi Sir James Bow- ker arasında vukubuldu. 1 saat 15 dakika devanı eden bu görüşmeden sonra Sir Bowker gazetecilere: "Bu sadece bir nezaket ziyaretiydi" dedi. Nezaket ziyaretinin uzun oluşunu da elçi şöyle zah — etti: "Sohbetin ne tatlı şey oldugunu an- layın". Bu konuşmadan tam iki da- kika sonra Fatin Rüştü Zorlu, kapı- ---- vuran iki kadın ve iki erkek ga- zeteciyi güler yüzle kabul etti ve "iki memleketi ilgilendiren her mev- zudan konuştuk", dedi. Sonra da "Karşımda böyle genç, neşeli gaze- teciler görmek beni çok memnun edi- yor" diye iltifatta bulundu. ok sık yapılan lstanbul seyahat- lerime artık bayan Leylâ Tepe- delen iştirak etmedıgı için Ziya Te- pedelenin aklı Ankar kalıyor sasen bu ara lüks oteller safırler, bakanlarla dolu. Meselâ Şadırvanda yemek yiyenler, etrafa bakınca, en azımdan milletvekili olan müşteriler görüyorlar.. * K arikatürleriyle fırtınalar — kopa- ran, beynelmilel şöhreti haiz Turhan Selçuk, sessiz sedasız evle- niverdi. Evlenmenin ço aleyhinde olan ve siyah saçlı tipik bir genç kız için bu fikrimi değiştiren Selçukun İtalyada — yerleşeceği ve sanatkârı karikatürlerimi oradan yollayacağı rivayet ediliyor. emal Aygün İstanbula Belediye Başkanı olur olmaz, salt ticari kararlar yüzümden z zamlar yeniden başladı. İstanbullu — vatandaşlarının hayat şartlarını kolaylaştırmaya ça- lışacağını vaad eden Aygün, artık bu tip beyanat veremiyecek... İzdiham had raddeyi bulduğu, nakıl Vasıtası sıkıntısının insanı çıldirt cak kadar güçleştiği ve pahalılığın şaşılacak raddeye geldiği "şarkın incisi İstan- bulda" hayat imkansızlaştı. — Lüks otomobillerinden imar — sahalarını tetkik eden bir kaç iyimser va- tandaş hariç herkes ayağını yorga- nına, göre uzatacak bir şehre kaçma- yı duşunuyor Pahalılığın ve fakir- liğin dehşeti karşısında en çok afal- lıyan da yabancılar oluyor ve soru- yorlar "Nasıl yaşıyabiliyorsunuz, ni- çin bir çare bulmuyorsunuz, biz bu kadar sıkıntı çeken bir memlekette yaşamaktan sıkılıyoruz". mafih dövizlerle, Avrupada tetkiklerde 'bulunan ekâbir vatandaşlarımız bel- ki memlekete dönüşlerimde raporlar verirler de halkımız da ha- yat seviyesini bir Avrupalı ayarına çıkarmanın yollarını öğrenir. AKİS, 16 AĞUSTOS 1958