yanın en asil kanına bulandı, dıyor iğer rollerde E d O'Brien. Deborah Kerr- Greer Garson ve ka- rakter aktörlerim görüyoruz. Filmin suikast sahnesi — seyirciyi bıçakların vücuda girişinden irkitecek ve aktörlerin eline bulasan kandan tiksindirecek kadar realist Ve hisset- tirici çevrilmiş. Esasen suikast sah- nesinde Sezarın kendisinden bir af talebinde bulunurken önünde diz çö- kenlere, "Kararımdan dönmem. Ben Kutup yıldızı gibi sabitim. Onun ka- dar şahanesi yoktur ve yer değiştir- meyen tek yıldızdır" diye konuşurken ve onu takiben cesedi başında Brü- tüsün mertçe ve samimiyetle. Anto- nius'un kurnazca ve kışkırtıcı şekilde halka yaptığı konuşmalar sırasında Mankiewickz, filmle beraber idaresi- nin de zirvesine ulaşıyor. Shakespeare'e sadık — kalabilmek gayesiyle filme adapte edilen bir sah- ne tekniğiyle çevrilen filmde Man- kiewickz tiyatro hududunda taşıma- ğa dikkat ettiği gibi. tiyatroya naza- ran filmin sağladığı geniş görüş zavi- yesine de itibar etmiyor. Film Marküs Brütüsün naşı başında Antonius'un "O yaradılıştaydı ki, ona tam mana- sıyla bir insan denebilirdi" sözleriyle nihayet buluyor. Sezar rolünde Louis Calhern ve diğer rollerdekiler de kendilerinden bekleneni veriyorlar ama Shakespea- re'in asıl iki kahramanını canlandı- ran İngiliz aktörü John ielgud ve James Mason — kabiliyetlerinin tabi- riyle izah etmek gerekirse, "Karşılık- lı sahnelerinde adeta birbirlerine do— kunmadan güreşiyorlar... Marlon B- rando biraz da Mankievickz'in yar- dımcı kamera plânlamalarıyla her zamanki gibi kuvvetli ve kendi özel oyun stilinin tekrarlayıcısı. Seyirci- ye biraz Napoleon Bonapart karak- terindeki oyununu — hatırlatmasına rağmen yadırgatmıyor. ' Filmin fon müziğini — besteleyen Miklos Rozsa'da Shakespeare'in şii- riyet ifadeli heyecanına uygun haş- metli müziği dikkat dağıtmıyacak şe- kilde filmin sonuna kadar yürütüyor. Filmin son sahnesinde, o zaman lar henüz bir yıldız namzeti olan Ed- mun urdom'un ufak bir rolü var Brütüsün sadık hizmetkârı rolünde oynuyor Bu filmi çevirdikten sonra meşhur olan ve yarım düzineye ya- kın filmi memleketimize gelen Ed- mund Purdom'un, Avrupada Unda Christian'la dedikodulu bir aşk ha- yatı yaşadıktan simdi yıldızı sönmüş bulunuyor. Bu hâdise bile. Jül Sezar'ın memleketımıze nekadar gecikmeyle i — göstermekte- dir. Film ithalâtçıları da. bu çeşit filmlerın çok pahalı olmalarına karşı- çok seyirciyi alâkadar ettiği- ni, bu bakımdan memleketimize geç getirmek zarureti hasıl olduğunu ileri sürmektedirler Bu mevzuda ki- min haklı olduğunu kestirmek bir türlü mümkün olmamaktadır. 34 Tenis Mevsimin başı! Meyvaların olduğu gibi spor dalla- rının da kendilerine göre mevsi- mi vardır. Sıcaklar, Federasyon ku- pası ister devam etsin ister etmesin, bu hafta futbol mevsimini — kapadı. Buna mukabil, gene bu hafta tenis mevsimi fiilen açıldı. İlk hareketler de Ankarada vuku buldu. Salı günü, meşhur teşvik turnuvası Cihad Özge- nelin şampiyonluğuyla tamamlandı. Perşembe günü sekiz Bulgar tenisçi başkente geldi ve Ankara Tenis Ku- lübü takımıyla cumaya bağlıyacak o0- SPOR Top derdi akat tenis mevsiminin açıldığı şu günlerde tenısçılerın büyük derdi toptur. Dövizle temin edilen topların sıkıntısı kendisini öylesine hissettir— mektedir ki Tresmi maçlar için dahi kâfi top —bulunmamaktadır. Halbuki, bır maçta bir kaç tane kutu açmak kendisini hissettir- mektedır Tabii ilacı için döviz teinin edemeyen bir memlekette tenisçilerin "Allah rızası için top!" feryatlarına kulak veren çıkmıyacaktır ama, ih- tiyacın pek az bir dövizle temin e- dilebilme imkânı bir Ümit yerine geçmektedir. Ankarada havalar büsbütün ısı- nınca tenis faaliyeti' — kendiliğinden Cihat Özgenel ve Ankaralı Tenisçiler Mevsim lan karşılaşmanın hazırlıklarına geç- ti. Daha sonra, yeni bir turnuva daha tertiplenecektir Teşvik Turnuvası umuldugu kadar cazip geçmedi Daha ziyade "top layıcı" bir tarz tutturan Cıhad Öz- genel, finale kadar çıkan rakibi En- gin Balaşı, daha ziyade asabını bo- zarak üç sette hezimete uğrattı. Bu— na mukabil çift erkeklerde beraber oynayan iki rakip» şampiyonlu- ğu daha fazla hak ederek kazandılar. Bu —haftanın sonunda başlıyacak olan Türk-Bulgar karşı-. laşmasına gelince, şimdilik Bulgarlar daha kuvvetli görünmektedirler. Her halde cumadan itibaren üç gün süre- cek olan "yirmi maçlık turnuva" baş- kentin tenis meraklısı sosyetesini Te- nis klübünün kortlarına toplayacak — tır. açıldı İstanbula Dağcılık Klübünün kort- larına nakli mekân edecektir. Haki- katen hazirandan sonra Ankarada tenis oynamak son derece müşkül bir hal almaktadır. İstanbul mevsiminin büyük hadisesi nasyonal Tenis tır. Yalnız şimdiden harekete geç- miştir. İyi oyuncuların — bol sayıda getırılebılmesı imkânı, tabii turnu- vaya ehemmiyet verecektir. idaresi, Fakat toplar gibi iyi tenisçilerin de gelişinin, bu zevatın resm tör olmasına rağmen dovızle alakah gpllundugu kimsenin meçhulü değil- ir. AKİS, 24 MAYIS 1958