Hatta bir aralık coşarak gür sesi— nin eni yüksek tonlarından biriyle "Olmüşü dirilttiniz, Parisi dize ge- tirdiniz" diye konuştu. Müteakiben de, Husus! Kalem Müdürüne emir ve— rerek Çocuk Dostları Derneğine ba— ğışta bulundu ve bir kere daha g nülleri fethetti. Defilenin yapıldığı salonun dışı da başlı başına bir âlemdi. Karagöz Barın önünde paravanalardan bir o- dacık yapılmıştı. Mankenler burada soyunup giyiniyorlardı. Olgunlaşma Enstitüsünün mankenleri hepsi de birbirinden mahir ve güzeldiler. Fa- kat en fasla sükseyi incecik, sülün gibi vücuduyla Lâle Uslu yaptı. Lâ- lenin eski halini bilenler bu usta kız- daki gelişmeyi hayretle karşıladılar. Lâle Uslu, pozları, mimikleri, tavır- ları ve ahenklı hareketlerı ile, .en değme profesyonel bir Fransız man- keni ile a boy Öölçüşebilir. Sevim Ergenelı Nuran Talaş ve Sa- ime Bakbayda da — kusur bulmak pek kolay değildir.. Ancak zaman zaman bazı mankenlerin güler yüz- leri Aasılıveriyordu. Bunun — sebebi hikmeti bir türlü anlaşılamadı. Defile, güzel mankenleri ve kı- yafetleri ile tam bir başarı kazandı. Her modelin teşhirinde İstanbul sos- yetesi hanımları gözlerini dört aç- tılar. Bazıları evlerindeki — zengin gardroplarını beğenmez oldular. Av- rupadan giyinmeğe alışık olanlar da memlekette boyle güzel — kıyafetler yapıldığım gorunce afalladılar. Si- parişler yağmağa başladı. Hafta içinde Kadıköy evlenme da- iresi orijinal bir merasime sahne oldu. FFenerbahçeli Memduh Eren nikahlanıyordu. Tarafların şahitliğini Şemsettin Günaltay ve Fazıl Şeraâ fettin Bürge yaptılar. Davetliler ni- kâh şekeri yerine birer kitap -Var- ide yayınlarından- alınca şaşırıp kal- dılar. Kitapların üzerinde matbu o- larak şu satırlar yazılıydı: "Kita sız sevgi ve olmıyacagına inananlar evlendiler. M. G. E-" * G eçen haftanın sonunda İrana gi— den bir uçakla memleketimizden ayrılan Dame Ninette de Valois ve Dame Margot Fonteyn adındaki iki bale ilahesi, Türkiyeden — beraberle- rinde kıymetlı bir de hatıra götür- düler. Bu hatıra geçen hafta memle- ketimizde cereyan eden bir bale hâ- disesi dolayısı ile asırlar boyunca bale eserlerınde Türklerin tesirini inceleyen ve Dost yayınları arasın- da neşredilen "Gönlü Yüce Türk" adındaki kitaptır ve bu iki bale ila- hesine ithaf edilmiştir. Kitabın ya- zan Metin And, kitabının adını 18. asırda Türk sefiri Ahmet Resmi E- fendi şerefine tertip edilen bir bale- den almıştır. Kitapta Türklerle ilgili yüzden fazla bale çoğu başka yerde yayınlanmamış resim ve le rettosu yer almaktadır. Kıtapta İn- giltere için de ayrı bir yerin bu— lunması misafirlerin gözünde hediye- nin kıymetini -bilhassa arttırmıştır. 30 Ankara Aşk Acısı ylar var ki Büyük Tiyatrodaki "Çöl Faresi" umulmayan bir se- yirciyle dolup taşıyor. Repertuvar ti- yatrosu, bir an önce yeni Ur piyesle seyirci Önüne çıkmak kararındadır. Bunun için "Hamletin hazırlıkları- na başlanmış, fakat araya Brüksel Tıyatro Festivaline katılma meselesi girmiş* "On İkinci Gece" çalışmala- rına başlanınca "Hamlet" suya düş- müştür. Hal böyle iken dahi. Devlet Tiyatrosu idarecileri mevsim sonuna bir piyes sıkıştırmaktan gerı kalma- dılar. Daha önceki yıllarda "Othello" ile "İki Başlı Kartal'ın başına gelen ler, bu mevsimin sonu "Aşk Acısı"nın başına geldi. Bereket versin ki, "Aşk Acısı" pek öyle ahım şahım bir eser değildir. Piyesi Fransız yazarı Mar- cel Achard yazmıştır. "Aşk Acısı" Achard'ın son piyesidir, herhalde bu sebeple de, Edebi Heyet raportörü Lütfi Ay tarafından dilimize çevril- miştir. Maksat, Achard'dan örnek vermek olsaydı Jouvet in iki savaş a- rası oynadığı "Jen de '|'Lune" temsil edilebilirdi Yine Jouvet'in oynadığı "Korsan" da meseleyi halledebilirdi. Üstelik bugün 59 yaşına gelmiş olan Achard ın şaheseri denebilecek olan "Benimle Oynar mısınız?" tercüme edilmiş olarak hazırdır. "Benimle Oy- nar mısınız?" bir sirk — soytarısının iç dramından başka bir şey değildi ama meydan tiyatrosu şeklinde Oy- nanmak gibi bir özelliği vardır. Hattâ geçen yıl Medrano sirki, ehli hayvan numaraları seyretmeye gelmiş olan- lara bu eseri takdim etmiştir. Hem de Soytarı rolünü bizzat Marcel Ac- hard oynamıştır. Bir müzede olanlar Yazarın günümün meselelerını ele alan piyesleri dururken tarihi bir aşk hikâyesini dramatıze eden "Aşk Acısı" nın seçilmesindeki sebebi anlamak oldukça güçtür. Olay Fransız tarihinde bolup gitmiş trajik bir aşktan ibarettir. 1618 d Bohemyalı Protestanlar. katolik Fransızlara saldırmışlar ve koyu bir katolik olan Richlieux'nün dolapları ile tarihte 30 yıl savaşları diye bilinen din savaşları başlamıştı. Marie de Surgeres, babası dualarım Fransızca okuyor diye - Protestanlar dualarım, katolikler gibi Lâtince olarak okumaz lar - katolik sevgilisi kumandan Lu- o dovic de Rochenoire'yi sevmekten vazgeçmez. Piyesin esas olayı başla— dığı Zzaman Marie, Ludovici'in kâtibi Gaspard tarafından kaçırılmış- tır. Daha sonra Marie evine dönme zorunda kalır ve sonu gelmiyen bu aşk, zamanın Tromantik şairi olan Gaspard'ın şarkılariyle ilâhi bir aşk mertebesine yükselir. Piyesin sonun- da Gaspard hayatım tehlikeye atarak Marje'yi tekrar Ludovic'e kaçırır. Fa- Şahap Akalın Alnının akıyla çıktı kat Gaspard. Marie'nin ağabeyisinin kurşununa kurban gider ve kârısı Stella, yıldızları okuyarak sevgilisi— nin o]ecegım anladığı için daha önce- den zehir içerek kocasının yanında can verir. Marcel Achard, hıkayeyı günümü- ze İntikal ettırmek için fantastik bir görüşle esere bir prolog ile epilog ek- lemiş. Olayın cereyan ettiği şato bu- gün bir müze haline gelmış ve bir A- merikalı genç kız bu müzeyi gezer- ken muhafız Jules'den bu aşk hikâ- yesini dinler. Yazarın eski bir olayı böyle allegorik bir motifle günümüze bağlaması, günün seyircisini kendi- sine çekmek ve ayrıca eserine bir tem kazandırmak istemesi — yüzündendir* denilebilir. Çünkü yazar "Bugünün Kişileri" diye adlandırdığı Amerikalı genç kız, Jules ve karısı Elisa'yı "Geçmiş Zaman Kişileri" için de Ma- rie, Gaspard ve Stella olarak kullan- maktadır. Halk ilâhileşen aşkın Lu- dovic ile Marie arasında olduğunu sanmaktadır. ama, asıl aşk Gaspard ile Stella arasındadır. Epilogda Ame- rikalı genç kız Fransada dillere des- tan olmuş, şarkılara ve tarihe geçmiş büyük aşk macerasını Jules'ten dinle- dikten sonra şöyle der: "Çoğu Za- man büyük büyük aşklar, ilâhi aşk- lar sandığımız aşkların gölgesinde gizleniyor." Marcel Achard, Avrupanın kal- bur üstü piyes — yazarlarından de- ğildi. Fakat ince aşkları anlatmak- ta usta olarak tanınmış, zeki, spri- tüel ve Fransız dilini iyi kullanan bir yazar olarak bilinir. Taşlandığı şu sıralarda, —"Aşk Acısı" ile bir aşk hıkayesı anlatmak istemiş ol- AKİS, 24 MAYIS 1958