tında iki ay için refikası ve biricik oğlu ile birlikte Batı Almanyaya git- mek istemiştir. Daha önce — yarıda kalan döviz işlerini ikmal için iki hafta önce ikinci defa Ankaraya git- tiği zaman, hiç, ama hiç beklemediği bir hadise ile karşılaşmıştır. Nakib- oğluna Ankarada Niğde Vali Vekilliği ne tâyin edildiği tebliğ edilmiştir. Ne oldu ise Ankarada başına gelmiş- tir. Nakipoğlunun. ayağının buldan kaydırılması, İç şleri Ba- kanlığı teşkilatındaki — hizipleşmele- rin bir neticesidir. Nakipoğlu, halen İstan- İstanbulda imar işlerini tedvire memur edilen Muğla milletvekili Dilâver Argunun eniştesidir. Nakip- oğlu İstanbul Emniyet Müdürlüğüne iki derece birden terfi — ettirilerek geldiği zaman, Argun İç İşleri Ba- Muavini Ferit Sözen, vazifesi icabı her geleni karşılamak mecburiyetin- de olan Haydarpaşa Emniyet Amiri Neşet ve Cumhuriyet gazetesi polis muhabiri Muzaffer Celâsun idi. Ga- yet asabi görünen Nakipoğlu- ken- disine tahsis edilen resini otomobili reddetmiştir. Orta boylu, buğday renkli genç ve güzel karısı ile ço- cuğunu bir taksıye bindirerek — eve yollamış, kendisi de Sözen ile git- miştir- Celâsunun ısrarlı teşebbüsle- rine rağmen Nakipoğlu- tek kelime dahi soylememıştır— Telefonda münakaşa "Nakipoğlu, perşembe sabanı Emni— yet Müdürlüğüne gelmiş. Şubele- ri ve Kısımları ziyaret ederek veda etmiştir. Nakipoğlu, 32 ay hizmet ettiği köhne İstanbul Emniyet Mü- YURTTA OLUP BİTENLER alâkalı olarak sert bir munakaşa ce- reyan etmiştir. Argun Gedike, "hiç olmazsa eski bir arkadaş olarak" böyle bir hâdiseden kendisini önce- den haberdar etmesi gerektiğini söy- lemiştir. Emniyet Müdürlüğü münhal ka- lınca, gazeteciler derhal boş koltu- ğa birtakım isimler yakıştırmak itini yarışa girmişlerdir. İzmir Emniyet Müdürü Necdet Uğur, Sözen vs. den bahsedilmiştir. Bu arada Çanakka- le Valisi Cemal Tarlanın da ismi ü- zerinde durulmuştur. — Nitekim bir gazeteci perşembe gecesi Çanakkale- de Tarlanı telefonla aramıştır. Fakat Çanakkale Valisi, böyle bir şeyden haberi olmadıgını söylemiş arkasın- dan da ertesi sabah erkenden uçak- la İstanbula gelmiştir. Aynı gün ak- şam, Yeşilköy Hava Alanına gitmiş — Sabık Bakan ve sabık Vali Vilâyetten ayrılıyor kanlığı Müsteşarıydı. Sonradan Ba- adi ile genel seçimlerde a- koyduğu da herkesin ma- . Argunun milletvekili se- çilmesiyle Bakanlıkta hizbi zayıfla- mıştır. Argun, şimdi İç İşleri Ba- kanlığının Gedikten sonra 1 numaralı namzedidir. Bu vaziyette Gedik hiz- binin İç İşleri Bakanlığında Argun hizbi mensuplarını tasfiye — etmeğe kalkışmaları gayet tabiidir. Üstelik- Gedik hizbi, Kalafattan da — destek görmektedir. Kalafatın ise Nakipoğ- lu ile yıldızının bir türlü barışma- dığı bilinen hakikatlerdendir. Nakipoğlu, geçen hafta çarşam- ba sabahı yataklı ekspresle Ankara- dan İstanbula geldiği zaman, ken- disini karşılananların adedi sadece üç kişi idi. Bunlar, Emniyet Müdür AKİS, 24 MAYIS 1958 Kendi gitti adı bile kalmadı Yadigâr durlugunden ayrılırken Sözen hariçve Bayarın karşılanma töreninde ha— tek bir üdürü veya memur dahi teşyıe gelmemiştir. Bu, İstanbul Emniyet Müdürlüğünde ılk defa gö- rülen bir hadisedir ve insana gayrı ihtiyari Kemal Aygünün bir mu- halefet lideri gibi içten gelen ve coş- kun tezahüratla Ankaraya Emniyet Genel Müdürlüğüne ugurlanışını ha- tırlatmaktadır Nakipoğlu müteaki- ben, veda için. Vilâyete gelmiştir. O- rada kendisini karşılıyan — gazeteci- ler, tebriklerini bildirmişlerdir, fakat Nakipoğlu tarafından son bir defa daha terslenmişlerdir. Nakipoğlu si- nirli bir tonla ve kısaca "Tebrike değmez" deyip gitmiştir. Aynı gün, yaptıkları bir telefon konuşmasında Argun ile Gedik ara— sında Nakipoğlu — meselesi ile ulunmuştur Cemal Tarlan, aynı akşam geç vakit, Yeni Sabah gazetesine özel bir beyanat vermiş ve bir Emniyet Müdürü gibi konuşmuştur- Cu gü öğle Üüzeri, Tarlan ile Zorluyu Vilayetin buyuk selâm- lığında kol kola gezer ve kıs kıs gülüp hafif sesle konuşurken gören- ler, hâdiselerin seyrini yakinen takip ettıklerı için şaşmamışlardır. Tarlan aynı gün yaptığı basın top- lantısında, tayin enirini öğleye doğ- ru tebellüğ — ettiğini açıklamış fa- kat gazeteciler, resmen haberdar de- ğilken nasıl bir Emniyet Müdürü gibi beyanat verdiğini — sordukları zaman aldıkları cevap, "Orasını ka— rıştırmayın" olmuştur. 13