men hâlâ sonsuz prestijini muhafaza edebilmesi için, bu zaruriydi. O tarihten sonra da Gaulle'ü na- diren konuşmuştur. Bir gün yeni- den vazifeye çağırılacağını — düşü- nerek, olanı biteni yakinen takip et- mekte, fakat ağzını açmamaktadır. Sağcı olsun, solcu olsun rejimin "ik- tidarından şüpheye düşenler, de Gaulle'ü konuşmaya zorlamaktadır— lar Milli kahraman ise, "Ne söylesem hiçbir işe yaramıyacak 'Konuşmam gerektiğine kanaat getirirsem, bunu yapmakta tereddüt etmiyeceğim" de— mektedir. General, hakikaten son üç yıldır hiç konuşmadı Ama 1946 da iktidarı terkederken kendini ıstıkbal için saklanması gereken bir sermaye" olarak gören General» bilhassa Ceza- yir harbinin, çıkmaza girdiği tarihten beri en çok lafı edilen adamdır. Rejim den ümidini kesenler. Cezayirde ve Fransada faşizmin baş kaldırdığını ve hükümetin bunlara göz yumdug unu görenler, kurtuluş çaresinin de Gaul- le'den geçtiğine kanaat getirmişler- dir. Ültraların en büyük — düşmanı, haftalık lEXpress bir yıldır de Ga-— uülle'ün türküsünü — çağırmaktadır. Herkesi kasıp kavuran François Mau- riac, de Gaulle'e pembe zarflı davet mektupları göndermektedir. Arap saçı gibi gözüken meseleleri, iki üç kalem darbesiyle gün ışığına çıkar- tan Profsör Duverger esas mesele- nin "de Gaulle'ün işbaşına gelip ge- lemıyecegı deği> ne zaman gelece- ği" olduğunu munakaşa etmektedir. Doğru söylediği için dokuz köyden kovulan Mendes - France'ın- 1945'te bakanlık ettiği hükümet — başkanı- na yeniden hizmet etmeyi karşılayacagı bilinmektedir. Gaulle'cü Senatör Michel Debre, zi idare eden prensler" adlı kıtabın— da, siyaset adamlarına meydan oku- maktadır. Debr& "Birinci, harbi ka- zandık» ikincisinde kurtarıldık. Üçün- cüsünde halimiz ne olacak" diye baş— lıyarak Kartacanın üçüncü — harpte yok oldugunu hatırlatmaktadır. Se- natöre göre, Fransız mılletı yine şans- lıdır- De Gavlle gibi, "meşru bir ye- dek hal çaresi"ne sahiptir. Rejimin meşruiyeti azaldıkça onunki yüksel- mektedir. Siyaset adamlarına yazı- lan bu açık mektup "Sayın Prensler, başka bir hal şekliniz var mı?" su— aliyle bitmektedir. Sakiet bombardı- manından sonra, Sam Amcanın gön- derdiği arabulucu Robert Murphy de, harp sırasında çok kavga ettiği de Gaulle'den başka bir hal çaresini, prenslerle birlikte uzun uzun ara- mıştır. Dedikodulara inanmak lâ- zım gelirse arabulucu, — Amerikanın ikinci bir Tito olmasından korktuğu mağrur Generalin işbaşına gelmesini ehveni şer bulmuştur. Bizzat Kuzey Afrikalılar için bile. Brazzaville be- yannamesinin müellifi son ümit ola- rak görülmektedir. Sakiet bombardı- manından sonra, memleketine dönen Paristeki Tunus Sefiri Masmudi, kiki Fransız vicdanını temsil generale — koşmuştur. Burgiba, — de Gavlle'e güvenmektedir. Talihin garip cilvesi» işte böyle bir adam bugun Cumhuriyetin düş— manı en geri müstemlekeciliği temsil eden ültralar tarafından iş başına geçmeye çağrılmaktadır.. En büyük düşmanlarının bile toz kondurama- dığı, 1940 ta başlıyan şerefli kari- yer, bir macerayla mı son bulacak tır? 1940'ta herşeyin kaybedıldıgı— ne inanıldığı bir anda» — Fransadan ümidini kesmeyen adamın, ikinci bir General Boulanger olacagına inan- mak Çok zordur- Okyanusun kenarında Fransa savaşının bittiği 18 Hazi- ran 1940 Salı günü kısa bir zaman sonra bu memleketin kaderini elinde tutacak olan uzun boylu — generali pek az kimse tanı yordu Maamafih, 49 yaşındaki tuğgeneralin gerısınde şerefli bir askerlik hayatı yatıyordu. De Gauülle 1890 yılında Lilli'de doğ- Fransanın üstünde dolaşan hayalet AKİS, 24 MAYIS 1958 DÜNYADA OLUP BİTENLER muştur. Babası bir Jesuit mektebin- de felsefe ve edebiyat hocasıdır. Genç de Gaulle 18 yaşında hâlâ genç kızla- rın kalbini hoplatan — meşhur Saint Cyr mektebine girdi. Bu — mektebi 1911 yılında dereceyle bitiren genç subay, P&taln'in 33 üncü piyade tü- meninde ilk Dünya Harbine iştirak etti. İki defa yaralandı. 1916 da ü— çüncü defa yaralanan de Gaulle Al- manların eline esir düştü. Beş defa kaçmaya çalıştı, ama uzun boyu yü- zünden yakalandı. Zira bu âsi tavırlı adam, Fransız ordusunun en zun boylu subayıdır. 1920 - 21 yıllarında Weygand'ın bolşeviklere karşı giriş— tiği Polonya seferine katıldı. Genç yüzbaşı bundan sonra on yıl evvel mezun olduğu mektepte askeri tarih okuttu. İkinci Dünya Harbi başladı- ğı sırada de Gaulle 4'üncü zırhlı tü- menin kumandanıydı. "Aşılmaz Ma- ginot"nun hayaliyle yaşıyan Fransız ordusunun Almanlara karşı elde et- tiği tek muvaffakiyet de — Gaulle'ün zırhlı birliklerinin eseridir. Bu mu- vaffakiyet üzerine, mütarekeden bir ay evvel tuğgeneralliğe -o da mu- vakkaten - terfi ettirildi. Yirmi gün sonra- Reynaud Hükümetinde Milli Savunma Bakam Yardımcısıydı. Ta- bii ki mağlubiyet kapıya gelip da- yanmasa ve Gamelin- Weygand gibi şöhretli generaller aciz 1ç1nde kıv- ranmasa soğuk görünüşlü mağrur su- bayı bu mühim mevkie getirmek kim- senin aklına gelmiyecekti. Almanla- ra Fransa savaşının tek mağlübi- yetini tattıran Dördüncü Zırhlı Tü- men kumandanını hatırlamak için, şöhretli generaller ve devlet adam- ları son dakikayı beklemişlerdir. Halbuki de Gavulle harpten evvel tam on beş yıl, birbirini takip e- den generallere ve askeri şeflere, modern harbin icaplarım anlatmak 1ç1n çırpınmıştır. De Gaulle anlat- mağa çalışmıştır ki Birinci Dünya Harbinden kalma görüşlerin moda- sı geçmiştir, gelecek harpte zaferı zırhlı birlikler tâyin edecektir» "Düş- manlarımız Arasında Anlaşmazlık" (1924). — "Kılıçların Kenarında" (1932). "İstikbalin Ordusu" (1934), kitaplarında — bu yeni fikirleri yay— maya çalışmıştır. Ama tek bir de let adamına, Paul Re neud ya fîkırle— rini benimsettirebilmiştir. Halbuki Hit- ler ve Goering daha 1934 yılında bu ciddi ve uzak görüşlü askerin far— kına varmışlardı. 1934 yılında Phi- lippe Barres adlı bir Fransız gaze- tecısıne verdikleri beyanatta de Ga- ülle'ü zırhlı Birliklerim kullanılma- sı nda bir numaralı Fransız mütehas- sısı olarak ilân ediyorlardı. General Guderian meşhur Panzer zırhlı birlik- lerini de Gaulle'ün fikirlerine dayana- rak kurmak fırsatını tabii ki kaçırmı— yordu. Ama — gelgelelim Almanla— rın faydalandıkları bir numaralı mü- tehassıs, Fransız askeri | şeflerinin gozunde saçma fikirleri için vakitli vakitsiz kendilerini rahatsız eden bir hayalperestti. Milli Savunma Ba— kan Yardımcılığının onbirinci günün—