YURTTA OLUP BİTENLER Millet Bahar meltemleri u hafta Türkiyede, hasretini çek- tiğimiz bir hava esti. Geç kalmış meteorolojik kış son tahriplerini ya- arken, n da geç kalmış siyasi bahar kalplerı ısıttı. Hiç bir şey hal- ledilmiş değildi.. Rejimindertleride, iktisadi sıkıntılar da oldugu gibi du- ruyordu İki ciddi siyasi parti, e C. birbirleriyle ugraşmakta devam ediyorlardı. Bir mânası kalma- dığı aşikâr başka partiler, — kendi mensuplarından birinin tabiriyle, toz toprak içinde yuvarlaşıyorlardı. Ga- zetelere gene acaip başlıklı tekzipler geliyordu ve — vazifelerinin — gazeteci hapsettirmek olduğunu sanan bir ta- kım savcılar mahkemelerde — basın mensuplarını mahküm ettirmeye uğ- raşıyorlardı. Ratip Tahir Burak hâlâ cezaevindeydi, İstanbuldaki — meşhur subay " d a n hâlâ bir haber alınamı- yordu Bütün bunlara rağmen siyasi ha- vada bir ılıklık — hissediliyordu. İşin iyisi şuydu ki, bu seferki ılıklık su- niye benzemıyordu Sırtları ısıtan, iki liderin bir masa başında kadeh tokuş- turması değildi. Bırakınız kadeh to- kuşturmayı, bir temas dahi olmamış- tı; Ama her şey gösteriyordu ki elin- de çok şey tutan İktidar, 1946 ruhuna avdetten başka iyi çare — olmadığını anlamıştı. Bu demek değildi ki, bu ruha karşı mukavemetti meslek edi- nenler o kampta lideri direnmeye teş- vikten — tamamiyle — vazgeçmişlerdi. Buna imkân yoktu. Fakat aksi kana- atte olanlar, D. P. nin kurtuluşunu Gazete okuyucusu Havalar isiıniyor 1946 ruhuna samimi surette dönüşte görenler artık seslerini çıkarıyorlar- dı. Elinde daha az şey tutan Muhale- fet de, işlerin sükünet içinde hallinin daha kolay olacağını anlamış gibiydi. Meclisteki Grubu,bu aftanın orta- sında görüldü ki. ilk günlerin sinirli havasını üzerinden atmıştır. O kam da hafif adamlar, istikbale namzet parti içinde mevkilerini — muhafaza için lidere yanlış işaretler getirmek- te devam etmiyor değillerdi. Ama lide rin, karşı tarafın hakikaten samimi olduguna ınanacagı bir niyetini gör- düğünde siyasi rakiplerinin en tesirli yardımcısı kesileceğini — kendisini ya- kından tanıyanlar biliyorlardı. Hiç bir şeyin halledilmemiş olma- sına rağmen siyasi barometrenin bu Hesap Meselesi aşbakan Adnan — Menderes İstanbul Belediye — Mecli- sinde nutuk veriyor: Gelecek seçimlerin 1962 senesi sonunda yapılacağına gör . Zafer makale yazıyor İkti- dara gelmekten sadece bahset- mek için dahi 1962 yi beklemek lâzım Allah Allah! Anayasamız seçimlerin dört seneden — dört seneye yapılacağını âmir. Son seçimler 1957 Ekiminde yapıl- dığına göre, önümüzdeki seçim- lerin en geç 1961 Ekiminde ya- pılması gerekir. D. P. nin al- dığı vekâlet o tarihten İtibaren hükümsüz kalır. 1961 in Kasımı geldi de, seçimler sebepsiz ya- pılmadı mı, kıymetli İktidarı- mız dupeduz gayrımeşru dam gasını yer. Zira şimdiye kadar biz, hep sanıyorduk ki, 1957 * 4 — 1961 dir. Galiba öyle bir kalkındık ki, artık 1957 * 4 — 2 okka. Eee, Kalkınmanın görülme- mişi de başka türlü olmaz ya... hafta, AKİS'in geçen hafta tahmin ettiği gibi iyi havayı göstermesi bun- dan Barometre bir kaç hafta daha aynı noktada kalırsa, liderleri bir a- rada görm iyi havanın sebebi de- ğil, netıcesı olarak pek âlâ mümkün hale gelecekti. D.P. Sinirlenmeyen kazanıyor! Bu haftanın ortasında çarşamba günü Başbakan Adnan Menderesi Ankarada görenler hayli şaşırdılar. Hükümet başkanı -ki hükümet bar- kanı olup ta başkentten uzak yaşa- mada beynelmilel bir rekor kırdığı Adnan Menderes 1950' ye dönüş muhakkaktır- son derece canlı, ne- şeli, ondan da mühimi sakin ve hu- zurluydu.. Kendisini Ankaradan ayrı- lırken -iki haftadan fazla — olmuştu- uğurlayanlar adeta tanıyamadılar. Bu, hakikaten büyük bir değişiklikti. Adnan Menderes hâdiseleri başka za- viyeden alıyor, hırçınlaşmıyor, bilâ- kis yumuşaklığın devlet adamlarını muvaffakiyete götüreceğini anlamışa benziyordu. O kadar ki, kendisini gö- renlerden biri "Sanki karşımda 1950 Adnan beyi vardı" dedi. 1950 Adnan Beyi... Bu, iyi niyetli, kalbi memle- kete hızmet aşkıyla dolu, demokra- tik rejimin faziletine inanmış, Pe- ron'u değil Jefferson'u kendisine mo- del seçmiş bir politikacı demekti. Baş- bakana İstanbulun yaradığı anlaşılı- yordu. Vehimlerden uzak bir hali var- dı. Bir çok kimse — Başbakandaki bu değişikliği, daima'yanında dolaştır- dığı bazı kimselerden Istanbulda u- zak kalmış olmasına verdi. Hakikaten Adnan Menderes Boğaziçi sahillerinde daha ziyade Lütfi Kırdar, Sıtkı Yır- calı, Abdullah Aker. Hasan Polatkan m Menderes, Emin Kalafat gıbı Bakanlarla temas etmişti. Emin Kala- fatın, bir arttırma bahis mevzuu ol- mayınca Başbakan — üzerinde epeski günlerdeki neviden müsbet bir, tesiri yapmış olması muhtemeldi. Diğerleri, zaten itidalleriyle tanınmış kimseler- en mühimi, Adnan Mende- resin ne zaman yanında bulunsa Baş- bakanın hırçınlaştığı zevat Anadolu- ya, tetkikata gönderilmişti. Bu, D.P. içinde pek çok kimsenin hararetle ve AKİS, 29 MART 1958