YURTTA OLUP BİTENLER. mılletvekıllıgını uğrunda mücadeleyi kabul ettiği memlekete hizmet için, daha kuvvetli bir vasıta olarak gö- rüyordu. Yoklamaya üç gün kala Gaziantebe gitti Fakat hareketinden evvel dürüst davranmayı tercih etti. Cemil Sait Barlas, Ali İhsanın patronu Nadir Nadıyı gördü ve kendisinden, hayli eğlenceli bir konuşmayla musaade aldı. Yazı işleri müdürü aday ola- bilirdi. Ancak Ali İhsan Göğüş, yok- lamayı bir rey farkla mahalli aday- lar önünde kaybetti. Gazianteple mü- nasebetleri senelerdir kesikti. Uç gün ise su gibi akıp gitmişti. Gaziantep- li gençler Genel Merkeze müracaat ettiler. Gençlerin başında il başkanı Osman Bilen vardı. Genel Merkezden Göğüşe evvelâ Urfa adaylığı teklif e- dildi. C.H.P Urfada, Gaziantep'te ol- duğu kadar kuvvetliydi. Mutlaka ka- zanacaklardı. Nitekim kazandılar-. Fakat Ali İhsan şiddetle — reddetti. Madem ki Gaziantepliydi, ancak Ga- ziantep milletvekili olarak Meclise girebilirdi. Mesele milletvekili olmak değildi. Mesele bir zihniyet meselesiy- di. Genel Merkez Gaziantepli genç- lerin ve Ali İhsanın ısrarı karşısın- da grene gazeteciyi kendi kontenjanın- dan Gaziantep adayı gösterdi. Sonra, mücadele başladı. Bu, sert bır mücadele oldu. 1954 seçımlerınde .P. rakibini 26 bin oy geçmişti. kat ilk çatışmalar gösterdi ki bu se— fer C. H. P. 25 bin oyu kapadığı gi- bi," muhtemelen öne dahi atlamıştır. Bütün adaylar paçaları sıvadılar ve yollara döküldüler. Geceleri Ali İh- san Göğüs, tıpkı öteki arkadaşları gibi, siyah gür saçları ve yüzü tozdan bir fırın işçisi gibi bembeyaz şehre dönüyordu. Hava gittikçe kızıştı. Top. lantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanu- nuna rağmen iki taraf her akşam Ga- ziantepte kuvvet gösterileri yapıyor- du. Nefret, kin ve gerginlik mütema- diyen artıyordu. Mücadele kıyası- yaydı. Vaziyete hakim bir Emnıyet müdürü, Demokratların şikâyeti ü- zerine bir gecede bakanlık emrine alınmıştı. Vekili, selefinin akibetini unutamıyor ve ona göre davranıyor- du. Seçimlere iste bu hava içinde gi- dildi. O gece sabaha karşı saat ikide C.H.P 1liler seçimleri kazandıkları iddiasındaydılar. D.P. il merkezinin ışıkları sonmuştu Halkçılar bayram yapıyorları Mahpushane çeşmesi Aradan bir hafta geçti. Adana Ceza- evinin üst katındaki, üç tarafı du- var, Ön tarafı ise demır parmaklıklar- la çevrili büyük bir koğuşta 83 mev- kuf oturmuş, bir hoparlörden akse- den sesleri dinliyordu. Vakit öğleden sonraydı Hoparlör, Türkiye B.M.M nin, onbırıncı devresinin başlaması münasebetiyle radyoyla naklen yapı- lan yayını veriyordu. 33 mevkuf ya- yını. Adana Cezaevindeki bin kadar mahkümdan apayrı bir dikkat ve a- lâka ile takip ediyordu. B.M.M de yem milletvekilleri yemin ediyorlar- dı. Yapılan merasimde milletvekille- H, evvela intihap dairelerine ve son- ra da isimlerine göre alfabetik sıra ile kürsüye çıkıyorlar, mutad formü- lü tekrarlıyorlardı. Eskişehir arkada kalıp sıra Gaziantebe gelince 33 mev- kufun heyecanı son haddine vardı. Gaziantep mılletvekıllerınden Ekrem Cenanı, İhsan adır Dülger v.s. nin yeminleri sırasında 33 mev- kuftan bir tanesi yaşaran gözlerini arkadaşlarından saklamak gayretiy- le, yüzünü avuçları içine gömmüştü. u genç, yakışıklı, fakat yorgunluk ve' bitkinlikten benzi sararmış, avurt- ları çökmüş Ali İhsan Göğüstü. Se- çimlerden iki gün sonra, 29 Ekim bayramında neşri yasak olan meşhur 'Gaziantep hâdiseleri' cereyan et- mişti. Ali İhsan bir yıla mahküm olduğu dâvada Temyizin temizlediği dâva O gün, Ali İhsan ve 32 arkadaşı teker teker toplanıp şehre üç ki- lometre ötedeki askeri kışlada neza- ret altına alınıyorlardı. Orada iki gün nezaret altında kalıyorlar. lattan. men ediliyorlardı. Abdest neye dahi süngülü Jandarmaların nezaretinde gidip geliyorlardı. ralık günü sabaha karşı de Gaziantep Nöbetçi mahkemesinde, haklarında kararı çıkartılıyordu. Onbeş dakika sonra da, suçlarının ne olduğunu da- hi bılmeden çift sıralı 3Üngülü jan- darmaların nezaretınde hiç kimsenin haberi yokken iki askeri GMC'ye bin- diriliyor ve adeta -azrıaille yarış e- dercesine bir süratle Adanaya sevk edılıyorlardı 33 mevkuf, Adana Ce- zaevinin diğer mahkümlardan tecrid edilmiş bir koğuşunda onüç gün kal- dılar. Bu arada, Ankarada tevkif e- dilen Cemil Sait Barlas da kendile- rine iltihak etti. Sanıklar, onüç gün sonra otobüsle Yozgat Cezaevine nak- ledildiler; * Unutulmayacak günler eçen haftanın başında Yeşilköye konan uçaktan inen yolcu, kuca- ğında çocuğu evine dönerken arkada kalan günleri gözünün önüne getirdi ve hâdiseler bir sinema şeridi gibi a- kıp gitti. Cezaevinde tam 140 gün kalmışlardı. Yozgatta kendilerine ay- rı bir koğuş verilmişti uraya "si- yasi koğuş"” adını takmışlardı. Ye- meklerini kendılerı pışırıyorlardı Mü- navebe ile, işilik takımlar halinde aşçılık yapıyorlardı. Mutfak levazımını, iyi ozgat Cezaevi Mudurıyetı temin etmişti. Ancak, be- ceriksizliği dolayısı ile Ali İhsan alı- cılıktan muaf tutulmuştu. Salı, Per- şembe ve Cumartesi günleri ziyaret- cileriyle görüştürülüyorlardı. Eşi ve kızı bir d Adanada, bir defa da Yozgatta Alı İhsanı ziyarete gelmış— Sanıklar vakitlerinin çoğu- nu koğuşta veya bahçede volta at- makla, kitap okumakla, konuşmak- la veya bahçe bellemek, mektup yaz- makla geçiniyorlardı. Ali İhsan o kasvetli günlerde 73 kitap okumuş, 280 mektup, sayısız telgraf almış ve bunlara cevap vermişti. Yozgatlılar da ellerinden gelen hiçbirşeyi. siya- si koğuş sakinlerinden — esirgeme- mişlerdi. Hele Hacı Ozan isimli genç Yozgatlı lokantacıya, Gaziantep sa- nıkları Ömürleri boyunca minnettar kalacaklardı. Tıknaz ve sempatik bir adam olan Hacı Ozan, adeta dün- yanın geriye kalan kısmı ile siyasi koğuş arasında rabıta teşkil ediyor- du. Saat kayışından kazağa kadar, mevkufların her türlü — ihtiyaçlarını karşılamak için çırpınmış durmuştu. Siyasi koğuşun en ihtiyarı yetmış yaşında, dokuz, çocuk ve bir sürü torun sahibi Hasan Şahindi. Yarım metre Önünü göremiyen bu Zavallı ak saçlı, fiziki yapısı ile kabili te- lif olmayan bir itham altındaydı. Koğuşun en genci onsekiz. yaşında- ki Mehmet Soylak adındaki soba- cıydı. Mehmet Soylak, siyasi koğu- AKİS 29 MART. 1958