olan Nenni Sosyalistleri, Saragat'ın sağcı sosyalisleriyle de — birleşeme- mişlerdi. Sağcı partilerin hali de pek farklı değildi: Kralcı Parti ikiye bö- lünmüştü. Kralcılar, Liberaller ve Faşistler arasındaki birleşme teşeb- büsü neticesiz kalmıştı. rtlar altında mutlak ekse- riyeti kazanmasa bile, Hristiyan De- mokratların hâkim durumu muhafa- za etmesi kuvvetle muhtemeldi. Endonezya Ah şu gazeteciler! rta Sumatrada hükümet kuvvet- leriyle asiler arasında — başlıyan dahili harp. bu satırlar yazıldığı sı- rada da devam ediyordu. Her iki ta- raf ta, üzere, — zafer üzerine zafer kazandıgına halkı inandırmaya çahşıyordu Hükümet kuvvetlerının şimdilik ağır basmasına rağm Ti- fonun İspanya iç harbine benzettıgı Sumatra savaşı her halde uzun süre- cektir Asi genç albaylar Gerilla sa- natında .tecrübeli kimselerdi.Garilla- ya hemen son vermek te güç bir işti. Sonra Sumatra savaşının, Endonezya- nın bir-iç meselesi olarak kalması- na da imkân yoktu. Dünyanın hangi köşesinde olurs olsun, en ufak kar- gaşalık iki devi karşı karşıya getiri- yordu. Amerika komünizme .düşman olduğunu ilân eden a hükümete sempati duyduğunu saklamıyordu. Dulles, milletlerarası teamülü unuta- rak, Sukârno'nun Endonezya halkını temsil — etmediğini bile söylemekten çekinmemişti. Rusyanın Endonezyalı komünistlerin desteklediği Sukârno'- nun tarafını tuttuğu aşikârdı. Rusya ve Amerikanın zahiren tarafsız kal- malarına rağmen, sempati besledik- leri tarafa el altından, şu veya bu şekilde yardım edecekleri muhakkak- Nitekim Sukârno'nun başbakanı Djuanda geçen haftanın ortasında basına verdiği, bir beyanatta, komşu memleketlerin asilere yardım ettikle- rinden bahsediyordu. Belki komşu hükümetlerin bu yardımdan haberle- ri yoktu, bu memleketlerdeki antiko- münist gruplar kendiliklerinden ha- rekete çekmişlerdi. Ama ne olursa Sukarno Ayak altındaki karpuz kabuğu olsun bu müdahale önlenmeliydi. DJu— anda herhalde SEATO'nun Asyalı ü- yelerine atıf yapıyordu. Bu memle- ketlerin Amerikadan aldıkları silâh- ların bir kısmını asi hükümete dev- retmeleri mümkündü. Rus ve Ameri- kan silâhlarının karşı karşıya gelme- si, her halde iyi bir şey degıldı Sonra unutmamak lâzımdı ki "güdümlü de- yalpalamalarına rağ- serbest seçim- lerle iş başına gelmiş u bakımdan Djuanda'nın şikâyetine hak verme- mek imkânsızdı. Ama Djuanda'nın basına çatmasını anlamak mümkün değildi. Başbakan gazetecileri' taraf- sız olmamakla suçlandırıyordu Şu gazeteciler de kim aranamıyor- lardı! Herkes gazetecılerden "objek- tif” olmalarını 1st1y ordu. Ama siya- set adamları için objektiflik — met- hiye idi. DÜNYADA OLUP BİTENLER Güney Amerika Diktatörlerden ne haber? übanın hurrıyet için sılaha sarılan genç Castro'su, geçen hafta tatör Batista ya karşı mucadelesını şiddetlendirirken, sabık diktatör Pe- ron ve Jimenez üstadları TTUJlllO nun memleketinde Trahat bir hayat sür- mekteydiler. Kır saçlı General Tru- jillo, diktatörlerin üstadı sıfatına ha- kikaten lâyıktı Dominik Cumhuriye- tinin başına geçtiği Zzaman, | Peron henüz meçhul bir subaydı; Jimenez ise daha bıyıkları bile - terlememiş toy bir talebeydi. Halen Peron'un da, Jimenez'in de yerlerinde yeller esi— yordu. Ama kır saçlı diktatör, Domi- nik Cumhuriyetinin dızgınlerını hâlâ elinde tutuyordu. İki emekli diktatö- rün, "her dem taze" Tru;ıllo dan her halde alacakları dersler vardı. Domi- nik düşünmek ve öğrenmek için gü- zel bir yerdi, - Milyoner emeklilerin bütün konforu temin edilmişti. Do- minikin en lüks iki otelinde yaşamak- taydılar. Emirlerine şoförlü otomobil- ler tahsis edilmişti. Sabık diktatörler, Dominikin kuş uçurtmayan gizli po- li sinin himayesi altındaydılar. Peron sarışın sekreteri ve yardımcısıyla be- raber lüks bir dairede yaşıyordu Ye- ineklerini otelin terasında yiyor, sık sık yüzüyor ve güneş banyosu alıyor— du. 62 yaşında olmasına rağmen, hala bir delıkanlı kadar canlıydı. Ağ- zına içki koymuyordu. Her halde Ar- jantine ne zaman döneceğini duşun— mekle meşgul oluyordu. - 43 yaşındaki kısa boylu, gözlüklü Jimenez, Peron'dan birbuçuk kilomet- re uzakta yaşamaktaydı. Dört kızı, karışı ve "çocuklarının mürebbiyesi ile birlikte 6 oda kiralamıştı. Akşam ü- zerleri otelin barında ahbaplarıyla be- raber birkaç viski-soda yuvarlamayı ihmal etmiyordu. Gece müzik dinleme ye ve dans edenleri seyretmeye bayılı- yordu. Bir fıçıya benzeyen Jimenez, hayatından son derece memnun gorü— nüyordu. Maamafih yakınları şişman diktatörün ihtilâlden sonra birkaç ki- lo zayıfladığını söylüyorlardı. Gene- ral Jimenez "Hayatımın onüç yılını AKİS, 29 MART 1958 Peron - Trujillo - Jimenez Hoca ve talebeleri