Futbol Bir sahamız vardı... üney Amerikanın — şöhretli fut- bol ekibi Brezilya, İstanbulda oynıyacağı milli karşılaşma için Ye- ailkijye iner inmez, ekibin birçok ta- pınmış futbolcusu ve idarecileri ken- dilerini — karşılamağa — gelen basın mensuplarına ilk suali heyecan için- de sormuşlardı "Sahanıznasıl?" Doğrusu aranırsa Yeni dünyanın futbol cambazları Maracana gibi hari- kulade bir stadda top oynuyorlar, Avrupa turnelerınde de Bern, Prag, Lizbon ve Roma gibi şehırlerın yüz- binlik fevkalade çımlerınde top koş- turduktan sonra .İstanbula iniyorlar- dı. Brezılyalılara bekledikleri cevabı verecek cesur .bir basın mensubu da yoktu. "Stadımız iyidir" demek için Avrupada top oynanan sahalardan bihaber olmak gerekirdi. Ancak, Brezilyalıları karşılamağa giden ga- zetecilerin hemen hepsi, Türkiye - Brezilya milli maçının oynanacağı olmabahçe stadının yurekler acısı halini yakından biliyorlar "sahamız iyidir, meraklanmayınız" demeğe de teşebbüs etmiyorlardı. Futbol sahası konusunda Türk gazetecilerinin boy- nu büküktü. Avrupanın hemen her köşesini süsleyen ve insanların futbol maçlarını rahatça takip etmelerini sağlayan stadyumlardan — Türkiyede eser yoktu. Fakat bu hususta Türk futbolcularının da boynu büküktü. Değerleri yüzbinlerce lirayı bulan pekçok futbolcu bu tarlalarda top koşturur, adeta futbol cambazlığı yapardı. Fakat Brezilya, Macaristan, Almanya ve Yugoslavya gibi hakiki futbol cambazları da aym sahalarda p oynar ve hemen her yabancı fut- bolcu memleketımızde oynadığı maç- tan sonra sahayı soranlara "Dehşet" demekten kendini alamazdı. rımızın baştan itibaren bu dorumda olduklarını söylememek gerekirdi. AKİS, 15 MART 1958 19 Mayıs stadı Çimlerden ne haber? Türkiyede stadlar gürültülü. ihaleler, tepeden emirler, feryatlar ve pek çok seçim sonunda yapılır ve bir tek yıl dahi "oynar halde" tutulamazdı. Se- bepler pek basitti. Yaz kış program- sız bir. şekilde tek sahaya yüklenen çeşitli kümelerin maçları stadın maç Kudretini öldürür, fevkalâde bir bakım için bulunması gereken teknik elemanların yokluğu, çim ve tribtins lerin günden güne ölüme gitmesini intaç eder, milyonlar sarfıyla meyda- na getirilen eserler sadece program- sızlık ve bakımsızlık yüzünden tarla olurdu. Misâl pek çoktu. Sahasızlık ileri sürülerek ve sadece kulüplerin teşkilât üzerindeki baskıları' yüzün- den haftanın hemen beş günü üzerin- de maç oynatılan, yaz kış dinlendiril- meyen Dolmabahçe bir bataklıktan farksızdı. Bunun yanı sıra emektar Şeref kaskatı bir toprak, Fenerbahçe engebelerle dolu bir çayır, mahalli stadlar "stad". denilmiyecek alelade meydanlardı. Düşünülmesi gereken bir çok mühim mesele ve bu arada- ü saha, durumumuza rağ- diyen teşki- lât kademeleri, maçlardan sonra sa- hayı soranlara "dehşet" diyen ya- bancı futbolcuları nasıl — karşılamış- tı, acaba? Ancak, geçen yıla kadar OKUYOR saha durumlarını düşünerek pek bed- bin olan spor meraklıları Ankaradan gelen bir haberi duyduklarında doğ- rusu bir hayli heyecanlanmışlardı. 19 Mayıs stadı maçlara kapatılmış, stadın revizyon ve — büyütülmesine başlanmıştı. Bu, yabancı takımlara karşı 60.000 kişilik modern bir oyun yerinin hazırlanması demekti. Bu stad bittikten sonra artık Türk Gaze. tecileri "Evet, sahamız iyidir" diye- bilecekler, meraklıları güçlükte sey- rettikleri maçları Tahatça görebile- ceklerdi. Uzun süren bekleme devre- sinde alınan bazı haberler son de- rece üzücüydü; Stadın yeni cimleri yanlış gübre verilerek yakılmıştı. Fa. kat sahanın seçim arifesinde, alelace- le bir maçla açılması da o derece ü- züntü uyandırmıştı. Yeni stadda maç oynayan futbolcular zamansız bir oyundan sonra camlarin bloklar hâlinde koptuğunu söylemişlerdi. 19 Mayıs stadının tekrar eden çık- ma tehlikesi belirmişken gene bu sa- hada son derece saçma bir görüşle tertiplenen Türkiye - Belçika maçı taze çimi tamamen öldürmüş, henüz oturmayan zemin toprağını balçık haline getirmişti. ÜUmitle beklenen stadın hali tehlikeliydi. Bütün, çalış- malara yeniden başlanacak, yeni çim ekilecek, revizyon tekrarlanacaktı Vakit kaybı çoktu. Ancak, son hafta içinde dolaşan bir haber resmi ma- kamları da meşgul etmeğe başladı- ğında, spor çevrelerinde üzüntüden çok başka bir reaksiyon uyanmıştı. Adetâ hususi bir angajmanla Galata- saray ve Fenerbahçenin yeni stadda oynıyacakları ilân ediliyor ve bu maç için Başbakanın müsaade verdiği bildi riliyordu. Durum son derece tehlike- liydi. Başbakan stadın son vaziyetini iki maçta olanları elbette bılmezdı Alâkalıların derhal ikazı ve bu ma- çın iptali gerekiyordu. Bir sahamız olacaksa buna mecburduk. — Yoksa boynumuz gene bükük — duracak, “dehşet" kelimesini daha uzun müd- det işitecektik. 33