petrol gelirleri tâmamiyle . kesilmiş, Suudi Arabistanın İse azalmıştı. Bil- hassa Irakm durumu çok nazikti. Nasırla açıktan açığa bir kuvvet de- nemesine girişen Nuri Said, şimdilik bu İktisadi boyunduruğu hesaba kat- maz gibi davranıyordu. Ama kurt siyaset adamı, Nasırın ne kadar a- Vantajlı bir durumda bulunduğunu herhalde biliyordu. Yeni Nuri Said hükümeti programında, arada sıra- da çatlakça sesler çıkaran Irak par lamentosunu feshetmekle işe başla- yacağım söylemişti. 15 Mayıstan ev- vel yeni seçimlere gidilecekti. Seçim meselelerinde son derece mahir olan tecrübeli Nuri Saidin, bu isi yağdan kıl çeker gibi kolaylıkla başaracağı muhakkaktı. Ama Nasıra karşı, Krallar Federasyonunu aynı başarıy- la savunacağım ümit etmek zordu. Elbette ki hürriyetlerle başı hoş ol- myan Sır Nuri ve astığı astık, kes- tiği kestik Kral Suud kolay kolay yutulacak lokmalar değildi. — Fakat Orta Doğuda kapanan bir devri tem di. İki dev başbaşa Verıp, İsrailin hu- dutlarım garanti etmeli ve bölgeyi sılahlandırmaktan vazgeçmel ydi. Bü- tün Orta Doğu memleketlerim kapla- yan bir lktısadı plân hazırlanma- lıydı. Hakikaten bölgeyi — istikrara kavuşturmak için başka bir — çıkar yol görünmüyordu. Ama hâlen siya- set adamlarının bu sözlere kulak ver- diğini gösteren en ufak emare mev- cut değildi. Küba Gün yaklaşıyor übanin hürriyet kahramanı Fidel Castro, geçen hafta beklenen gü- nün artık çok, yaklaştığım söylü- yordu. Küba halkı kırk beş gün i- çinde Venezuella halkı gibi. umumi bir grev yapmaya davet edilecekler- di. Fidel Castro ümitliydi. Diktatör Batistanın sonunun geldiğine inanı- yordu. Diktatör Batista. bu tehdide Hollanda Karikatür! — LÜTFEN YERLERİNİZİ ALINIZ BEYLER!" sil eden Nuri Said ve Kral Suud, e- ninde sonunda sahneden silinecekler- di. Ne var ki, mesele bununla bitmi- yordu. Nasır ve Sultanlar arasında kızışan mücadeleye ne Rusya, — ne Amerika seyirci kalamıyacaklardı. Nasır - Nuri Said çatışmasının Rus- Amerikan çatışması haline geleceği muhakkaktı: Bu çatışma zaten şim- diden mevcuttu. Birleşik Arap Cura- hürriyeti ve Krallar Federasyonu ara sındaki mücadelenin kızışması, Do- ğu - Batı çatışmasını daha kritik bir safhaya getirmekteydi. Durum hiç de parlak değildi. Bölgenin meselelerini yakından tanıyan bir çok Batılı mü- tehassıs, Rusya ve Amerikanın Orta- Doğu meseleleri üzerinde anlaşması- nın son çare olduğunu düşünmektey- AKİS, 15 MART 1958 rağmen bir Haziranda umumi seçim- lere gidileceğini — tekrarlamaktaydı. New York .Times, Batistanın seçim yapmaktan maksadının — Amerikayı hoşnut etmek olduğunu — yazıyordu. Amerika, hükümet darbesiyle ' işba- şına gelen bir diktatörle iş yapmak- tan ne de olsa az çok rahatsızlık du- yuyordu. Seçimler, Sam — Amcanın vicdan azaplarına son verecekti. Ba- tista'nm Cumhurbaşkanı adayı, And- res Rivero Aguero'ydu. Rivero seçim, leri kazanırsa, Batista ordunun ba- şına geçecekti. Böylece perde arka- sından Kübanın hakiki sahibi olmak- ta devam edecekti. Ama pek az insan Batistanın dürüst bir seçim" yapaca- ğına inanıyordu. üney Amerikada son derece hürmet edilen Kübalı avu- DÜNYADA OLUP BİTENLER kat Dr, Miro, Batista'nm başkanlı- ğı altında serbest seçim yapmanın mümküh -olmadığım söylüyordu. Ba- tista eğer hakikaten namuslu'bir se- çim yapmak istiyorsa, yerini raf (bir hükümete bırakmalı, sonra seçimlere gitmeliydi. meselelere olan ilgisiyle şöhret, ya- pan hanım doktor Elena ederos daha açık konuşuyor ve: "Castro, Küba halkının demokratik bir reji- me sahip olma arzusunun bir sem- bolü haline gelmiştir" diyordu Herşeye rağmen seçimlese katili- maya karar veren muhalefet adayla- rı da, Batista'nın — hüsnüniyetinden pek emin değillerdi. Ama, kırık kal- tedavi etmekle meşgul olan muhalif aday Dr. Grau gene de ümit- Halkın ayaklandığım demiyeceğini düşünüyordu. devrilince — Küba sulhe kavuşacaktı. Diğer muhalefet,,adayı, Hayana ÜUni- versitesindeki iktisat profesörü — 5 yaşındaki Dr. Marguez Sterling de neticeden ümitliydi. Dr. Sterling'e göre, diktatör Batista bir — dilemle karşı karşıya bulunuyordu: Ya se- çimler namuslu olacaktı. Bu takdir- de.. Batista mutlaka — kaybedecekti. Ya seçimlere hıle karışacaktı. O za- man da Castro'nun kuvvetleri dik- tatörü devirmesini bileceklerdi. Peki ya işadamları Kubaya binlerce "dolar yatıran. A- merikalı işadamları da, bu seçim hikâyesini endişeyle takıp etmektey— diler. New Yı Times'a göre, merikalı işadamları, diktatör Batıs— ta'nın kaybetmesi ihtimalini korkuy- la karşılıyorlardı. Bir işadamı nıçın korktuğunu açıkça söylüyordu: "Biz Batista'yla anlaşmaya vardık. Ne ka- dar vergi ödeyeceğimizi biliyoruz. O gıderse 1şlerın karışmasından kor- kuyoruz." Ticaretten başka şeyleri düşünen Amerikalılar da eksik değildi. Ba- tista'nın hiç değilse görünüşte dü- rüst bir seçim yanmasını temenni e dıyorlardı Ama diktatörün — adayı ivero'yu mo beğenmemişlerdi. Ri vero, Batista grubunun en berbat adamıydı Mamafih Amerikan hükü- metinin diktatör Batista'yla iyi ge- çindiği muhakkaktı. Muhalefet ada- yı Grau dertli dertli bu dostluktan şıkayet etmekteydi: Amerikanın Ba- tista'yâ silâh göndermesi büyük bir hataydı. Bu silâhların hürriyeti ez- mek için kullanılacağını — dünyânın en büyük demokrasisi bilmeliydi. Birleşik Devletler, derhal Amerika Devletleri teşkılatını toplantıya ça ğınmıalıydı. Bu teşkilât; diktatörle- rin aleyhine bir beyanat yapmalı ve her tarafta demokratik hükümetle- rin kurulmasını talep etmekteydi. Güney Amerikada hürriyet için dövüşenlerin, dünyanın en büyük de- mokrasisini yanlarında bulmamala- rı hakikaten acıydı. Ama Amerika, hürriyet inancını ve iktisadi menfa- atlerini bir türlü bağdaştır amıyordu. 21