KADIN Sosyal Hayat Çocuk dostları Gecen haftanın sonunda, Cuma akşamı elektrikler birden sön- dü ve şehrin yarısı dört beş saat ka- ranlıkta kaldı. Bu işe en çok üzülen- ler o saatte, ayna. önünde hazırlanan hanımlardı. Çünkü Cuma gecesi An- karadaki birçok dernek, eğlenceler tertip etmişlerdi. Elektrik — ışığında makyaj yapıp, mum ışıgında yemek yemek birçok hanımı” memnun e- debılırdı ama, mum ışığında süslenip eleiktrik ışığına çıkmak pek te o ka- lar cazip ğildi. Mamafih kadınla- rımız, son senelerde edindikleri ma- haretlere bunu da ilâve etmek zorun- da kalacaklarım artık anlamışlardı. Başkentin — elektrikleri sık" sık mu-" ziplik yapmaktan hoşlanıyordu. Cu- a akşamı eğlence faaliyetleri ara- sında en çok alâka toplıyanlardân bir'tanesi Ankara Çocuk Dostları Derneğinin tertip ettiği sürprizli ye- mek partisi oldu. A adpr kulü- bünde verilen bu başlıca hususiyeti, herkesın fevkalade güler yuzlu oluşu idi. Zaten çocuk dostu o- n bir kimse daima güler yüzlü ol- maz mıydı ? Derneğin faal üyeleri de, davetlileri her an neşelendirmek için ellerinden gelen herşeyi yapmışlar- dı. Yemek yenilirken — atraksiyonlar birbirini takib etti. Hele' meşhur bir ıllızyonıstın birçok "yok'-'ları — nasıl var" ettıgını görmek davetlilere bü- yük bir neş'e verdi. Ankara Çocuk Dostları Derneğinin üyeleri hiç boş numarası bulunmayan zengin bir pi- yango ile de, hem davetlilerini, hem de "gocuklarım" sevindirmesini bil-, mislerdi. Çalışkan hanımların e meği ile ve birçok ticarethanenin ardımı ile elde edilen — hediyelerin 'bilet satışı. Derneğe iyi bir gelir te- min etti. Herhalde Dernek başkanı Dr. Bahtiyar Demirağın o derece neş'eli olmasının sebebi de bu idi. İki senedir kurulmuş olan Dernek şimdilik kimsesiz çocuklara elbise, kitap, defter ilâç yardımları yap- makla iktifa ediyordu ama. gelirinin büyük kısmım da bir yurt açmak ga- yesi ile bırıktırıyordu Dava öylesi- ne büyüktü bir kere işin içine gi- renler dört elle ve büyük bir zevkle bu iş için çalışmaktan — kendilerini alıkoyamıyorlar di. Birçok Ankaralı hamın gittikleri ziyaretlere el işleri- ni de beraber götürüyorlardı. Bu, An- kara Çocuk Dostları Derneğinin nisan ayı içinde Sanat Sevenlerde yapaca- ğı büyük satışın hazırlığı idi. Der- nek, önümüzdeki' sene içinde mülk sahibi Olup, yedi yaşından — yukarı kimseyiz çocukların — barındırılması irin ilk yurdu açmış bulunacaktı, Ambasadördeki neş'e bu ümit- ten doğuyordu. Çocuk dostları çok iyi bir gece geçirdiler. O akşam sı- ralarında Ankara Valisi; Kemal Ay- ÂKİS, 15 MART 1958 Sinir emlekettekı lktısadı güçlükle- ri, meşhur arı reddeden bir zıhnıyet mahrumıyetın daima ufak tefek ehemmiyetsiz şeylere inhisar ettiğini ileri sürmüştür. Gerçekten zaman zaman piyasa- dan çekilen, yok olan bazı mad- deleri belki muvakkat zaman için başkaları ile telâfi etmek müm- kündür ama, bunların ev kadınının hayatında yarattığı zorluklar, ev- de ve bilhassa beslenme mevzu- unda açtığı gedikler küçümsene- cek değildir ve ciddi tedbirler al- mak, ev kadınını bu "var mı, ok ura?" suali ile harab eden bir sinir harbınden kurtarmak zamanı gelm Bır muddet evvel ev degiştir dini. Yeni eve geçişimizin ikinci 'gü nü idi musluklar bozuldu, Tamirci getirdik lastikleri degıştırdı ve. gi- derken bize birçok ihtiyat lastik bıraktı: "— Burada su tazyiki fazladır. Lâstikler de fena, dayanmıyoı' sık sık degıştıreceksınız dedi. — Aman iyisini tak" diye ri- ca ettik. "— 'fiber lâzım, o da yok, gel- miyor!" dedi. Tamirci gitti, iki saat sonra musluk gene bozuldu. Apartmanın diğer daireleri de hep aynı durum- da idi. Bir haftada yirmi, yirmibeş defa aynı ameliyeyi tekrar ettik durduk. Bunu yapamadığımız za- man da, birkaç ay sonra sesine hasret kalacagımız o canım su, bo- şu boşuna aktı durdu. Şimdi, çıkar da fiber yok dersem belki bana gü- lersiniz, ama günde Uç. defa, elimde İngiliz anahtarı fışkıran — sularla uğraştığım zaman ben bunun be- nim için ne kadar mühim olduğu- nu biliyorum. Gene birkaç gün ev- vel, 'bir sabah telefon çaldı. Uzun zamandır görüşemediğimiz bir ah- gün ve birçok bakan da vardı. Esat Büdalkoğlu, Sıtkı Yırcalı, Hasan Po- latkan eşleri il beraber çocukları koruma kampanyasına katılmışlardı. Darısı büyüklerin başınaydı. Çayda - ra, Gayet güzel giyinmiş, şalvarlı ve başörtülü, Amerikalı küçük kız- lar, ellerinde mumlarla sahneye çık- tılar, dânsettiler ve mumları yere bı- raktılar. Seyirciler mumların yazdık- ları harflerı derhal tanımışlardı. Bu harfleri idi. Türk-Ame- rıkan Kadınları Kültür Derneğinin ilk harfleri.. Aynı anda salona giren genç Türk çocukları bu mumların a- rasında yerlerini aldılar ve gençler hep beraber Türk dansları yapmaya başladılar. Salon alkıştan yıkılıyor- du. Hâdise geçen haftanın sonunda Harbi Jale CANDAN baptı. Telâş içinde "sizde ceviz bu- lunur mu?-" diye sordu. Piyasada son zamanlarda nedense cevizin bulunmadığını bilmiyormuş. Misa- firlerine çerkez tavuğu — yapmayı tasarlamış, bütün hazırlıklarını yapmış ve son dakikada, hiçbir dukkanda ceviz bulamamış Ahba- bım' bir hayli üzüntülü idi. Yeni bir 'liste hasırlayacak vakti kal- mam ştı. Hem de bu -iş için bir hayli masraf etmişti, Insan ceviz- siz yaşıyamaz mı? Elbe i ya- şar. Aylarca cevizi düşünmeyiz bile ama gelin benim — ahbabıma bir sorun. O gün, bu yüzden kocası ıle bile bozuşmuştu. Erkeğe gö- e bir ev kadını herşeyını evvelden tertıplemelı idi. Doğm idi ama pi- yasadaki "sürprizli —yok" lar ev kadınım doğrusu tam şaşkına çe- virmişti. Birgün çay kayboluyordu. Bakıyordunuz kibrit, kendisini na- za çekiyor, en akla gelmez ehem- miyetsiz birşey kayıplara karışı- veriyordu. Zeytinyağ artık "Giraa nimetleri" arasına girmişti. Meselâ memlekette bir peynir dâvası var- ili ki iki senedir halledilemiyordu. Ev kadınının kendisini daima Gi- manın veyahut Et-Balık Kurumu- nun saatlerine, ayarlaması müm kün mü idi? Bizim küçük dedıgı— miz bütün bu meseleler, evlerimiz- de büyük hâdiseler yaratıyordu Boşuna yorgunluklar, boşuna te- lâş —ve boşuna münakaşa, işte son senelerde piyasanın bize bol bol temin ettiği şeyler bunlardı. Bu sinir harbinin fert için de, aile için de, cemiyet için de ne kadar zararlı olduğu aşıkardır işte bu- n için, biraz da o i selelerımıze ti uzatmamız, isabet- li teşhislerle onları düzeltmeye, 1s- lâh etmeye çalışmamız ve herşey- den evvel bunları , küçümseme- meği öğrenmemiz İâzımdır. Ankara Palas salonlarında cereyan ediyordu. Türk - Amerikan Kadın- ları Kültür Derneğinin: tertip ettiği balo, Türk ve Amerikalı üyelere bir kere daha birbirlerine — yaklaşmak fırsatını vermişti Ve kır kahvesi şait- linde hazırlanan havuzlu saz salonun- da Türk ve Amerikalı üyeler el ele verip coşkun bir sakilde Türk oyun- ları oynadılar Gene bu kır kahvesin- de hazırlanan nefis Türk — kahvesi, yalnız Amerikalı dostlarımızı değil, Türkleri de mest etmişti asret söndürmek istiyen, kır kahvesine ko- şuyordu. Senenin en güzel balosu sı- fatım kazanan bu baloda Allah kul- lariha yardım etti ve Türk. Ve Ame- rikalı üyelerin, çektikleri büyük pi- yangolarda tam isabet oldu. Ame- rikan -Sefiri 'tarâfındân çekilen pi- yangonun büyük ikramiyesi — güzel 25