YURTTA OLUP BİTENLER taydı. 150 bin kilo kahve 2 numaralı ve hakkında ayrı ayrı ehlivukuf he- yetleri tarafından dört müsbet Tra- por verilmişti. Mü- dürlüğüne ait 300 bin kilo kahve var- dı ki halk buna "Seçim — Kahvesi' adını takmıştı ve hikâyesi bir hayli alâka çekiciydi. Cumhuriyet Hükü meti kahvenin ne derece tesirli "Yok" müdrikti. seçimlerin Ööne a- lınmamasınakarar verildiği derhal geçilmişti. mumi seçim arife- sinde, ağızlara bir parmak bal al- mak kabilinden, az da — olsa piya- saya kahve ar- zetmenin, rey av- cılığı bahsinde İk- tidar lehine bir not olacağı — düşünül- müştü. Ama şura- sı da. vardı ki ala- caklımız Brezilya, artık takas veya kiedi ile kahve ver iniyordu. Muteber bir para veya altın ile peşin tediye is- tiyordu. Çalışıldı, Çabalandı, netıcede bir yol bulundu. Tekel Genel Müdürlüğü, o sırada Hil- ton Otelinde ikamet eden Kıbrıslı To- maidas adında bir rum komisyoncu ile mutabakata yardı. — Kıbrıslı To- maidis, maruf Londralı spekülatör Biggins'in adamıydı. Mısıra gitmek- te olan 300 ,bin ton kahveyi, İsveç bandıralı Sameland şilebinde, "flo- tan"' vaziyette iken peşin dolar ile satabileceğini söyledi. İstenilen ücret ödendi. Hem de, New-York doları ile... Menderes IV. Hükümeti, "istik- balin mesut ve müreffeh TurKıyesı Uğruna gırışılen "Görülmemiş Kal- kınma hamleleri"ne çok lüzumlu o- lan dolarları, millet menfaatine göz- den çıkarmıştı Kıbrıslı Tomaidis ile varılan anjaşma gereğince, 300 biri kilo kahve, 5 Ekim 1967 de İstanbul Gumrugune teslim edilecekti Fakat Iktıdarın güvendiği dağlara kar yağ- Sameland geciktikçe gecikti. 5 E- kimden sonra bir hafta geçti, 15 gün maziye karıştı, Sameland. hâlâ ufuk- larda belirmedi. Bir taraftan da Te- kel Genel Müdürlüğü sözcüleri, de- vamlı surette "Yolda", "Yakında ge- 16 Kahve “Baki kalan bu kubbede bir hoş seda imiş” lecek", "Varmak üzere" şeklinde be- yanat veriyorlardı. Kıbrıslı Tomaidis Tekel Genel Müdürlüğüne bir nokta- da oyun oynamıştı. Eğer anlaşma-, yapılmadan bir defa tahkik edilip Türkiyedeki acentaşına sorulsaydı, Sameland'ın çok daha önceden ha- zırlanmış programına göre 5 değil,' 22 Ekimde İstanbul limanına vasıl olacağı öğrenilecekti. "Geçemez" şte bir taraftan millet, öte yandan İktidar sabırsızlanırken hiç bek- lenmedik, ikinci bir zorluk daha orta- ya çıktı. Sameland 22 Ekimde geldi ve 300 bin kilo * kahveyi, İstanbul Gümrüğüne teslim etti. Haber, ertesi gün gazetelerde intişar edince mille- tin ağzı artık iyice sulanmağa ve mi- desi hasret gurultularım arttırmağa başladı. Fakat, yaptığı tahlil netice- sinde, Istanbul Gümrüğü Laboratu- varı herkesin başından kaynar sular dokulmuşçesıne asabını bozan bir,ra- por verdi: "İçilmesi sağlığa zararlı oldugundan 300 bin kilo kahve Gıda Maddeleri Nizam- namesine göre İstanbul Gümrü- ğünden geçemez!" Bizdeki Gıda Maddeleri Nizam- namesi, 3 numara- l1 kahve esas tutu- larak hazırlanmış- Mevzuata göre, "k hve abuğu, bozuk çekirdekler, zararsız da olsa fazla" olamazdı Üstelik "ıslanmış, tegayyür etmiş, küflü, fena kokulu yumuşamış vesair vaziyetlerde bozul- muş olanlarla, ke- male ermemiş ta- nelerle karışık kah velerin satışı" saktı. Halbuki, Kıbrıslı Tomaıdısın seriyetine sahipti. , Gerçi, Tekel Ge- n el Mudurlugu kendine göre boy— le basit bir mü külü halletmesını isten geçmişti. mumi seçimler ya- pılmış ve —malüm şekilde — neticelen- misti. Tekel Genel — Müdürlüğü tahlile itiraz etmiş, kendi hazırlattığı 'bir ekspertız raporu ile 300 bin kilo kahvesini "müşkülpesent" ve — "gay- retkeş" İstanbul Gümrüğünün inatçı ellerinden kurtarmıştı. Halbuki, E- yüp Ağaoğlu firmasının 3 numaralı 150 bin kilo kahvesi, beceriksizlikten çile doldurmaktaydı. 300 bin kilo kahve, 15 numaralı anbarın bir kısmı imarın sillesine maruz kaldığından, Tekel Genel Müdürlüğünü — Karaca- ağaçtaki yeni inşa ettirdiği depolara nakledildi. Böylece, 300 bin kilo kahve mak- sadına hizmet edememişti. D. P., ar- zu ettiği ekseriyetle olmamakla be- raber, iktidarı tekrar kazanınca, 300 hin kilo kahvenin vatandaşa tevziin- de daha önce gösterilen müstaceliyet te, otomatikman tavsadı, halka inti- kali usulünü tâyin için muhtelif çalış- malar yapıldı, vatandaş da yapılan çalışmaları ümitle takip etti. Hattâ bir defasında muhtarlara, mahallele- rinle oturan ailelerin üstelerini bildi- ren beyannameler hazırlamaları teb- AKİS, 15 MART 1958