YURTTA OLUP BİTENLER. Doğrusu istenilirse, anlaşılmaya- cak bir şey de yoktu. Seçimlerden bu yana koca iki ay geçmıştı İki ayın ilk günlerinde ne p lak fikirler ortaya atmıştı Parti ni bir ruh kazanıyordu. Küller sılke— lenecekti. Madem ki Türk milleti bü- yük nisbette Atatürkün ve İnönünün partisine rey vermişti, partinin de o aşka cevap vermesi bir zaruretti. Bil- hassa Üniversite gençliği ve münev— verler geniş ekseriyetiyle C. H. P. desteklemişti. Onlara lâyık olmak lâzımdı. Ne tatlı sözler söyleniyor, ne ümid verici bir hava sıyo rdu! Fakat sonbahar, arkadan kış rüzgâr- ları bütün bunları alıp götürmüş, ge- riye eski, köhne parti kalmıştı. Hele meşhur Araştırma Merkezinin hâlâ faaliyete geçememiş olması bir ko- medi mevzuuydu. Efendim, Merkezin başına Osman Okyar geçecektı Os- man Okyar hakikaten bu işin bıçıl— miş kaftanıydı. Ayakları yerde ilim adamıydı. Çok iyi tahsıl yapmış— tı. Rahmetli Fethi Okyarın ogluydu C. in ideallerine gönül vı mişti. -Zaten o ideallere gönül Ve - meyen mi vardı; ama sadece idealle- re-. Ancak, Osman Okyar aynı ta- rihlerde evlenmek üzereydi. Onun i- çin İstanbuldan gelememişti. Sonra, gelmişti. Bu sefer de, büro döşeneme- mişti. Büro döşenmeden çalışılabilir miydi? Nitekim Osman Okyar, Tur- han Feyzioğlu ve Bülent Ecevıt ge- çenlerde Araştırma Merkezinin ku- rulacağı Ovehana gelmişler, tuttuk- ları daireyi gezmişlerdi. Fakat deko- rasyon hususunda bir karara vara- rı görmeleri lâzımdı. O, matluba ve evklere muvafık bir plân çizebilirdi. Zarf hazır olduktan sonradır ki mas- rufa geçilebilirdi. Gülmemek, - hem de katıla katıla gülmemek imkânsız- dı. Dünya kadar C. H. P. ocağı kah- velerde, masası bulunmayan İlokaller- de çalışmaktaydı Buna mukabil An- karada, bir Araştırm Merkezinin faaliyete geçebılmesı için bir dekora- e ve tabii bir de nikâh memuru- na lüzum hasıl olmuştu. Eski Partide Merkez ile Teşkilâ- tın farkı işte buydu. Merkez, gerek zihniyet ve gerekse dinamizm bakı- mından Teşkilâta ayak uyduramadığı müddetçe, eski huylardan vaz geçe- medikçe seçmenin alâkası bir muay- - O: he yen nisbetin üstüne anca nin hataları sayesinde çıkabılecektı Kar- gı tarafın hatalarından başka, koz olarak bir tek tarihi Genel Başkanı olan partilerin ise pek talihli parti sa- yılamayacağı aşikârdı. Ya bir gün, D. P. hatalı yolundan dönerse ? Halbukı 1957 seçımlerınden sonra "Şahıs Partisi" olmaktan çık mıştı Ama Merkezin bu hakikate ermesi lâzımdı. Halbuki, başta biz- zat Genel Başkan, Bayındır sokak- ta bunun farkında adam pek yoktu. Partinin ruhu Bu haftanın başında, Türkiyenin istisnasız bütün illerinden gelen başkanlar C. H. P. nin 1950 den ev- velki, 1950, hatta 1954 teki parti ol- madıgını ortaya koydular. İsmet İnö- nü partısmın il başkanlarını toplan- tıya çağırmıştı. Vaziyet neydi? Teş- kilât nasıldı? 1957 seçimlerinin ne- ticesi nasıl bir tesir yaratmıştı? Gö- rüşmeler cumartesi günü başladı, pa- zar akşamına kadar devam etti. Her ilin başkanı konuştu ve kendi böl- gesindeki vaziyeti izah etti. Kaza- nanlar niçin kazandıklarını, kaybe- denler neden kaybettiklerini anlattı- lar. Aile arasında bulunulduğu' için hıç C. H. P. İl Başkanları toplantı halinde Arabayı çekenler kimse hakikatleri saklamaya teves- sül etmedi Kazanılan bir çok yerde zaferin hemen tek sebebi Teşkilâtın dinamizmiydi; Buna mukabil başka yerlerde Teşkılatın gayretlerine rağ- men D. P. g men, — ekseriyetle Vermişti. Fakat bir mı olduğu —mülâhaza tük meselesi. Herkes den şikâyetçiydi. yet ise, akla muhtarları ve belediye- leri getiriyordu. mahalli seçimlere girmediği 1ç1ndır ki kütük- leri başka ellere bırakmıştı. Güya bir takım seçimler boykot edilmişti. İl başkanlarının ekserisi —Kime naz edıyoruz diye sor- du. Biz seçime girmeyince karşı ta- raf memnun oluyor. Arkadaşlar, İs- met İnönü devrinde değiliz. İsmet İnönü hakikaten çok partili rejimi istediği için böyle tedbirler onun za- manında para ederdi. ugün, her mucadeleye atılmalıyız ve pençeleşe pençeleşe zaferi kazanmalıyız". Görüş ekseriyet temin etti ve bundan sonra bütün mahalli seçim- lere girilmesine karar verildi, C.H.P. Teşkilâtı dimdik ayaktaydı. Seçim- lerden sonra yatmamıştı. Bilâkis, imanlar bilenmişti Muhtar seçimi yapılınca C. H. P. ortaya atılacaktı. Belediye seçiminde D. ders vermeye — azmetmişti. şehirlerde ekseriyetin C. H. tara- fından sağlanacağında il başkanla— rının ekserıyetının şuphes dahi yok tu. Ne var z daha iyi çalış— malı, zihniyetini artık gençlerin eline geçmiş bulunan Teşkilâtın zihniyeti- ne uydurmalıydı. Yeni şartlar mev- cuttu, yeni bir metod takip edilmeliy- di. Muvaffakiyetin başlıca şartı buy- du. İl başkanları cumartesi — gecesi Parti ileri gelenleriyle birlikte Klüp Ambasadörde yemek yediler. İnönü de yemekte hazır bulunuyordu. Hu- susi sohbetler resmi görüşmeleri ta- kip etti. Teşkilât Merkezden mem- nun değildi. Memnuniyetsizlik İsmet İnönüye kadar çıkmıyordu ama, nun hemen altından başlıyordu. Ni- çin hareketsiz kalınıyordu? Seçme- nin ekserıyetı reyini Muhalefete' ver- iydi ve Muhalefetin 1 num ralı temsılcısı C. H. P. değil mıydı? Milletin pinekleyen bir Muhalefet mi istediği sanılıyordu? Evet, Muhale- fet vazifesi hâlâ kolay değildi. 1957 zaferine rağmen C. H. P. liler son seçimleri bir zafer telâkki edi- yorlardı. orada burada tazyikler olu- yordu. Fakat bunları 1954 tazyıkıy— le mukayese etmek dahi müminin de- ğildi. Bu sefer bir Server Somuncu- oğlu veya bir Nihad Erim çıkması son derece zordu. Ama Teşkilât gi- bi. Merkezin de kendisini toplaması lâzımdı. Bir çiçekle bahar olmuyor- du. Anka radakılerın bilmesi lâzımdı ki yurdun dört bir tarafındaki C. fi. P. lilerin bir Araştırma Merkezinin AKİS, 28 ARALIK 1957