YURTTA OLUP BİTENLER Fakat bunun adına enflasyon de- mezler, ekspansıyon derlerdı' İktisa- di bilgisi hiç de kötü olmayan Ata- man, bu sözleri Iktısad Fakültesinin birinci sınıf imtihanlarında soylerse, ikinci sınıf a hiç bir zaman geçemiye- cegıııı çok iyi biliyordu. Ama ne yap- n ki Meclis salonları, fakülte ders- hanelerıne benzemiyordu. Maliye Ba- kanının Somuncuogluna ve kendisine, o coşkunluk anında nasıl hayretle baktığını görmemezlik edemezdi. Po- latkan kendini tutamamış, daşlarımın enflasyonu nasıl kabul et- tıgını anlamıyorum" demişti. Sade- e "bazı pürüzler" vardı. Fakat bu puruzler enflasyona delâlet edemez- di. Usta politikacıya, siyaha siyah dedirtmeye imkân yoktu Ertesi gün Zafer, manşetinde "enflâsyon iddia- larının tamamen çürütüldüğünü" id- dia ediyordu. Geri mi ileri mi? Haydı kabul edelim ki fiat yük- selmelerı gibi hazı pürüzler var- dı, fakat "expansion" hakkında ne soylenebılırdı" Muhalefet hatipleri muazzam kalkınmayı da inkâr ede- mezlerdi ya? Nitekim bu hafta so- nunda Radyo Gazetesinin, kelimele- rin üstüne basmasını çok iyi bilen kıraatçısı muhalefetin de —muazzam kalkınmayı teslim ettiğini söylüyor- du. Aksalın mutedil olmak için bü- ük gayret sarfettiği konuşması, böyle tefsır edilmişti. Eski Maliye Bakanının kalkınmadan raklamadan bahsettiği tulmuştu. 1953 - 1956 arasında gay- ri safi milli hasılada sabit fialatlarla artış 9 5,5 civarındaydı. Yıllık D 2 en azbıratış Nüfus her yıl X© arttığına göre, adam başına düşen İsmail Rüştü Aksal Kendi sözlerini tanıyamadı gelir geriliyordu. Aksal bu rakkamla- rı kendisi icadetmıyordu Bunlar İsta- tistik Umum Müdürlü; gunun neşret- tiği rakkamlardı. İktidar ya bu rak- kamları, kendi astronomık rakkam- larına uydurm alıydı, ya mubalagalı rakkam hevesınden vazgeçip her- kes gibi Istatıstık Umum Müdürlü- e Dd ? Niçin : ütçe Komisyonunda Muhale- Jet son derece mutedil bir lisânla şıddetlı tenkidler yapı- yor. Beğendiği hususları — söy- beğenmediklerini bütün çıplaklıgıyla ortaya ko- İsmail ü Aksal bas- ta olmak üzere C. H. P, Gru- Bül, Komısyonu azalan güzel bir yoldala Fakat siz geliniz a'e, rad- yoyu — dinleyin, ajansı okuyun. Muhalefet hatiplerinin i Görülmemiş — Kalkınmayı Öv- müşler, sadece basit, pek basit bir. kaç noktaya dikkati çek- mişler! Allah lillah aşkına, İs- mail Rüştü Aksalın konuşmala— rının ruhu H.P sözcüleri bunu mu belirtmişler- dir? Ya, meşhur "Meclis saa- ti" f Konuşan zata kulak verse- niz, Muhalefetin Mecliste sade- ce İktidara alkış tuttugunu Ssa- nırsiniz. Şu h çok tatmin oldum" demiş, otekı 'bravo Ba- kan” diye haykırmış. Bakanla- rın konuşmalarından sayfalarca lâf, —ötekinin yalnız teşekkür SÖZÜ: Yani, insanın radyo ve ajan- SAa Iktıdara yapılanlara, — tutu- lan yolun istikametine, vasıta- lara muhalı'f olduğunu anlata- bilmesi için mutlaka küfretme- si, hattâ kolları sıvayıp döğüş- mesi mi lâzım? Yani, ancak o şekilde davranıldı mı muhalefet vazifesi — yerine — getirilmiş 0- dur? İnsan fikirlerini mutedıl Jakat kati bir üslüpla, sevıyelı tarzda söylerse günaha mı gi- rer? Açılan güzel çığırı maksad- l1 neşriyatla engellemeye çalış- mak devlet radyosunun, devlet ajansının vazifesi olmamak rek. Nihayet Muhalefet de po- litikacılardan, müteşekkii politikacılar sözlerinin tefsırınden hiç — hazzetmezler. nilemek için, — edalarını değiştirmeye mecbur mu kal- sınlar? günün rakkamlarını kullanmalıydı. Hele kötü bir mahsul yılı olan 1949'u, mukayeseler için başlangıç noktası seçmekten artık vazgeçilmeliydi. Rakkam — Zâti Sungurluklarına rağmen, iktidar yine de Aksalın Server Somuncuoğlu Fener bir yanar, bir söner rakkamla ifade ettiği — duraklamayı görmemezlikten gelemiyordu. "Efen- dim milli hasıla iktisadi kalkınmanın tek barometresi değildir" demelerin- den de belliydi ki, eski Maliye Baka- nına İster istemez hak veriyorlardı. Nüfus, milli gelirden hızlı artmıyor diyemiyorlardı. Bütün —söyledikleri sosyal yatırımların henüz daha mey- valarını vermediğiydi. Hele tarlaya ekilenler bir boy atsın, o zaman milli gelir hızla artacaktı. Bu iddia tama- miyle hayali değildi, az da olsa ha- kikatlere yaklaşan taraflar vardı. Fakat, görülmemiş kalkınma mem- leketinde — nüfusun milli hasıladan hızlı artması çok endişe verici bir gerileme alâmetiydi. Hani şu çok geliştiği iddia edilen husust sektör çabuk meyva veren yatırımlarla ıl- gilenmesine rağmen, artan nüfusun ıhtıyaçları bı e karşılıyamıyordu Parlak yarın hayalleri, bugünkü gerilemeyi mazur gösteremezdi. Krs tof Kolomb sıyasetıyle kalkınma, ilk hız geçince böyle olurdu. Fiatlar kal- kınır, istihsalin ayakları dolaşmaya başlardı.. Fiatlar kalkındığı müddet- çe, iktidarın artan bütçe gelirlerin- den, mevduattan, krediden bahset- mesi çok kolaydı Fiatlar yükseldik- çe gayet tabif ki bütçe gelirleri de yükselecekti. Hakikat halde artmasa bile, mükelleflerin bılançolarında kâr rakkamları fiatlarla yarış edecekti. Rakkamlar koştukça vergilerin ran- dımanı da tabif ki artacaktı. Perso- nel masrafları ve Devlet borçları fi- atlara ayak uydurmadığına — göre Devlet baba, oturduğu yerde kâr ya- pıyordu. Buna rağmen Devlet baba- ma bütçesini denkleştirememesi, ta- AKİS, 28 ARALIK 1957