A S K E Silâhlar NATO nun son kararları Atlantik Paktı Teşkılatı Başbakanları konfer nunda yayınlanan "müşte ek byan— name ve tebliğ'in bilhassa savunma sistemiyle ilgili kısmı, bazı — önemli yenilikler getiriyordu. —Aslında, bu yenilikler, bir kaç yıl önce alınması gereken tedbirler olarak kabul edi- lebilirdi. Hür dünya, silâhsızlanma müzakereleriyle oyalanırken, — Nük- leer silâhlarındaki üstünlüğü Ruslara kaptırdıgını geç de olsa anlamıştı. Tebl de, bu husus şöyle ifade edili- ordu: "Sovyet ıdarecılerı sılahsız— lanma alanında bir anlaşm, eyda- gelm mani olurken askerı kuvvetlerını hale en modern ve en büyük tahrıp kudretine sahip silâh- larla teslih ettiklerini açıkça anlat- mış bulunmaktadırlar." Bu geç kal- mış bir teşhisti. Rusların bu yoldaki tutumu, yıllardan beri başka türlü değildi kı' Neyse olan olmuştu. Aca- a, ilerisi için ne düşünülüyordu, mühim olan buydu. NATO Hükümet Başkanları diyorlardı ki: "Bizler, nik sahada elde edilen son terak- kıler ve silâhlar vadisinde meydana gelen gelışmelerı gözönünde tutarak, Kuz Atlantik Paktı Teşkılatına gayetle müessir bir askeri k. müdafaa gücü vermeğe karar verdik." Artık NATO'nun askerı gucunun arttırılması, — şimdiye' kadar gibi, klasık silahlarla —mümkün de- ğildi. Alınacak tedbirlerden — biri; atom ve hidrojen mermi çekırdeklerı RLİK stoku yapmak, diğeri ise; Başko tanlığın emrine orta menzilli balıs tik fuzeler Vermektı Doğrusu, ted- tedbir ve rın anlıyacağı bir şekılde alınmıştı T şey güzel- di, ama, bu işin tatbıkatı nasıl ola- caktı? — Tebliğin bununla ilgili, kıs- mı, hiç de ümit verici sayılamazdı. Atom ve hidrojen mermi çekirdekle- ri stoklarının ve balistik füzelerin yerleştirilecekleri mahaller ve bun- ların hangi şartlar içinde kullanıla- cakları, doğrudan doğruya ilgili devletlerle varılacak anlaşmalar sa- yesinde tayın edilecektir — deniliyor- du. Çok güzeldi ama, askeri makam- ların kurulmasında zaruret gördük- leri üslerle doğrudan doğruya ilgili devletler ya buna razı olmazlarsa? iteki uzun zamandan beri falso- lu sesler çıkmaktaydı. Meselâ, Skan- dinav memleketleri ve — Yunanistan, sınırları içinde füze üslerinin masına razı olmadıklarını her vesi- leyle ifade etmekten çekinmiyorlar- lardı. Şimdi, bir de atom ve hidrojen çekirdeklerinin stokları meselesi or- taya çıkmıştı. Bilhassa, adı geçen memleketlerin buna kolayca razı ola- caklarını — bekl biraz — safdillik olurdu. Bu şartlar karşısında; aske- Ti gücün müessiriyetini arttırmak tedbiri, henüz işin başlangıcında ek- sik ve sakat doğuyor demek, hakika- tin tam ifadesiydi. Buna mukabil, bilhassa Türkiye güdümlü mermiler- le teçhiz edilmesini ötedenberi ta- lep edıyordu .Nihayet, — konferansta "Nike' nestJohn" güdümlü mermilerinin verilmesine rıza göster- diği resmen ifade olunmuştu. O halde, A.B.C. eğitimi göen subaylarımız Herşeyin başı; Âitrit ve irst kabiliyet Atom taklidinin infilâkı Taklidi böyle olursa yurdumuzda füze üslerinin kurulma- muhtemeldi atom ve hıdrOJen çekirdekleri stoklarımız o- lacaktı. Şüphesiz bu tedbirler, hür milletler için olduğu kadar milli sa- vunmamız için de hayati önemi haiz- di. Ancak, kollektif savunma siste- minde, üye devletlerden bazılarının sistemi Zayıflatacak — zihniyetlerinde ısrar etmeleri, ister istemez topye- kün savunma gücünün azalmasına müncer olacakdı. Anlaşılıyordu ki, NATO devletleri . tehlike burunla— dibine kadar gelmesine rağ- men, müşterek bir savunma kasında hemfikir değillerdi. rum ise, vahim neticelere zemin ha- zırlıyacak müessif bir tutumdu Türk Ordusundaki faaliyetler lasik silâhlar dışındakı savaş tek- nik ve taktik eğitimi için ordu- muzdaki gayret ve faalıyetler hassa NATO'ya girişimizden bu ya- na hızlanmıştı. Bir kaç y önce, Genelkurmay Başkanlığına bağlı ola- rak, A.B.C. "Atom, Biyoloji ve Kim- ya Dairesi" kurulmuştu. Bu alanda ki çalışmalara, böylece daha derli toplu bir istikamet veriliyordu. A- tom, Biyoloji ve Kimya harp silâh ve vasıtalarına karşı savunmada, teknik ve taktik eğitimin saglanması husu- su, silâhlı kuvvetlerimiz kadar hal- kımız için de büyük bir ihtiyaç ola- rak görülmekteydi. Bu — düşünceyle Ankaranın banliyösü Mamakta bir Öğretim müessesesi açılmıştı Bida- yette bu müessesenin âdı, "Özel Si- lâhlar Okulu" idi. Görülen lüzum ü- zerine, "Nükleer Silâhlar Okulu" ve "Kimya Okulu" adlariyle iki müesse- seye ayrılmıştı. Birinci okul münhası- ran Ordu personelinin, diğeri ise daha zıyade sivil personelin eğitimiyle uğ- AKİS. 28 ARALIK 1957