şarrufa ne kadar riayet ettiğinin de- liliydi!. Enflasyon devresinde denk bütçe yapmak pek zor bir iş olma- masına rağmen yine de yapılamıyor- Bütçe açığına, Tarım Satış Ko- operatifleri, Toprak Ofisi v.s. nin ho- vardalıkları da eklenince, bankaların kredi ve mevduat hacmi elbette ki ar- tıyordu. Piyasaya sürülen para, el- bette ki bankaların pasiflerinde boy gösterecekti. Elbettekı bankalar bu mevduat üzerine bir kredi ehramı kuracaklardı. Bunlar hiç de övünüle- cek şeyler değildi. Hükümet asıl iki şeyle öÖvünebilirdi- sabit fiatlar ve artan reel gelir.. Gelgelelim ne fiat- lar yerinde duruyor, ne de reel gelir kımıldıyordu İktidar bunun tam ak- sini yapmıştı: Fiatlar — yükseliyor, reel gelir yerinde sayıyordu. Partizanlığa dönüş Yukselen fiatların istihsale yaptığı zararlar yıllardır sayıp dökülmüş- tü. İktidar hariç, Mısırdaki Sağır Sul- tanın dahi öğrendiği bu zararları tek- rar sayıp dökmeye lüzum yoktu. A- daletsizlik, döviz buhranı, it" sanayilerın gelişmesi vs. zurları, okuması yazması olan he- men herkes öğrenmişti. Enflâsyonun ekseriya unutulan bir mahzuru daha vardı. Satıcıların saltanatı demek o- lan enflâsyon, ufak atölyeleri, ufak dükkânları mantar gibi yerden biti- riyordu. Fiatlar yarış — eder yapsanız satılıyordu, her malın alıcısı vardı. urumda, üç beş kuruş uy- duran herkes bir atolye bir dükkân açıyordu. Aynı alıcıyı paylaşan üç manav dükkânı, malıyetın lüzumsuz ere artması demek Üç adamın çalıştığı atölye, kalıtenın düşmesi, maliyetin şişmesinden başka netice vermiyordu. Enflâsyonun eseri olan bu düşük randımanlı iş yerleri ve dükkânlar, yüksek maliyetleriyle fi- at artmalarının amillerinden biri olu- vereceğini umm cak fiatların istikrara kavuşması bu yerden bitme mantarların Üremesine bir son verebilecekti. Ufak dükkân ve işyerlerinin sa- yısı şu son yıllarda öylesine artmış- tı ki Türk iktisadı hakkında en ciddi incelemeleri yapan Ticaret ve Sanayi Odasının raporlarında dahi bu du- acı acı ifade ediliyordu. Bir türlü neşredilemiyen "başdöndürücü" sanayi sayımı neticeleri, bütün mü- balâğalarına rağmen — sanayileşme devresinde, partizanlığın saltanatını gosterecektı Muazzam sanayıleşme ve ufacık işyerleri.. Bu görülmemiş kalkınmanm tenakuzlarından sadece bir tanesiydi. Karşılıklı memnunluk akat bu haftanın ortasında An- karada, hem İktidar ve hem de Muhalefet, her şeye Trağmen Büt- çe komisyonundaki müzakerelerden memnundu. Müzakerelerin yüksek cereyan ediyo tin tenkidlerine karşı İktidar daha dikkatli, daha ölçülüydü. Elbette ki bunda Muhalefet Grubu seviyesinin yükselmiş — olmasının — rolü vardı. AKİS, 28 ARALIK 1957 CADİLLAC FİLOSU F ktidar, iktisadi sahada bir sistem kurmakla meşgul. Gayesi, I ucuzlugu temın Hayat pahalılığı artık kabul edilmiş bulunuyor. Bunu doğuranın "o sinsi Muhalefetle alçak karaborsacılar" olmadığı ortaya çıktı. Enflâsyonun adından korkulursa da, buna ekspansiyon ya- hut daha iyisi atmasyon da denilse bir takım tedbirler almıyor, ik- tisadi bakımdan doğru tarafıbulunan yollara sapılıyor. Halkın, girişi len tecrübeye, belki ümidle değil ama her halde sempatiyle baktığı da muhakkak. O halde siz lütfen, Bütçenin fasılları arasında yer alan şu ilâve resmi otomobillerin oralara nasıl girdiğini izah eder misi- niz? Günler var, ki basında ye halk arasında "yeni resmi otomobiller" lâ- fından geçilmiyor. Evvela duyulan, Büyük Meclisin Başkan vekille- rine 30 bin liralık bir arabanın satın alınacağı oldu. Arkadan, Başba- kanlık bütçesinde bulunan ve bizzat resmi makamların açıkladıklarına göre dört limuzin ile bır cip için ayrılan 120 bin lira ortaya çıktı. 120 bin lira!.. Bu, 40 küsur bin dolar demektir. Normal Cadillac'ların yedi, sekiz bin dolara tedarık edildiği düşünülürse müstakbel ma- kam arabalarının haşmeti hemen göz önüne gelebilir. Daha sonra otomobil faslı bitti, sarayların mefruşatı çıktı. Bütçe müzakereleri iler- ledikçe ihtimal ki yeni yeni tahsisata sıra gelecek, yeni otomo- biller, yeni döşemeler lüzumu hükümet sözcüleri tarafından müdafaa edilecektir. Gayesi ucuzluk olan bir iktisadi sistem kurulurken ve vatandaş, malını hatta maliyetinden ucuza satmaya zorlanırken bun- ların yeri var mıdır Şimdi, bir husus ortadadır ye yapmıyor. Bu mecmua bu itirazı demagoji di- Demagoıı yapılmak gerekseydı hâlâ herkes tarafından kararı istismar şikâyet mevzuu sayılan * 'Tekel maddelerine zam" olunurdu. Takdır edılır ki bundan daha elverişli bir sahayı tahayyül etmek dahi gü ma, hayır! Bu mecmua, zammın ikti- sadi bakımdan faydalı olabileceğine, hattâ zaruri bulunduğuna inan- dı, o kararı mali bakımdan destekledi. Ya otomobiller? Onların ikti- mali siyasi bir tek fazileti var mıdır? Bütün bir sistemi etmekten ba İstanbulda ve Ankarad koca şehir halkının saatlerce otobüs beklediği, çamur yollarda bata çıka ilerlediği bir sırada Başkan ve- killeri -yaya yürümek de değil- Başkanlık divanının lüks kaptıkaç- tılarından birine binip te gidecekleri yere gitseler ölürler mi, biterler mi, mahv mı olurlar? Hayır! İllâ, kırmızı plâkalı bir limuzin kıymet- li bedenlerini taşıyacaktır. Başbakanlığa servis arabası alınması lü- zumuna da inanırız. Bir motosiklet varmış, kullanan zatüree olmuş, kararnameleri taksiyle imzalatmaya gönderiyorlarmış. Mükemmel. Bu kararnameler acaba bir cibe binemezler mi? Bir pikap, onların şanı- nı mı zedeler? Niçin, 40 bin dolar? Günah değil mi? Ya sarayların mefruşatı ? Ya, saraylarda oturmayacağız diye işbaşına gelen bir İk- tidarın saraydan başka yerde ikameti arzulamaması ? İşte, şikâyet mevzuu budur. Sen vatandaşa kemerini — sıkmasını tavsiye et, -Sonra kendin zaten inanılmaz derecede genişlemiş resmi otomobil filosuna dört tanesi 40 bin dolarlık yeni yeni sefineler ek- le! Olur mu böyle şey? Haydi otomobilleri isteyenler bilmiyorlar; ama bütçeyi yapanlar iktisad ilminde bir psikolojik faktörün mevcudiyeti- ni hiç mi duymamışlardır Yazık, yeni kurulmak istenilen sisteme!