DÜNYADA OLUP BİTENLER ile yeni görüşmelere gidilmesini is- tiyor Aslına bakılırsa, Rusya ile yeni görüşmelere gıtmek yolu Amerikalı- lar arasında da taraftar toplamıştı. esela; Demokrat Başkan — adayı Stevensonun Dullesa bu yolun bir ke- re daha denenmesi hususunda tavsiye- lerde bulunduğu söyleniyordu. Diğer yandan, Amerikan diplomatlarından Kennan da geçen haftalar içinde Lon- dra Radyosunda yaptığı konuşmalar- da aynı tavsiyeyi ileri sürmüştü. Dış- işleri Bakanı Dulles ise müteaddit de- falar denenen bu yolun çıkmaza git— mekten başka bir işe yaramayacağı. nı söylüyor ve bu iddiasını Life der- yazdığı bir yazıda bir kere daha ortaya atıyordu. Şimdi NATO üyeleri arasında da beliren cereyan bu bakımdan Dullesin hiç hoşun gitmemişti. Ancak insan ne kadar inatçı olursa olsun günden güne kuv- vetlenen bu cereyanı görmemezlikten gelemezdi.Nitekim Birleşik Ameri- a da, sonunda, devletleri- nin Sovyet Rusya ile tercihen Birleş- miş Milletler çerçevesi içinde silâh- sızlanmayı gerçekleştirecek her tür- lü görüşmeyi kabule hazır oldukları— nı bildiren nihat tebliğin altına im- zasını atmaktan başka çare göremi- yordu. Gene nihai tebliğde belırtıldıgıne göre Sovyet Rusya hükümeti yeni si- lâhsızlanma komısyonunun çalışma- larına iştiraki reddederse — NATO devletleri, umumi veya kısmi bir si- lahsızlanmayı gerçekleştirebilmek i- çin Dışişleri Bakanları kademesinde bir toplantı yapılmasını da müsait karşılıyorlardı. ovyet — Rusyanın toplantı yer ve zamanı hakkında iti- z imkânlarını kapamak maksadile Batılılar tebliğe bu konularda sara- hat koymaktan bile kaçınmışlardı. Siyasi meseleler NATO toplantısının başlıca konu- larından bir diğerini Teşkilât üye- leri arasında mevcut anlaşmazlıkla- rın teşkil edecegı biliniyordu. Nite- N . en yüksek kademeli idarecileri yaptıkları toplu veya iki- li, üçlü görüşmelerde bu meseleler üstünde durmaktan kendılerını ala- madılar. Ancak b Öörüşmelerin müsbet bir sonuç verdıgını söylemek, fazla —iyimserlik olurdu. — Meselâ Fransa ile ingiltere ve Amerika a- rasında Kuzey Afrika meseleleri yü- zünden çıkan anlaşmazlık NATO top. lantasının sonunda hâlâ bir hâl çare- sine bağlanmış değildi. Fransa, Ku- zey Afrikadaki münhasır yetkısını nihai tebliğde diğer NATO devletle- rine tanıtacağını ummuştu. Oysa teb- liğde böyle bir tanımaya rastlanmı- yordu. Aynı şekilde, Kıbrıs meselesi de yerinde saymaya devam ediyordu. Bu konuda elde edilen tek müsbet netice Genel Sekreter Spaakın Allah bilir nasıl bir netice verecek- arabu- luculuk çalışmalarına devam etmek yolundaki kararı olmuştu Bilhassa Türkiye Başbakanı Ad- nan Menderes tarafından Konseye 20 getirilen Orta Doğu durumuna gelin- ce, nihai tebliğ bu konuda Orta Do- ğu durumunu inceleyen NATO Baş- bakanlarının Andlaşmanın sulhçu prensıplerıne dayanarak hükümetle- rinin bu gedeki devletlerin hü- kumranlıklarını ve bağımsızlıklarını desteklediklerini ve bunların iktisa- di refahları ile alâkadar olduklarını bildirmekle yetiniyordu. — Suriye ve Filistin meselelerinden bahis bile yoktu. aşbakanları, Mende- resin Filistin meselesini hal için or- taya attığı 1947 taksim plânına dö- nüş teklifine — iltifat — etmemişlerdi. Suriye konusuna ise böyle bir şeyi Arap devletleri kendi iç işlerine mü- dahale addederek Batı aleyhtarı ye- ni birtakım hareketlere girişirler di- Bağdat Paktı- ye dokunamıyorlardı. Stevenson Cumhuriyetçilerin akıl hocası nı NATO'nun Doğaya uzanan kolu olarak kabul ettirmek ise, Allah bi- lir, Türk devletadamlarından gayri- sinin aklına bile gelmiş değildi. Yeni bir veçhe şte Washington hava alanına in- diği sıralarda Amerikanın Paris» te umduğundan çok daha başka şey— ler bulduğunu düşünen Başkan senhower, bunun için gazetecılerın sorduklarım cevaplandırmakta güç- lük çekiyor, Üüstünkörü birtakım sözler söylemekle yetiniyordu. Artık 'da sadece Amerika veya İn- gılterenın değil, bunlar karşısında mütecanis bir blok teşkil eden kü- çük devletlerin de dedikleri oluyordu. Bu devletler şu sırada, — Dullesin "yangına körükle gitmek" addettik- leri politikasını tasvib etmemektey- diler. Önce Ruslarla her türlü anlaş- ma zeminleri aranmalı, ondan sonra NATO'nun askeri bakımdan kuvvet- lendirilmesi meselesi, düşünülmeliydi. Hattâ bu küçük devletlerden bazıla- rının gene şu sıralarda Bulganının mesajlarında istenen pad - tomdan tecrid edilmiş" bır bolge fıkr rine muarız olmadıkları bile söyleni- rdu. Bu ise, Amerıkanın politika- sına elbette ki uygun gelmiyordu. Bu bakımdan, Amerıkalıların geçen haf- ta içinde düştükleri hayal kırıklığını hayretle karşılamamak gerekiyordu. Sovyet Rusya Bir "Niet" ve bir "Teklif' G eçen hafta, en yüksek kademeli NATO Konseyı toplantısının so- na ermesinden bir içinde bir seferinde 1957 bütçesini tasdik, diğer bir seferinde Krutçefin yeni siyasetini tasvib, Kasım ayında da Komünist İhtilâlinin kırkıncı yıldö- nümünü kutlamak için üç defa daha toplanmıştı ama bu toplantıların hiç- biri dünya efkârının dikkat nazarla- rım geçen haftaki kadar üzerine çekmemişti. Zira başlangıçta 1958 bütçesini tasdik etmek üzere yapıl- dığı bildirilen bu toplantının sonunda Sovyet Dışişleri Bakam Gromyko söz alarak NATO tebliğinde yapılan görüşme — tekliflerini — kesin olarak reddediyor ve bunun yerine Batılıla- ra yeni biç teklifte bulunuyordu. Bilindiği gibi, geçen haftanın başlarında Pariste toplanan NATO Başbakanları, silâhlanma yarışına bir son verebilmek amacıyla Ruslar- dan Birleşmiş Milletler çerçevesi i- çinde yeniden goruşmelere başlan- masını istemişler, eğer Sovyet Rus- ya hükümeti yem silâhsızlanma ko- misyonunun çalışmalarına katılma- yı reddederse Dışişleri Bakanları kademesinde beşli bir toplantı aktet- meye hazır olduklarım da bıldırmış— lerdi. Gromyko, Sovyet lantı fikrinin kabul edilemeyecek bir fikir olduğunu ileri sürüyordu. Sov- yet Rusya Sılahsızlanma konusunda— son sözünü geçen Birleşmiş Mılletler Genel Kurulunda söylemiş- mesele ancak Birleşmiş Mil- letlerın butun üyelerinden teşekkül ş bir komisyon tarafın- dan halledılebılırdı Genel ' Kurul o zaman bu Rus teklifim reddetmiş ve Batılılarınkine uygun olarak, silâh- sızlanma — komisyonunun uyelerını yirmi beşe çıkarmakla yetinmişti. Bu karar Sovyet isteklerine uygun ola- rak tadil edilip komisyon bütün Bir- leşmiş Milletler üyelerini içine ala- cak şekilde genişletilmedikçe Sovyet Rusya Batılılarla ne Birleşmiş Mil- letler çerçevesı içinde, ne de Dışişle- ri Bakanları kademesinde silâhsız- lanma goruşmelerıne girişebilirdi. Yeni te B u beyanıyla NATO ıdarecılerının ün ümitlerim bir mle suya düşüren Gromyko, dıger yan- dan yem bir teklifte bulunmayı da AKİS, 28 ARALIK 1957