raklıydı. Vittorio De Sica iki yıl bir prodüktörden öbürüne dolaşıp bu hi- kâyeyi filme almak için kandırmağa çalışmıştı. Fakat mevzu hiçbirine ca- zip görünmüyordu: Bir işsiz, çalı- nan bir bisiklet; bisikletin düşen bir baba ogul. alınacak nesi vardı? olurdu? Kendi prodüktörlerinden ü- midi kesen De Sica, bu sefer İngil- tereye, Am erıkaya başvurdu ama oralardan da birşey çıkmadı. Bir ara Amerikalı prodüktör David O. Sel- znick teklife yanaşır gibi — olmuştu, yalnız başrolün Gary Grant'a veril- mesini istiyordu. Antonio rolünde Gary Grant! Doğrusu De Sica'nın bu mevzuda Selznick'e — söyliyeceği çok şey vardı ama kendisini tuttu, biraz taviz vererek Henry Fonda'yı teklif etti, onu da Selznıck kabul et- medi. Fakat De Sica ne olursa olsun bu filmi çevirmek istiyordu. O za- man eşten dosttan borç para topla- dı, prodüktörlüğü üzerine aldı. Ma- demki bütün riski göze alıyordu fil- mini bildiği gibi çevirmek hakk Yıllardır kafasında olgunlaşan siklet Hırsızları" için hiçbir profes- yonel oyuncuya başvurmadı. radı taradı, Breda'da bir demir-çelik fab- rikasında çalışan Lamberto Maggi- oraniyi buldu, Antonio rolünü ona teklif etti, yalnız bir şart koştu: Film tamamlandıktan sonra Lamberto işi- nin başına dönecekti. Zira adamın hayatının altüst olmasını istemiyor- du. "Bisiklet Hırsızları" nın seyircile- ri De Sicanın bu seçimde ne kadar isabetli davrandığım teslim Zayıf, ince, uzun yapılı, omuzları ha- fif çökük, hafifçe kamburu çıkmış, ciddi yüzlü bir Bredalı fabrika işçisi, işsizliğin ne k olduğunu, kıy- metli bir çalışma âletini kaybetmenin neye mal olacağını pek iyi biliyordu. Bruno için de aynı şey söylenebilirdi. De Sicanın bir tesadüf neticesi rast- ladığı küçük Enzo Staiola bir mülte- cının ogluydu Beş altı yaşlarında omik ettiler: ından beri beyazperdenin gördüğü en iyi çocuk oyuncuydu. Çocukları hiç- bir rejisörün başaramıyacağı kadar ustalıkla kullanan De Sicanın elinde nzo Staiola, unutulmaz bir tip ya- ratmaktaydı. Zaten "Bisiklet Hırsız- larının bütün oyuncuları için aynı şey söylenebilirdi. Hıçbırı profesyonel olmayan bu kadro için "oyun" 1lâfı yersizdi; hiçbiri rol yapmıyor, kendi hayatlarından bir safhayı tek- rarlıyordu. De Sica, oyuncular gibi çevreyi de gerçek hayattan seçmişti. Filmde stüdyo içinde çekilmiş bir tek sahne yoktu. Bir şaheser Profesyonel olmıy,; tabii dekorlar, study dışı çe- kim, bütün hakiki neo-realist film- lerde olduğu gıbı işin şekle ait cep- hesiydi. Asıl mühim olan "Bisiklet Hırsızları"nın mevzuu, içtimai değe- ri, sanatçı cephesiydi. "Bisiklet Hır- AKİS,I4 — ARALIK 1957 oyuncular, sızları" basit mevzuu basit kahraman lar vasıtasiyle harpten sonraki en mühim içtimai derdi, işsizliği ele a- lıyordu. Ama filmde 1şsızlıkle doğru- dan doğruya ilgili sahneler pek azdı. "Bisik Hırsızlan" — hiçbir propaganda — gayesi — gütmüyordu, sadece cemiyetteki bir takım ha- yati meseleleri seyircinin gözü nüne seriyordu. İşin fazla ne gitmeyenler bu filmde çalınan bir bisikletin peşine düşen baba oğulun hırsız-polis hikâyeleri- ni andıran macerasını gorebılırlerdı Ama "Bisiklet Hırsızları" — dikkat bir seyırcının gözünde bundan çok i- leride bir mâna taşıyordu; bisikletini çaldıran işçinin hikâyesi ardında, ça ğımızın en büyük tra]edılerınden bi- ri gizliydi: İşsizlik, sosyal güvensiz- lik, insanlar arasında dayanışma ek- sikliği, fakirlik, sefalet... Filmin he- men her sahnesı sanki hıç farkında derini- sadece, Bisiklet Hırsızları Bisiklet değilmiş gibi, basit görüntüler ar- dında alabildiğine — derinleştirilebilen bir güçteydi; her sahnede harp sonu cemiyetinin bir bozukluğuna rastla- nabiliyordu. Filmin daha ilk sahne- leri küçük bir iş bulmak ümidiyle bekliyen işsiz kalabalığını gösteriyor- du. Bu topluluktan uzakta, yalnız başına, bütün ümidini kesmış, kayıt- sız Antonio görünüyordu. Antonio iş buluyordu ama bununla mesele hal- ledilmiyordu ki, ona çalışma âleti de lâzımdı. O zaman etraftakiler her türlü insani duyguyu bırakarak An- tonio'nun elinden işi kapmaya çalışı- yorlardı; zira onların da besliyecek- leri bir aile vardı. Antoino ise işi ka- çırmamak için yalan söylüyordu... Ya küçük Bruno? Mektebe gide- cek yaştayken benzin istasyonunda çalışan bu afacan çocuk? "Bisiklet Hırsızlarına o büyük derinliği ver- SİNEMA mekte hemen hemen sembolik bir mâna kazanan, kendisi ortalıkta pek az görünen bisiklet kadar Bruno'nun da rolü var. Zira Antoino'nun mace- rası bugünü, şımdıkı zamanı anlatı- yorsa da küçük' Bruno'nun seyirciye devamlı — surette duşundurmektedır Pek çok Antoino'nun macerasını “"müessir' fakat telaf'ısı mümkün bir hâdise ola- rak görebilir, ama Bruno'nun varlığı buna imkân bırakmıyor. Bruno istik- bal ıçın insana hem ürperti, hem ü- mid veriyor. Bruno hayatın çok erken geliştirdiği çocuk rahatlıgını pek ça- buk kaybetmiş bir küçük adam basından daha Zeki, daha mucadelecı daha şuurlu; tecrübesi babasınınkini az zamanda aşacak. Hayatlarının mühim bir gününde geçirdikleri bu macera ıse tecrubelerın en büyüğü, zira Antoino bu maceranın sonunda bısıkletıyle bırhkte umıdini de kay- 'ndan bir sahne bahane bediyor ama, küçük Bruno hayatı da- ha iyi anlıy_(_)r,__ daha iyi hazırlanıyor, ranlığın ve kalabalığın — içinde kay- bolurken gösteren kotumser bitiş 1- çınde en ümit verici nokta "Bisiklet Hırsızlan" sınemanın en büyük eserlerinden bırıydı Büyük sanat eserlerinden çoğunun başına geldiği gibi de, ilk önce tam bir ka- yıtsızlıkla karşılandı. Fakat az son- ra bu kayıtsızlık büyük bir heyecana çevrildi mükâfatlar birbirini takibet— n büyük mükâfat ta hiç şüphesi 1957 yılındakı Belçika Mılletlerarası Film ve Güzel Sanatlar Festivalinde verildi: Sinema dünyasının yüzlerce yüzlerce tanınmış sanatçısı "Bisiklet Hırsızlan"nı bütün sinema tarihinin en güzel oniki filmi arasına sokmuş- ardı.