Devlet Teşekkullerı mülhak butçelı yet bulan harcamalarla enflâsyonu körüklüyorlardı. 1956 sonunda Mer- kez Bankası senedat cüzdanında Ha- zine kefaletim haiz onolar her yıl artarak 1,454 milyon lirayı bulmuş- tu. İktisadt Devlet Teşekküllerinin ve mülhak bütçeli idarelerin Merkez Bankasıyla olan münasebetlerini dü- zene sokmak zaruriydi. Bu kolaylık kapısı kapanmalıydı. Yardım gereki- yorsa, Bütçe yapılabilirdi. Fakat esas olan, bu teşekküllerden çık verenlerinin bütçelerinin denk- leştırılmesıydı Bunlar hnasıl kendi yağlarıyla kavrulacak bir hale geti- rilebilirdi? Devlet içinde ayrı bir devlet teşkil eden bu müesseselerin lüks ve israfa olan merakları, — bir darbımesel haline, gelmişti. Maliye Bakanlığı mutehassısları personel ve büro masraflarında hatırı ,sayılır ta- sarrufların mümkün olduğunu düşü- nüyorlardı. Fakat bu tasarrufîarın mühim bir yekün tutması beklene- mezdi. Yatırım programlarının kısıl- ması istenen neticeyi temin edebilir- di ama o da. Türkiye gibi bir mem- leket için pek arzu edilecek bir hal şekli değildi. O halde tek çare olarak fiat yük- selmeleri kalıyordu. Devletin iktisa- di mahiyetteki diğer teşekküllerinin de Tekel Umum Müdürlüğünü taklit etmesi, içine sürüklediğimiz iktisa- di vaziyet bakımından maalesef bir zaruretti. Tekel bombası itekim geçen haftanın bir gün bütün maddelerinin satışı sonunda Türkiyede Tekel durdurulunca bu zarureti müdrik olanlar yeni bir sanımın gelip kapıya dayanmış oldu- ğunu anladılar. Gerçi pek çok kim- se bu durduruluşu hayırlı bir sebebe, bir fiat tenziline atfetti. —Fakat buna imkân olmadığı aşikârdı. Ne var ki psikolojik bakımdan bu ayar- lama muazzam bir hatâ, siyasi bir in- tihardı. İktidar hayat pahalılığına karşı mücadele açmıştı. Herkesi, malı. m ucuza satmaya mecbur ediyordu. Hatta fatura tanınmıyor, maliyeti ne olursa olsun muhtelif maddelerin İktidarca tâyin edilecek fi atlar a sa- tılması isteniliyordu. Radyo, bakkal- ların amme hizmeti görmekte olduk- larını ilân ediyor -parlak bir fikir-, Zafer gazetesi muharrirleri isinde bu— lunup üstelik iktisad tahsili yapmış olanlar "kazanırlarken iyi miydi, şim- di de zarar etsinler" diyor -parlak bir teori-, Muhalefet bermutad karabor- sacının hamisi gösteriliyordu. İşte bu sırada hükümet kendi mallarının fiştim — yükseltiyordu. Hem de ne mal? Sigara ve içki gibi büyük kütle- lerin her gün alışverişini yaptığı bir . Bu, her gün işliyecek aleyhte bir propaganda demekti. Bu yüzdendir ki D. P. milletve- killeri zam karşısında herkesten çok heyecanlanmışlardı. Bir takrir ha- zırlanıyordu. Takrir Gruba verilecek ve zamların geri alınması istenecekti. Siyasi sebeplerden İktidarının başı- n buna boyun eğmesi hiç de gayri- mumkun değildi. Ama o zaman enf- lâsyonla mücadelenin şapa oturması- na seyirci olmaktan başka yapacak şey — kalmıyacaktı. —Zaten uçak, tren, vapur tarifelerinin yükseleceği şayıaları şimdiden ortaya çıkmıştı. Sümerbank mamullerine Zzam dedi- kodularını Sanayi Bakam tekzip et- tiyse de, Tekel Bakanının "ayarla- YURTTA OLUP BİTENLER ma"dan bir kaç gün evvel mecbur bir tekzip zorunda kaldığı henüz unu tutmamıştı... Götürü fiat indirmelerinin denen diği bir sırada, zamların tesiri haki katen son derece kötüydü. O kadar kötüydü ki, eğlence yerlerı işleten kır içki fiatları bir kaç kuruş arttığı için fiatlarına zam talebinde bulun maya cür'et edebilmişlerdi! Fakat herşeyin fiatının yükseldi- ği bir sırada, İktisadi Devlet Teşek- külleri hizmet ve mallarının fiatları nı da hizaya getirmekten başka bir çare yoktu. Ne var ki zam demago jiye çok müsait ve haklı olarak hiç hoşa gitmiyen soğuk bir kelimeydi. Bundan başka bu teşekküllerin yeni den organizasyonu, üzerinde ciddiyet- le durulması gereken meselelerden biriydi. Kontrollerin arttırılması, ya- tırım plânlarının tek bir el tarafın dan tanzimi, kâr ve zararların bütçe ye dahil edilmesi gibi zaman isteyen reformlar elzem hale gelmişti. Kredi meselesi S onra enflâsyonu körükleyen kay- naklardan biri de banka kredileriy- di. 1956 Eylülünde 6,468 milyonu bu- lan banka kredilerindeki artış şımdı kadar "Görülmemiş Kalkınma"ne delıllerınden biri olarak takdim ed- mişti. 1957 Nisanında bu rakkam 7,355 milyona ulaşıyordu! Banknot matbaaları çalıştıkça mevduat kredinin artması hiç te şaşılacak bu hâdise değildi. Gerçi zirai ve iktisa di gelişme için kredi imkânlarının genişlemesi zaruriydi. Ama ne var ki redi aynı zamanda bir enflâsyon tu- lumbasıydı. Krediyi en az zararlı şe- kilde kullanmak için banka sistemi- nin sıkı bir zabtırapt altına alınma zaruriydi. Kredi hacmini tahdit mek, -güç olmasına rağmen, selek Hatları artan sigara paketleri